TÜİK’in açıkladığı mayıs ayı enflasyon rakamlarına göre, TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) aylık yüzde 1,62 artarken, geçen yılın aynı ayına göre artış yüzde 12,15 olarak gerçekleşti. Yüzde 20,02 ile en çok artış ulaştırma grubunda gerçekleşirken, aylık en yüksek artış yüzde 5,21 ile giyim ve ayakkabı grubunda oldu. Açıklanan enflasyon oranı üretici fiyatlarında (Yİ-ÜFE) yüzde 20,16 ile 2003 yılından bu tarafa yaşanan en yüksek seviye olarak dikkat çekiyor.
İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, enflasyondaki yukarı yönlü baskının son iki yıldır maliyet odaklı güçlü kaldığını, çekirdek enflasyonun yüksek seyrinin enflasyonda direnci artırdığını söyledi. Enflasyon oranındaki artışın mevsimsel veya geçici bir sıçrama olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Alçın, “Aslında içinde bulunulan tablo yıl sonunda Merkez Bankası’nın yüzde 9 seviyesindeki beklentisini oldukça aşacağını gösteriyordu” dedi.
“Faiz ve dolar enflasyonu körüklüyor”
Maliyet yönlü bir enflasyonla karşı karşıya kalındığını ifade eden Prof. Dr. Alçın “Özellikle dolar kurunda meydana gelen hızlı artış üretim maliyetlerini ciddi biçimde etkiliyor. Kur yüksekliğine bir de faiz artışları eklendiği için enflasyonda yükseliş durmuyor” dedi. Alçın “Enflasyonun düşürülmesi ve fiyat istikrarının sağlanması için yapısal düzenlemeler gerekiyor. Düzenleme geciktikçe belirsizlikler artabilir. Seçim sonrası bir stabilizasyon bekleyebiliriz” dedi.
Temel sorun tasarruf yetersizliği
Merkez Bankas’ının geçen hafta uygulamaya koyduğu sadeleşme politikalarının, fiyat istikrarını gözetecek biçimde revize edilmesi gerektiğini ifade eden İKÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın: “İkili açmaz ile karşı karşıyayız. Bir tarafta kur baskısı, öte yanda sermaye girişi için reel faizleri artırma zorunluluğu var. Şimdi kur ve faizler yükseliyorken, maliyetlerin düşmesi beklenemez. Öyleyse bir yandan yatırım ikliminin iyileştirilmesi, bir yandan da gelir dağılımını dengeleyecek biçimde verimlilikten niteliğe doğru hareket etmek gerekiyor” dedi.
Türkiye ekonomisinde temel sorunun tasarruf yetersizliği olduğunun da altını çizen Prof. Dr. Alçın, “Hane halkı tasarrufları düşük seyrettikçe, yatırım için dış kaynağa ihtiyaç sürecektir. Dış kaynağa ihtiyaç sürdükçe de hem kur yükselecek hem de faizler yüksek kalacaktır. Bunu engellemenin yolu, hem üretimde katma değerli alanlara kaymak hem de gelirin tabana yayılmasını sağlayıcı politikalar uygulamaktan geçmektedir” dedi.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.