Selçuklu ve Osmanlı Devleti’nin hayırsever kadınları, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün öncülüğünde Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi ve Bezmialem Vakıf Üniversitesi’nce düzenlenen, “Vakıf Kuran Kadınlar Sempozyumu”nda anıldı. Her sene Mayıs’ın ikinci haftası kutlanan “Vakıf Haftası” etkinliklerinin bu seneki teması ‘Vakıf Kuran Kadınlar’ oldu.

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi’nde düzenlenen sempozyumun açılışına katılan Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, vakıf hizmetinde bulunan biri olarak sempozyumun açılışında bulunmaktan son derece memnun olduğunu belirtti. Sözlerine şöyle devam etti:

“Medeniyetimizde kadınların inşa ettirdikleri vakıf eserleri, yönettikleri bir mali güce sahip olduklarının göstergesidir. Vakıf eserleriyle sadece ihtiyaç sahiplerinin muhtaçlıkları giderilmemiş, şehir kültürünü şekillendirmiş ve sosyal hayatın can damarı merkezler kurmuşlardır. Toplumsal hayatta düzenleyici ve iyileştirici roller üstlenmişlerdir. Vakıf kültürü, İslam toplumunda kadının yeri hakkında önemli bir mesaj verir. Fıtri temelli iyilik anlayışını tarihte en iyi uygulayan medeniyet Osmanlı medeniyetidir. Osmanlı’da sağlık, eğitim ve sosyal yardım, kültürel faaliyetler ve bayındırlık işlerinin önemli bir kısmı vakıflar eliyle yapılır. Vakıflar, Osmanlı maliyesinden sonra en büyük ikinci ekonomik güçtür. Bu gücün sevgi, şefkat ve sosyal sorumluluk duyguları etrafında oluşması dikkate değerdir. Bu kurumlar fakir-zengin, güçlü-güçsüz, hasta-sağlıklı tüm insanları kardeşlik içerisinde adeta dert ortağı haline getirir. Böylece merhamet ve yardımlaşma duygusu toplumda her daim ayakta kalmıştır. Vakıflar gelir ve servet dağılımının dengelenmesine katkı sağlamış ve böylece sosyal buhranların önüne geçilmiştir. Bireylerin onurunu ve saygınlığını gözeterek, ihtiyaç sahiplerinin kendilerini toplumda değerli hissetmelerini sağlamıştır.”

“İlk üniversiteyi de kadın kurmuştu”

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Akça, sözlerine “Vakıflar insana duyulan sevginin, saygının, şefkatin ve merhametin müesseseleşmiş halidir. Bu tabir annelerimize ne kadar uygun. Dolayısıyla her hanımefendi, her anne bir vakıf olarak çalışıyor” diyerek başladı. Vakıfların insana duyulan saygı ve sevginin müesseseleşmiş hali olduğunu söyleyen Akça sözlerine şöyle devam etti:

“Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi, kuruluşundan beri çok hayırlı işler yaptı. Nasıl 200 yıl geçmişten bugünlere geldiyse, biz 200 yıl öteye bu müesseseyi nasıl taşıyabiliriz diye gayret ediyoruz. Belki de insanlık tarihinde ilk üniversite olan Fas’ta 865 yılında kurulan Karaviyyun Üniversitesi’dir. O üniversiteyi kuran Fatıma El Fihri isimli bir hanımefendiydi. Ve o üniversite o kadar değerli insanlar yetiştiriyor ki, İbn-i Haldun, İbn-i Arabi gibi bizim medeniyetimizin önemli temsilcileri burada yetişiyor. Ama Papa II. Sylvester de orada yetişiyor. Yani biz bugün ne yapıyorsak, dünyanın ilk üniversitesi de bunu yapmış. Batıda ilk üniversite 250 yıl sonra kuruluyor. Dolayısıyla biz çok değerli bir medeniyetin temsilcileriyiz. Bu iyilik, şefkat ve merhamet medeniyetini inşallah hepimiz yaşatmak durumundayız.”

 “Günümüzün en çok ihtiyaç duyulan müessesesi”

Bezmialem Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu ise Vakıflar Haftası temasının “Vakıf Kuran Kadınlar” olarak belirlenmesinin önemli olduğunu söyledi. Kazancıoğlu, sempozyuma ev sahipliği yapmaktan gurur duyduklarını dile getirerek, “Desteklerini esirgemeyen Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ve mütevelli heyetlerine teşekkür ediyorum. Vakıflar yüzyıllardır süregelen yardımlaşmanın, ecdadın bize miras bıraktığı ve ebediyete kadar yaşayacak eserlerdir. Bize emanet edilen vakıfları yaşatmak bizlerin birincil görevidir” ifadelerini kullandı.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın