Bursa’nın Orhaneli ilçesinde sadece bir mermer havzasında 105 milyar dolarlık rezerv olduğunu ifade eden Yüce, “İstanbul Teknik Üniversitesi’nin 8 ay boyunca yaptığı çalışma sonunda 900 yıllık mermer rezervi raporu hazırlandı. Bütün izinlerimiz alınmıştı, çalışmaya başladık. İlk açtığımız ocakta Türk doğal taşının dünya çapında marka olabilmesi şansını yakaladık. İtalyanlar bunu becermiş, biz niye yapmayalım. Çok ciddi bir üretim yaptık. Kısa bir süre sonra, ocağın etrafına rüzgârgülleri dikilmeye başlandı. İTÜ, burada bir çalışma gerçekleştirdi ve ne olduysa ondan sonra oldu. Bölge bir havza ilan edildi, 105 milyar dolarlık bir rezerv tespit edildi. 105 milyar dolar ekranlara yansıyınca, bütün güçler üzerimize gelmeye başladı. Adaletin olduğuna ve kazanılmış haklarımızın kaybolmayacağına inancımızı hep koruduk. Ne gariptir ki, bizi farklı yönlerde algı yönetimleri yaparak elimizdeki ruhsatı kapattılar. 4 yıldır hiçbir faaliyet yok. Şu anda İtalya, İspanya, Çin ve Hindistan da aralarında olmak üzere dünya markası bir ocak. Biz o yıl yani 2013’te devlet hakkı ödemede ikinci olduk. 15 Temmuz gelişmelerinden sonra tüm birimlerimiz çalışmalarına devam ediyor. Bunların sonucunda da çok ciddi veriler ortaya çıktı. İsim vermek istemiyorum ama bu kararın altına imza atan 23 kişi şu anda gözaltında. Henüz bir gelişme yok. Ama ruhsatlarımızın iadesinin konuşulduğu duyumlarını alıyoruz. İnşallah en kısa süre ruhsat sorununu çözer, ülkemiz ve dünya adına hayırlara vesile olacak işlere imza atarız. Başladığımız an ülkeye döviz girmeye başlayacak. Bursa’daki tüm sektörler de bu durumdan pozitif etkilenecek. Yıllık 100 milyon dolar gelir getirecek bir ocak” dedi.

“Çevreyi kirletmediğimizi anlatamadık”

Maden ocaklarının çevreyi kirletmedi ğini savunan Yüce, “Türkiye’deki madenciler adına konuşuyorum. Biz çevrecilere ve diğer kurumlara kendimizi iyi anlatamadık. Kendimizi iyi anlatmamız lazım. Eksik bilgi varsa kendimizi düzeltmemiz gerekiyor. Orada gerçek yer altı kaynaklarını yeryüzüne çıkarıp dünya markası olmamız lazım. Mermer, ormanlarda işlediğimiz yerin milyonda biri. Mermerin doğayı kirlettiğini söyleyenler bize haksızlık yapıyorlar. Çok iddialı konuşuyorum, bizim ocaklarımızda çevreye duyarlı madencilik yapılmıyorsa, şu an itibariyle madenciliği bırakmaya söz veriyorum. En küçük bir evsel atık bulamazsınız” ifadelerini kullandı.
“Kapatılan her mermer ocağı Türkiye’ye 100 milyon dolar zarar veriyor”
Kapatılan mermer ocaklarının Türkiye ekonomisine verdiği zararların büyük olduğuna dikkat çeken Yüce, “Türkiye genelinde özellikle mahkeme kararı ile kapatılan maden ocaklarının Türkiye ekonomisini yüzde 20 ile 30 arasında zarara uğratıyor. Bir ocak kapandığı zaman Türkiye ekonomisi 10 milyon dolar ile 100 milyon dolar arasında kayba uğruyor.

“2023’te 15 milyar dolar ihracat hedefimiz var”

Tabii buna sadece döviz götürecek sektör olarak bakmamak lazım. Madenci turizme de katkı sağlıyor. Sadece döviz değil, mermer ocakları binlerce kişiye iş imkânı sağlıyor. Mermer sektörünün 2,5 milyar dolar ihracatı var. Maden 4,5 milyar dolar. Bizim 2023 hedeflerinde 15 milyar dolar maden ihracatımız olacak. Bunun için altyapımızı iyi yapmamız lazım” dedi.

“Eleman sıkıntısı yaşıyoruz”

Maden ocaklarında kalifiye eleman sıkıntısı yaşadıklarını ifade eden Yüce, özellikle üniversitelerde mermerle ilgili bölümler açılması gerektiğini söyledi. Yüce, “5 yıl sonra dünyadan operatör ithalatı yapabiliriz. Bugün Çin ayağını gazdan çekti, ama frene basmadı. Yarın gaza basarsa bizim yurt dışından operatör getirmemiz lazım. Bunun için okullarımızı inşa etmemiz lazım. Üniversitelerle ciddi bir marka olmamız lazım. Aile şirketlerini kurumsal duruma getirmemiz lazım” diye konuştu.

“Vatandaş yanlış anlıyor”

Mermer ocaklarının da belli bir modası olduğunu belirten Yüce konuşmasına şöyle devam etti: “Bazen desenli mermere talep çok olur. Bazı yıllar sarı mermere, bazı yıllar değişik renklere talep olur. Mermer modasında tutulmayan bir renk olursa açılan maden ocağında birkaç yıllık ara verilir. Buradan birkaç yıl mermer çıkarılmaz. 650 ayrı renk var. Bu renklerin hepsi aynı yılda aynı anda moda olmuyor. O orada madenin bittiği anlamına gelmez. Ancak vatandaş zannediyor ki biz orayı terk edip gittik ve o şekilde bıraktık. Halbuki hakikat öyle değil.”

3 kuşak madenci

Türk mermer sektöründe 3 kuşaktır faaliyet gösterdiklerini söyleyen Yüce, “109 beyaz yakalımız var. 3-4 ayrı üniversiteden destek alıyoruz. Bundan 5 yıl önce aile anayasası oluşturduk. Hammadde ve mermer işleme şirketlerimizi ayırmaya karar verdik. Üretimi, finansı ve pazarı ayırdık. 2 E firmamızı 2007 yılında kurduk. Belki Türkiye’de tanıyan çok olmaz ama özellikle Çin’deki tüm blok ihracat projelerini 2 ekip takip eder. Diğer Maden firmamız ise, kesilmiş ürünleri pazarlar. Sestaş ise iç piyasayı organize eder. Biz üretimle pazarı ayırdık. Böyle bir ayrıma gitmezseniz, mevcut durumu ölçemezsiniz. Üreticinin bakışı başka, satıcının bakışı başkadır” şeklinde konuştu.

www.turkmermermadenvakfi.org


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın