Aile şirketlerinin nesillerin ötesine taşınabilen başarısı, ülke ekonomilerinin güçlenmesinde belirleyici rol oynuyor. Bu rol, Türkiye gibi aile şirketlerinin toplam şirket sayısının yüzde 95’ini ve ülke genelindeki üretimin de yüzde 75’ini gerçekleştirdiği ülkelerde daha da kritik hâl alıyor. PWc’nin bir araştırmasına göre; Türkiye’de aile şirketlerinden yüzde 70’nin ömrü 30 yılı aşamıyor ve ikinci nesle devrolmadan kapanıyor. Kapanan şirket sayısının oranı üçüncü nesle devrolma sürecinde yüzde 88’e çıkıyor. Dördüncü nesle geçişi başlarıyla tamamlanan aile şirketlerini oranı ise yüzde 4’ü geçemiyor.
Aile şirketlerinin yaşadığı sürdürülebilirlik sorunu değerlendiren MY Executive Kurucu Ortağı Müge Yalçın, aile anayasasını hazırlamadan önce yönetim kuruluna en az bir bağımsız üye alarak sürecin daha sağlıklı hale getirilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Müge Yalçın, “Aile anayasası hazırlanması çok önemli ve mutlaka gerekli bir adım. Fakat günümüzde birçok şirketin bunu ilk adım olarak kabul edip kurumsal yönetim sürecini aile anayasasını hazırlayarak başlatmaya çalıştığını görüyorum. Bu büyük bir yanlış. Zaman ve paranın boşa harcanmasına neden oluyor. Halbuki aile anayasası, bir sonuç metnidir. Eğer sağlıklı bir kurumsallaşma sürecinin sonunda ortaya çıkıyorsa başarılı ve verimli olmasını bekleyebilirsiniz. Aksi takdirde, aile anayasasının hazırlık süreci, aile içi çekişmelerin savaş alanı haline gelir. Ortaya çıkan sonuç da en fazla 3-4 yıl sonra yeniden ele alınması gereken, ölü bir metinden öteye geçemez” dedi.
Yönetimde bağımsız üyeye yer açın
MY Executive olarak son 15 yılda, bankacılıktan otomotiv yan sanayisine, hızlı tüketim ürünlerinden eğitim kurumlarına, holdinglere, farklı sektörlerde ve farklı ölçeklerde birçok aile şirketine hizmet verdiklerini belirten Müge Yalçın, “Aile şirketlerinde kurumsal yönetime geçişin anahtarı yönetim kurulunun elinde. Yönetim kurulunda, şirketin mevcut yapısına ve hedeflerine uygun olarak yerleştirilmiş bir bağımsız üye, bu anahtarın doğru kullanılmasını sağlıyor. Bağımsız üye, aile içindeki dengeleri de göz önüne alarak kurumsal yapının inşasına rehberlik ediyor. Bu süreçte aile içinde dengeli ve düzenli iletişim de önemli rol oynuyor. Başarılı yönetilen süreçlerin sonunda ortaya çıkan bir aile anayasası şirketin gelecek nesillere daha sağlam bir yapıyla devrinin güvencesi oluyor. Bu nedenle kurumsal yönetimi gündemlerine alan aile şirketlerine öncelikle yönetim kurullarının yapısını kurumsallaştırmalarını, bağımsız bir üyeye yer açmalarını öneriyorum” dedi.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.