İSO Başkanı: “Türkiye’de eğitim süresi ortalama 6,5 yıl. Bu tabloda 4. Sanayi Devriminin ihtiyaç duyduğu kalifiye işgücünü oluşturmak mümkün görünmüyor. Nitelikli işgücünü yetiştiremezsek, üretkenlik ve yenilik konusunda gelişme sağlayamayız.”

Bahçıvan: “AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı dün olduğu gibi bugün de çok fazladır, gelecekte de öyle olacaktır. Bazı AB ülkeleriyle ilişkilerimizin sorunsuz sürdürülmesi noktasında, muhataplarımızın sağduyulu, soğukkanlı ve empati kuran bir yaklaşım içinde olması gerekiyor.”

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin aylık olağan toplantısı, “Yeni Teknolojik Gelişmeler Işığında 4. Sanayi Devrimi ve Akıllı Fabrikaların Sanayimizin Geleceği Açısından Önemi” ana gündemi ile gerçekleştirildi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Başkanı Cengiz Ultav ve İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Temeltaş konuk olarak katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, bir kavram olarak ilk kez 2011’de Almanya’da kullanılan, üretim teknolojileri ile gelişmiş bilişim teknolojilerinin birleşmesi sonucu verimliliğin artması olarak tanımlanan 4. Sanayi Devriminin, geleneksel iş yapma biçimlerini radikal bir biçimde değiştirdiğine dikkat çekti. 4. Sanayi Devrimi ile üretim süreçlerinin ve ürünlerin daha “akıllı” hale geldiğini vurgulayan Bahçıvan, “Bu değişimin odağında yer alan fabrikalar, tıpkı cep telefonlarında olduğu gibi giderek akıllanıyor. Akıllı fabrika; öncelikle talep üzerine, isteğe bağlı, yüksek kaliteli, özelleştirilmiş ürün ve hizmetler üretmeyi hedefliyor. Bunu yaparken de verimlilik, hız ve esneklik öncelik konu başlığı olarak öne çıkıyor. Ağırlıklı rolü üretim bandı üzerindeki işlevleriyle sınırlı olan robotların yerini, yükleme ve boşaltma dahil pek çok başka alanda da çalışabilen çok işlevli robotlar alıyor. Dünya ekonomilerine ciddi yansımaları olacak bu büyük teknolojik dönüşümü tüm Türkiye ve biz sanayiciler daha yakından takip etmek zorundayız” dedi.

Sanayi 4.0 için gerekli nitelikli işgücü yetiştirilmeli

Büyük hedeflere sahip, genç ve dinamik nüfusuyla büyük potansiyeli olan Türkiye için bu yarıştan geri kalmamanın adeta bir zorunluluk olduğunu dile getiren Bahçıvan “Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı, Türk sanayisinin dijital dönüşümünü kolaylaştırmanın yanı sıra bu dönüşüme yönelik iş gücünün temin edilmesi için eğitim görevini de üstlenmiş durumda. Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı ile İstanbul Sanayi Odası arasında sanayimizin teknolojik gelişimi adına pek çok projede iş birliği yapmak arzusundayız” diye konuştu.

4. Sanayi Devrimi ile işgücü açısından da yepyeni bir anlayışın şekillendiğini vurgulayan Bahçıvan, “Özellikle nitelikli işgücü tanımı güncel gelişmeler eşliğinde değişiyor. Ülkemizde eğitim süresi ortalama 6,5 yıl olarak hesaplanıyor. Bu tablo karşısında, 4. Sanayi Devriminin ihtiyaç duyduğu kalifiye işgücünü oluşturmak maalesef mümkün görünmüyor. Şu çok açık ve net: Sanayi 4.0’ın gerektirdiği teknolojiyi kullanacak nitelikli işgücünü yetiştiremezsek; üretkenlik ve yenilik konusunda gelişme sağlayamayız” dedi.

AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı gelecekte de sürecek

Konuşmasında son dönemde Hollanda ve Almanya gibi bazı Avrupa ülkelerinde Türkiye aleyhine haksız ve olumsuz bir tavrın sergilendiğini gördüklerinin altını çizen Bahçıvan, Avrupalı muhatapları sağduyulu bir yaklaşıma davet ederek şunları söyledi: “Maalesef, bu ülkelerdeki bazı siyasetçilerin ve bazı yayın kuruluşlarının, ülkemizi ve insanlarımızı ötekileştiren, Avrupa’da yaşayan yaklaşık beş milyon soydaşımızı eşit görmeyen bir dil kullandığına tanık olduk. Böyle bir yaklaşımı asla kabul etmiyoruz. Söz konusu olumsuz tavrın ardında Avrupa’da son dönemlerde yükselen ve daha önce bu mecliste dile getirdiğimiz popülizm dalgası yatıyor. Birçok Avrupa ülkesi için 2017 seçim yılı. Avrupalı dostlarımız, kendi iç politik çıkarları uğruna Türkiye’yi istismar ettikçe, telafisi çok zor olacak kırılganlıklar yaşayacağız. AB üyesi ülkelerle olan ticari ve ekonomik ilişkilerimiz, yüksek hacme sahiptir ve bütün taraflar bu ilişkilerden kazanç sağlamaktadır. AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı dün olduğu gibi bugün de çok fazladır, gelecekte de öyle olacaktır. Bazı AB ülkeleriyle ilişkilerimizin sorunsuz sürdürülmesi noktasında, muhataplarımızın sağduyulu, soğukkanlı ve empati kuran bir yaklaşım içinde olması gerekiyor.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın