Halk arasında “kıl dönmesi” olarak bilinen “pilonidal sinüs”, cilt altında kıl topakçıklarının yuvalanıp, dönem dönem iltihaba neden olduğu bir hastalıktır. Medical Park Fatih Hastanesi’nin Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Önder Karabay, mesleği gereği gün boyu saçlarla uğraşan berberlerin parmak aralarında, sık kıl yapısına sahip kişilerde, uzun süre bilgisayar ya da televizyon karşısında oturanlarda kıl dönmesinin daha çok meydana geldiğini belirterek, şu bilgileri verdi:

ÇIKAMAYAN DEĞİL DÖKÜLEN KILLAR TEHLİKELİ

Hastalığın neden oluştuğu ile ilgili yıllar içerisinde birkaç teori ortaya atılmıştır. Var olan kılların çıkamayıp olduğu yerde geri dönmesi sanılsa da hastalık; saç, ense, sırt gibi kısımlardan dökülen tüylerin nemli deriye batması sonrası burada cilt altında kronik bir yuva yapması sonucu oluşur. Peki neden bu hastalık daha çok kuyruk sokumunda görülüyor? Kuyruk sokumunun sık terlemesi ve yapısı gereği tüyleri buraya toplayan bir tür vakum etkisi olması nedeniyle bu kısımda daha sık görüldüğüne düşünülmektedir.

ASIL NEDEN “TEN-KIL YAPISI UYUMSUZLUĞU”

Kıl dönmesi daha kıllı olmalarından dolayı daha çok erkeklerde görülür. Sorunun asıl nedeni ten yapısı ile kıl yapısı arasındaki uyumsuzluktur. Mesela sert ve siyah kıl yapısı ile nemli ve açık renkli cilt yapısına sahip kişilerde sıklıkla ortaya çıkar. Bu nedenle açık tenli ve çok kıllı olmayan bir kadında da kıl dönmesi meydana gelebilir.

BİLGİSAYAR KIL DÖNMESİNİN DE SORUMLUSU

Ağırlıklı olarak genç hastalığı olarak bilinen kıl dönmesi hastalığı, en sık 15-35 yaş aralığında ortaya çıkar. Sık kıl yapısına sahip olmak, uzun süre oturmak, oturma şekli olarak toplumdaki tabirle kaykılarak oturmak kıl dönmesinin risk faktörleri arasında yer alır. Günümüzde bilgisayar ya da televizyon karşısında uzun süre oturma süreleri arttığı için özellikle şehirlerde kıl dönmesi sorununda artış görülüyor.

APSE TEDAVİ EDİLMEZSE VÜCUDA YAYILIR

Hastalığın olduğu bölgede küçük noktasal delikler bulunur. Bu deliklerin içinde kıl yumakları ve iltihabi sıvı yer alabilir. Cilt altındaki bu küçük kist denilen yuvada tekrarlayan enfeksiyonların olması sonucu hastalık, karınca yuvası gibi cilt altında etrafa yayılır. Bir süre sonra ciltteki deliklerin de tıkanmasıyla enfeksiyon ilerleyerek apse şekline dönüşür. Tedavisi için de iltihabı cerrahi olarak boşaltmak gereklidir. Aksi durumda her tedavi edilmeyen apsede olduğu gibi iltihap vücuda yayılır. Başlangıç döneminde hastalık tespit edilirse epilasyon, fırçalama ve ağda gibi yöntemlerle kıl yuvacıkları temizlenebilir.

TEKRAR YAŞAMAK KABUSSA…

Bu hastalıkta en çok korkulan hastalığın tekrar etmesidir. Yeni tekniklerle çok düşük oranlara indirilmiş olsa da özellikle genetik olarak kıl yoğunluğu fazla olan toplumlarda tekrar etme ihtimali daha fazladır. Aynı şekilde büyük oranda güneş alan ülkemizde sıcak etkisiyle terleme ve cildin nemli kalma ihtimali yüksektir. Bu nedenle önlem olarak birinci şart; kuyruk sokumu kuru tutulmasıdır. İkinci şart ise bu bölgeye dökülen kılların sık sık temizlenmesidir. Hastalık daha çok başka kısımlardan buraya dökülen kıllardan kaynaklandığı için epilasyon veya diğer tüy dökücü işlemler ne yazık ki yüzde yüz koruyucu değildir.

İkinci durum ise ameliyat ve sonrası dönemin ağrılı geçebileceği ile ilgili endişelerdir. Mikrosinüsektomi veya lazer uygulaması gibi tekniklerle ameliyat süresi oldukça kısalmış hatta poliklinik şartlarında bile yapılabilir hale gelmiştir. Aynı şekilde ameliyat sonrası dönem de sanılanın aksine eskisi gibi çok ağrılı geçmez.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın