Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AB yanlısı Macron’un Marine Le Pen karşısındaki galibiyeti Avrupa’ya rahat bir nefes aldırdı. Ancak Fransa’da popülizm, Le Pen destekçileri ve AB karşıtı duyarlılık yerli yerinde duruyor. Bu gerçekten yola çıkan Saxo Bank Baş Ekonomisti ve CIO’su Steen Jakobsen, Makron’un önünde duran bu sorunları da dikkate alarak Fransa seçim sonuçlarını değerlendirdi.

Jakobsen, “Fransızlar Erasmus’un tıp üzerine ünlü sözünü ‘mieux vaut prévenir que guérir’ olarak tercüme ederler, bu söz ‘Tedavi etmektense önlemek daha iyidir’ anlamına gelir. Fransa’da Avrupa yanlısı aday Emmanuel Macron’un ezici zaferinden sonra, yeni cumhurbaşkanının Marine Le Pen’in popülist nasyonalizminin Paris’te başa geçmesini önlediğinde fikir birliğine varıldı. Ancak Macron, Fransa’nın bu sorunlarını tedavi edebilecek mi? Doğrusu ikna olmadık” dedi.

Gerçeği satmak

on zamanlarda hem euro hem de Avrupa -özellikle de Fransız- hisselerine çok olumlu yaklaştığını belirten ünlü analist, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ne var ki şimdi, Macron’un gerçek icraatı cumhurbaşkanlığını kazanmak için söylediklerinden çok farklı olacağı için, tabloyu nötr olarak değerlendirme zamanı.

“Son zamanlarda Avrupa’nın büyüme anlamında gösterdiği iyi performans, ABD’nin yavaşlamasıyla eşzamanlı olmak için, önümüzdeki birkaç ay içinde ortalamaya dönerek dikkatlerimizi tekrar ana makro hikâyemize çevirecek: Global kredilerin itici gücünde Çin ve ABD’nin başı çektiği daralma.

“Kıstas olan Fransız CAC 40 hisse endeksine de Mart sonundan bu yana baktığımızda, Fransa’nın seçim sonuçlarından fayda sağladığı açık.

“Yeni cumhurbaşkanı %66 – %34 gibi müthiş bir farkla seçimi kazanmış olmasına rağmen, seçmenlerin %9’unun boş oy vermiş olduğu gerçeği, ülkenin politik manzarasının istikrardan çok uzak olduğunu gösteriyor. Le Pen’in kaybına rağmen, Ulusal Cephe bariz şekilde önemli yollar açmıştır ve Haziran’daki milletvekili seçimlerinde en büyük muhalefet partisi olacağını göstermiştir”

Steen Jakobsen yerleşik partilerin Fransızları mutlu etmediğine işaret ederek şunları söyledi: “Bir yıl önce, herkes Hollande’a karşı Sarkozy yarışının yeni versiyonunun gösterimini bekliyordu. Bunun gerçekleşmeyeceği anlaşılınca, merkez sağ aday François Fillon’un kazanma şansının çok yüksek olduğu düşünüldü. Ne var ki sonunda oylar 39 yaşında, partisi olmayan bir politikacıya gitti!

“Seçmenler aşırı sağa bu sefer izin vermedi. Ancak insan ister istemez, göçmen akışı 2014-2015’teki gibi yoğun olsaydı, neler olurdu, diye merak ediyor. Çünkü bu seçimlerden çıkarabileceğimiz tek ders yerleşik partilerle herkesin mutsuz olduğudur.”

Sıradaki parlamento seçimleri

Şimdi Fransa’da dikkatler 11 ve 18 Haziran’daki parlamento seçimine döndü. Saxo Bank Baş Ekonomisti ve CIO’su Steen Jakobsen, Cumhurbaşkanı Macron’un politik çoğunluk sağlayamayacak gibi göründüğünü belirterek, “Bu nedenle gerçek iş şimdi başlıyor. Parlamento seçimlerine kadar, bu ara hükümetin daha sonra seçilmiş yeni parlamento tarafından geçirilebilecek kanun tasarılarını hazırlamasını bekliyoruz” dedi.

Jakobsen değerlendirmesine şöyle devam etti: “Fransa’nın ihtiyacı olan en önemli şey, hiç kuşkusuz, işgücü piyasası reformu. %10 işsizlik oranı sürdürülebilir yeni bir büyüme yaratmak için ve Macron’un başarılı olması için çok yüksek. Le Pen’in seçmenlerine – geleceğin daha kötüsü olmasından korkan haklarından mahrum edilmiş, globalleşme karşıtı topluluğa – Macron’un ‘yardım etmesi’ gerekiyor.

“Bu çok zorlu bir görev, fakat Macron’un zamanlaması iyi. Avrupa bir ‘iç devalüasyondan’ geçiyor. Bu nedenle işgücü piyasası reformları yapmak ve işleri muhafaza etmek yerine yaratmaya odaklanmak Fransa için mucizeler yaratır. Ancak, eğer bu yapılamazsa, beş yıl içinde terazinin Le Pen kefesi kolayca ağır basabilir.”

Avrupa rallisinin finali İtalya’da

Seçimlerin ağır basan sonucunun, eski partilerin kendilerini yenilemeleri gerektiği olduğunu vurgulayan Jakobsen bu saptamasını da şöyle gerekçelendirdi: “Fransız seçmenlerin %43’ü Macron’a oy vermedi ve aldığı oyların %60’ı ilk tercihi başka birisi olan seçmenlerden geldi. Göçmen karşıtı sesler susturulmuş olmasına rağmen, hâlâ epeyce var ve önümüzdeki beş yılda anlamlı bir değişim için reform, yegâne gerçek katalizör olmaya devam ediyor.

“Piyasalar açısındandeğerlendirirsek; Fransa seçimine Macron’un kazanacağına inanmış ve euro varlıkların değerinin altında olduğu düşüncesiyle geldik. Bu şimdi normal seyrini izliyor. Bu olayın Avrupa dışı yanlış fiyatlandırması etkiliydi, fakat artık dikkatimizi İtalya’ya çevirmeliyiz. Benim fikrime göre Avrupa’nın en önemli potansiyel risk taşıyan olayı İtalya. Çünkü bir erken seçim Avusturya, Hollanda ve Fransa seçimlerinin yaptığı her şeyi mahvedebilir. Avrupa kırılgan olmaya devam ediyor, fakat işler iyiye gidiyor. Final sınavı Almanya değil, İtalya olacak.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın