“2017 sabırlı yatırımcılar için iyi yatırım fırsatlarının çıkabileceği bir yıl olacak”

Küresel ekonomilerdeki ‘kırılgan denge’ temasının halen devam ettiğini ancak son dönemdeki ABD kaynaklı toparlanmanın piyasa algısına pozitif bir yansıması olduğunu dile getiren HSBC Türkiye Portföy Yönetimi Genel Müdürü Namık Aksel şu değerlendirmede bulundu:

“HSBC Küresel Portföy Yönetimi olarak 2017’yi sabırlı yatırımcılar için iyi yatırım fırsatlarının çıkabileceği bir yıl olarak görüyoruz. Önümüzdeki dönemde ABD’de enflasyonun artmasıyla birlikte Fed’in geçtiğimiz yıla göre daha hızlı faiz arttırdığını görebileceğimiz görüşündeyiz. Bununla birlikte Trump’ın politikaları ve AB bölgesindeki seçimlerin oluşturduğu “sıra dışı belirsizlik” küresel yatırım iştahını dizginleyebilir ve büyüme rakamlarında duraksamaya neden olabilir. Küresel piyasalarda bugün geldiğimiz seviyelerin bu tarz senaryoları tamamen fiyatlamadığını ve olası olumsuz haberleri sindirebilme kabiliyetinin azaldığını düşünüyoruz. Türkiye’de mali piyasalarının önünde de küresel ortamda yaşadığımız “sıra dışı belirsizlikl”lere ek olarak Nisan ayında gerçekleşecek referandum ve jeopolitik gelişmeler bulunuyor. Hali hazırda gelinen fiyatlamaları da dikkate aldığımızda, önümüzdeki birkaç aylık süreç için portföy oluşumunda temkinli bir yaklaşım sergilemenin doğru olacağı görüşü ağır basıyor. Çeşitli yabancı para cinsi varlık taşımaya devam ederek portföyleri sadece TL cinsi varlıklara bağlı kalmadan çeşitlendirmenin faydalı olabileceği bir dönemdeyiz. Farklı coğrafyalara ve para birimlerine yatırım yaparak riski dağıtan ve aktif varlık dağılımı ile kendi içinde getiriyi çeşitlendiren HSBC Çoklu Varlık Fonları her dönemde olduğu gibi bireysel müşterilerimize sunduğumuz önemli bir yatırım çözümü olmaya devam ediyor.”

“Türkiye piyasaları görece ucuz olsa da riskler getiri beklentimizi sınırlıyor”

HSBC Türkiye Portföy Yönetimi Stratejisti İbrahim Aksoy ise “2017 için ortalamada %10,5 gibi yüksek bir seviyede öngördüğümüz enflasyon, görece düşük büyüme, petrol fiyatında artış ve görece düşük turizm gelirleriyle görece yüksek seyretmesini beklediğimiz cari açık ve daha yüksek bir bütçe açığı Türkiye’ye dair makro görünümün dört ana parçasını oluşturuyor. Türkiye piyasaları ve lira çeşitli değerleme yöntemleriyle gelişen piyasa ortalamasına göre oldukça ucuz görünüyor. Fakat olumlu denilemeyecek makro resim, yurt içindeki siyasi gündem ve Suriye-Irak düzlemindeki jeopolitik gelişmeler Türkiye piyasaları için takip edilecek konular olmaya devam ediyor. Diğer yandan, ABD’de tam istihdam hedefine ulaşılmış olması ve enflasyonun %2’lik hedefe yaklaşmasıyla Fed’in faiz artışları küresel piyasalarda daha fazla fiyatlanmaya başlıyor. ABD Başkanı Donald Trump henüz vergi indirimi, harcama paketi ve sınır vergileri konusunda detay vermedi. Bu konular da ABD’de enflasyona ve dolayısıyla Fed faiz artışı hızına etkileri açısından Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalar için belirsizlik yaratıyor.

Merkez Bankası’nın liradaki zayıflığa karşı attığı adımlar gelişen piyasa para birimlerindeki olumlu seyrin de etkisiyle dolar kurunda oynaklığı önemli ölçüde düşürdü. Fakat önümüzdeki döneme dair bahsettiğimiz gelişmeler Türkiye piyasalarına yatırım konusunda temkinli duruşun korunması gerektiğine işaret ediyor. Yurt içinde yüksek enflasyon ve ABD 10-yıllık tahvil faizlerinde yukarı yönlü hareket riski lira cinsi tahvil faizlerinde düşüş alanın sınırlı olduğuna işaret ediyor. BİST 100 endeksinde yaşanan son ralliyle gelinen seviyeler ise endekste olası olumsuz haber akışına aşağı yönlü tepkinin hızlı olabileceğine işaret ediyor. Diğer yandan, Merkez Bankası adımlarına rağmen Türkiye’nin yüksek dış finansman ihtiyacı ve riskler liranın değer kazanma potansiyelinin düşük olduğunu ima ediyor” diye konuştu.

“Global büyüme görünümü görece olumluya döndü”

Devam eden birçok yapısal soruna ve özellikle siyasi gelişmelere rağmen global büyüme görünümünün görece olumluya döndüğüne işaret eden Ekonomist Dr. Murat Üçer, ABD’de Trump’ın politikalarıyla ilgili belirsizliklerin devam ettiğine ve bunun bir risk unsuru olarak karşımıza çıktığına dikkat çekti. Ancak genel ortamın ve veri akışının Fed’in üç kez faiz yükseltmesine şimdilik elverişli olduğunun altını çizdi.

Üçer sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye tarafında büyüme dinamiklerinde belirgin bir zayıflama bulunuyor ve kırılganlıklar devam ediyor. Dolayısıyla referandum sonrasında yeni bir hikâye yaratılması gerekiyor. Son dönemde artan teşvikler kısa vadede büyümeyi destekleyecektir ancak bunlar uzun vadede bazı sıkıntılar doğurabilir. Bu yüzden de üretkenlik artırıcı politikalara odaklanılması çok önemli.”

Üçer; genel beklenti olarak, 2017 yılının büyümenin görece düşük ve kırılganlıkların görece yüksek seyrettiği bir yıl olmasını beklediğini belirtti.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın