Usta tarihçi-yazar Orhan Koloğlu üretmeye devam ediyor.
Koloğlu, özel arşivinden görsellerle zenginleştirerek hazırladığı “Türk-Arap İlişkileri Tarihi” kitabında; bin 500 yıla yakın bir süreden beri devam eden Türklerle Araplar arasındaki siyasi, sosyal ve kültürel ilişkileri ele alıyor.
Sadece kendi aralarındaki ilişkilerle değil, bu alanlarda dünya tarihini etkileyen girişimleriyle Orta Asya’dan Avrupa ve Afrika kıtalarının en batısına kadarki alana vurdukları damgaları da bütün yönleriyle ele alıyor.

Türklerin İslam’a Geçiş Süreci, Devlet-i Ebed Müddet Döneminde, “Hasta Adam” Döenmi Başlayınca, Çözüm Arama Sürecinde, Tam Ayrılış (1908-1918), Osmanlı Tarihe Karışınca,
İkinci Dünya Savaşı ve Sonrasında, 21. Yüzyılda (Arap Baharı Derken) kitapta yer alan bölümler. Her biri Koloğlu’nun özel arşivindeki fotoğraflarla birlikte okuyucuya sunuluyor.

Orhan Koloğlu, yeni çalışmasını Önsöz’ünde ise şunları belirtiyor:
“Tarih bilimini ‘tekerrür’ yani eskiden yaşanmışların aynen tekrarı anlayışına bağlama yanlılarının, maalesef bizde de, Araplarda da varlığının farkındayım. İnsanlığı yüzyıllarca etkileyen devletlerin hepsinin zamanla tarihten silindiği bilinir. ‘Devlet-i Ebed Müddet’ kavramını benimseyen Osmanlı’nın da aynı sonuca vardığı da… Hepsinde olduğu gibi bizde de en çok birliktelik yaşamış olanların, karşıtlardan destek alarak bölünmeyi ve gücü kaybetmeyi pekiştirmede etken olduğu da

Ancak, insanlık tarihinin, bilim ve tekniğin yönlendiriciliğiyle yepyeni bir dünyaya bağlı insan yetiştirme sürecini devam ettirdiği unutulmamalıdır.

Osmanlı içindeki birlikten neredeyse Türk’ün tarihten silineceği bir ortama varan kopuş yerleşirken buna en olumlu bilimsel çözümü M.K. Atatürk’ün önerdiği bilinir: “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh.” Bütün dünyadan da, ayrılıkça Araplardan da onay aldığı da…

  1. yüzyıldaysa onun yerine, yüzüncü yılında Osmanlı’yı yeniden canlandırmak hayali oluşturanlar gibi, bin seneden öncesine çözüm önerdikleri için ‘Haşhaşi’ diye nitelenenlerin de ortaya çıktıkları görülüyor. Buna, ticaret alanının çıkar hesaplarıyla petrol sahasında kışkırtma oyunlarıyla iç savaş ortamını zirveye oturtmaya çalışan kesim de katılıyor. Suriye’yi karmaşaya sürükleyip gerginliği artıranların, üç defa TBMM’ce reddedilen

Musul’a müdahaleyle yetinmeyip dikkatleri başka yöne sürüklemeye çalıştıkları da bir gerçek.

Sunuşumuz hayali bir Ortadoğu geleceğine gerekçe oluşturmak değildir. Tarihin evrimi içinde geçmişi tekrar geri getirmek de değil… Geleceğe mutlu bir insanlık açısından nasıl yönelmek gerektiğini anımsatmak amaçlıdır.”

Orhan Koloğlu, Türk-Arap İlişkileri Tarihi, Tarihçi Kitabevi, Şubat 2017, 392 sayfa


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın