“Yüksek faizler, üretim ekonomisine geçişin önünde ciddi engel”
Bahçıvan: “Son dönemde arzu etmediğimiz bir şekilde kredi faizlerinde yüzde 15-16’lık oranlara varan bir yükselişe tanık oluyoruz. Faiz oranlarının yüksek seviyesi, üretim ekonomisine geçişin önünde ciddi bir engeldir. Bankaların reel sektörü paydaş olarak görmeleri ve uzun vadeli, sağlıklı bir iş birliğini kısa vadeli çıkarlara kurban etmemeleri gerekiyor.”
Bahçıvan: “İstanbul’un sadece bir kültür, turizm ve finans şehri olarak görülmemesi gerekir. Daha nitelikli bir İstanbul’a ve daha nitelikli bir sanayiye ihtiyaç duyuyoruz. Her 10-15 yılda taşınmak, ciddi kaynak, vizyon ve enerji israfıdır. İstanbul’daki sanayimizin bu göçebelik durumu artık bir çözüme kavuşturulmalıdır.”
Bahçıvan: “Çok önemli teşviklere rağmen sanayide yatırımların sınırlı kalmasının sebebi, yatırım ortamının yeteri kadar tatmin edici olmamasıdır. AB ile entegrasyonun arttığı, risklerin azaldığı, güvenli ülke algısının daha da güçlendiği bir yatırım ortamında hem yerli yatırımlar hem de doğrudan yabancı yatırımlar daha da canlanacaktır.”
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisinin haziran ayı olağan toplantısı, Başbakan Binali Yıldırım’ın katılımıyla “Üretim Ekonomisini Güçlendirme Sürecinde Sanayimizin Sergilediği Büyüme Başarısını ve Vizyonunu Sürdürülebilir Kılmak İçin Önceliklerimiz” ana gündemi ile gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, sanayide büyümenin, Türkiye ekonomisinin 2017 ilk çeyrekte yüzde 5 oranında büyümesinin de üzerine çıkarak yüzde 5,3’e ulaştığına, bununla birlikte bugünkü üretim yapısının arzu edilen noktada olmadığına dikkat çekti. Büyüme yolunda cesur adımlar atılması gerektiğine vurgu yapan Bahçıvan “Sergilenen bu büyüme performansı bizleri rehavete sürüklememelidir. Arzu ettiğimiz büyüme ‘nitelikli’ büyümedir. Nitelikli büyüme yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli sanayi ürünlerinin, üretim ve ihracat içindeki payının arttığı büyümedir. Ancak bugünkü üretim yapımızın henüz arzu ettiğimiz bu noktada olduğunu söylemek zor. Böyle bir vizyonu hayata geçirmek için cesur adımlar atmamız gerekiyor” dedi.
Bahçıvan, nitelikli sanayi üretimi ile bütünleşen bir İstanbul için Başbakan Yıldırım’dan destek beklediklerini de ifade ederek “Yıldızı sönmeyecek bir şehir olan ve değerli bir emanet olarak gördüğümüz İstanbul’a en iyi şekilde sahip çıkmalıyız. İstanbul’da sanayi üretimi şehir kimliğiyle bütünleşmiş bir şekilde yaşamaya devam etmelidir. İstanbul’un sadece bir kültür, turizm ve finans şehri olarak görülmemesi gerekir. Çevreyle barışık, nitelikli üretim yapan sanayi tesisleri şehir yaşamının doğal bir parçasıdır. İstanbul’da da böyle olmalıdır. Daha nitelikli bir İstanbul’a ve daha nitelikli bir sanayiye hepimiz ihtiyaç duyuyoruz. Kentin ihtiyaçları ile sanayinin ihtiyaçları arasındaki denge gözetilerek İstanbul’da sanayi yeniden ele alınmalıdır. İstanbul’daki sanayimizin her 10-15 yılda bir, şehrin gelişimi paralelinde bir oraya bir buraya taşınması ciddi kaynak, vizyon ve enerji israfıdır. İşimizi geliştirmeye odaklanmak yerine taşınma derdi ve kaygısı nedeniyle verimsizlik sorunu ortaya çıkmaktadır. İstanbul’daki sanayimizin bu göçebelik durumu artık bir çözüme kavuşturulmalıdır.”
Faiz oranlarının yüksek seviyesi, üretim ekonomisi için engel
Sürdürülebilir ekonomik büyüme için nitelikli finansmana erişiminin önemine de değinen Bahçıvan, “Kamu sanayi yatırımlarına mutlaka destek olmalı. Yeni nesil bir Kalkınma Bankasına sahip olmamız çok gerekli bir ihtiyaç. Bu Banka, sanayicilere Türk Lirası cinsi, uzun vadeli uygun maliyetler ile yatırım ve proje kredilerini sağlamalıdır. Bu noktada bir hususa özellikle dikkat edilmesi gerekiyor; o da bankaların faaliyetlerini sorumluluk bilinci eşliğinde sürdürmesi gerçeğidir. Oysaki son dönemde, arzu etmediğimiz bir şekilde kredi faizlerinde yüzde 15-16’lık oranlara varan bir yükselişe tanık oluyoruz. Faiz oranlarının böyle yüksek bir seviyede seyretmesi, üretim ekonomisine geçişin önünde ciddi bir engeldir. Bankaların reel sektörü paydaş olarak görmeleri ve uzun vadeli, sağlıklı bir iş birliğini kısa vadeli çıkarlara kurban etmemeleri gerekiyor. Çünkü bankaların, içinde yer aldıkları ekonomik yapının bütününü gözeterek hareket etmesi çok önemlidir” dedi.
AB ile belirsizlikler ortadan kalkmalı
2017 birinci çeyrek büyüme rakamlarında yatırımların büyümeye katkısının çok sınırlı olduğuna da dikkat çeken Bahçıvan, çok önemli teşviklere rağmen sanayide yatırımların sınırlı kalmasını yatırım ortamının yeteri kadar tatmin edici olmamasına bağladı. Bahçıvan, “Gerek dünya gerekse AB ile entegrasyonun arttığı, risklerin azaldığı, güvenli ülke algısının daha da güçlendiği bir yatırım ortamında hem yerli yatırımlar hem de doğrudan yabancı yatırımlar daha da canlanacaktır. Bu noktada en büyük dış ticaret ortağımız olan AB özel bir önem taşıyor. Ocak-Nisan 2017 döneminde AB’nin, AB dışındaki ülkelerden yaptığı ithalat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10 arttı. Aynı dönemde Türkiye’nin AB ülkelerine ihracatı sadece yüzde 4 artarak 23,1 milyar Euro’ya çıkarken, Güney Kore’nin AB’ye ihracatı yüzde 20, Hindistan’ınki ise yüzde 10 arttı. AB ekonomisi toparlanırken bizim bu pastadan aldığımız pay yeterli değil. AB ile sürdürülebilir, takvimi ve kesin sonuçları olan samimi bir ilişkiyi yeniden tarif etmemiz ve belirsizlikleri ortadan kaldırmamız gerekiyor. Gümrük Birliği’nin revize edilmesi ve kapsamının değişen ticari koşullara uygun olarak genişletilmesi talebimiz güncelliğini korumaktadır” diye konuştu.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.