Bu bankaların, yüksek oranda borçlu kredi kullanıcıları ve yüksek konut fiyatları nedeniyle aktiflerinde olası kayıplara karşı oldukça duyarlı oldukları belirtiliyor. Rapora göre özel sektör borçluluğunun artması bankaların gelecekteki aktif kaliteleri açısından risk teşkil ediyor. Kanada’da gitgide artan tüketici borçları ve yükselmekte olan konut / gayrimenkul fiyatları bu kanal üzerinden bankacılık sektörüne baskı yapıyor ve Kanada ekonomisi açısından geçmişteki risklerden daha zorlayıcı olarak görülüyor.
Moody’s raporunda özel sektör borç yükünün GSYH’nin %185’ine denk geldiği belirtiliyor. Emlak piyasasındaki yavaşlama ve artan fiyatlar tüketicileri daha yüksek faiz oranında mortgage ve ev kredisi kullanmaya zorlamış. Konut fiyatlarıyla kredi maliyetlerinin beraber büyümesine karşın, kredi büyümesi de aynı şekilde devam etmiş. Bu durum Kanada bankalarının riskli alacaklarını artıracaktır, sermaye ve likidite risklerini artırıcı bir etkide bulunacaktır. Moody’s raporunda hanehalkı gelir dengesinin ve banka portföylerinin bu derece bir özel sktör borçluluk oranında ciddi bir ekonomik yavaşlamaya karşı dirençlerinin test edilmemiş olduğu belirtiliyor.
CAD bir süredir düşük petrol fiyatlarının da etkisiyle değer kaybı eğilimindeydi, bu sefe rise petrol fiyatındaki yükseliş sadece USDCAD paritesinin daha da yukarı gitmesini önlemiş görünüyor. Ancak görünen o ki; Kanada’da reel ekonomi açısından da sıkıntılar söz konusu… Bu sorunların içinde NAFTA’nın geleceğinin belirsiz olması da var. USD baskısı da muhtemelen pariteyi daha da yukarı götürecek. 1,37 üzerinde kaldığı sürece 1,3790 gün içinde hedeflenecektir. Daha geniş perspektifte ise 1,3930 ve 1,4060 hedefte görünüyor. WTI’ın 50 USD’yi aşamaması bu hareketi destekler. Kanada Merkez Bankası (BOC) faizi halen %0,50 seviyesinde tutuyor ve bir sonraki toplantısı da 24 Mayıs’ta…
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.