Otomobil üreterek para kazanma dönemi bitiyor mu?

KPMG’nin 2017 Küresel Otomotiv Sektörü Yönetici Anketi’nin sonuçları açıklandı. Buna göre, otomotiv sektörü teknolojik devrimin eşiğinde. Otomotiv şirketlerinin başarısı artık araç satarken değil, aracın ömrü boyunca yaratılan müşteri değeriyle ölçülecek. Çünkü teknoloji çağında, para kazanıp kar etmek için sadece ürün satmak yetmiyor. Yapılan işle ilgili bilgi üretmek, bilgiyi işlemek kazancın en önemli parçası oluyor. Araştırmadan çıkan sonuçlara göre otomotiv endüstrisinin de tek hedefi, üretim-dağıtım-satış kanallarındaki tüm bilgileri bir dijital ekosistem içinde entegre etmek. Yani üreticiden tüketiciye, bayiden tedarikçiye tüm taraflar bulut sistemiyle birbirine bağlanacak. Üreticilerin çevre stratejileri, geleceklerini belirleyecek. Bu nedenle dizel motorlar çok kısa bir sürede üretimden kalkacak.

“Ürün karlılığı modası geçti”

Araştırmayı yorumlayan KPMG Türkiye Otomotiv Sektör Lideri Ergün Kış “Anketten çıkan sonuçlar bize otomotiv sektörünün gelecekte dijital bir ekosistemle, otomobil satmaktan daha büyük gelirler sağlayacağını gösteriyor. Artık başarıyı aracın ömrü boyunca yaratılan müşteri değeri ölçecek” dedi. Otomotiv endüstrisinde artık ürün karlılığına odaklanma modasının geçtiğini belirten …, ”Dijital ekosistemin pazara hakim olmasıyla birlikte üreticilerin başarısı satılan araç sayısıyla sınırlı kalmayacak. Uzun vadede sadece hem müşteri hem de müşteri verilerini elde edebilen üreticiler bu yarışta avantajlı hale gelecek. Ankete katılanların yaklaşık yüzde 80’i bağlantılı bir otomobilin kullanım ömrü boyunca bağlantısız 10 otomobilden daha fazla gelir sağlayacağına inanıyor” diye konuştu.

“Kurulacak sistem tüm unsurları birleştirecek”

Başarının sırrının ekosistem olduğunun altını çizen Kış, sözlerini şöyle sürdürdü: “Otomobillerle dijital dünya arasında bir çıkmaz var. Bu çıkmazı aşmanın tek yolu hem üretim hem de dağıtım ve satış tarafındaki tüm unsurları tek bir sanal bulut ekosistem içinde birleştirmek… Bu ekosistem, pazardaki tüm oyuncuları (tüketiciler, BİT şirketleri ve geleneksel donanım tedarikçileri) birbirine bağlayacak. Böylece otomotiv üreticileri müşteri verilerine daha kolay ulaşabilecek, otomobiline sahip çıkabilecek ve uzun süre hizmet vermeyi sürdürebilecek.”

Yöneticiler ve tüketiciler farklı düşünüyor.

Araştırmaya göre, çözüm olarak görünen bulut sistemi soruları da beraberinde getiriyor. Örneğin bağlantılı bir araçtaki müşteri ve araç verilerinin kime ait olacağı, müşteriler veri güvenliği konusunda nasıl tavır alınacağı gibi sorulara yanıt aranıyor. Ankete katılan otomotiv sektörü yöneticilerinin yüzde 30’u bilgilerin gerçek sahibinin orijinal ürün üreticileri olduğunu düşünüyor. Ancak tüketiciler aynı fikirde değil. Ankette görüş bildiren tüketicilerin yüzde 41’i, “Bu bilgiler tüketicilerin” diyor… Paylaşım konusunda da görüş ayrılıkları var. Yöneticilerin yüzde 81’i, tüketicilerin tüketim davranışlarını paylaşacağına inanıyor. Tüketicilerin ise sadece yüzde 58’i davranış verilerini paylaşmaya hazır.

Dizel motorlar ömrünü tamamladı

KPMG’nin raporunda en çok dikkat çeken noktalardan biri de dizel yakıtlı motorlar… Otomotiv sektöründeki şirketlerin geleceğinde, çevreyle ilgili strateji ve duyarlılıkları da etkili olacak. Bu nedenle çevre ve insan sağlığına zararı uluslararası raporlara giren dizel motorların devri çok yakında kapanacak. Araştırmaya katılan her iki yöneticiden biri, dizel yakıtlı motorların kısa süre içerisinde üretim portföylerinden kalkacağını düşünüyor. Dizel yakıtlı araçların piyasadan silinmesinin kolay olmadığı bir gerçek. Ancak yöneticiler, dizel motorların kırsal alanlarda ve daha az gelişmekte olan ülkelerin pazarlarında uygulanabilir bir seçenek haline geleceğini düşünüyor.

Teknoloji şirketleri boş durmayacak

Otomotiv sektörü yöneticileri, sektöre giren “Silikon Vadisi” oyuncularının boş durmayacağı konusunda emin. Google başta olmak üzere teknoloji şirketlerinin 2020 yılına kadar otomotiv sektörüne el atacağı düşünülüyor. Ankete katılanların yüzde 82’si Silikon Vadisi’nde önümüzdeki dört yıl içinde teknolojik bir araç üretileceği görüşünde. Bulut sistemini hayata geçiren “Silikon Vadisi oyuncuları”nın otomotiv üretimine girmesiyle birlikte sektörde de taşların yerinden oynaması bekleniyor.

Avrupa’da üretim azalacak

Geleceğe yönelik planlarda Avrupa’nın otomotivde pazar payını kaybedebileceği net bir şekilde görülüyor. Sektör yöneticilerinin yüzde 65’i 2030 yılında dünya otomobil üretiminin yüzde 5’inden az bir bölümünün Batı Avrupa’da gerçekleşeceğine inanıyor. Yani bugün 13.1 milyon olan üretimin 2030 yılında 5.4 milyona düşmesi bekleniyor. Ayrıca ankette dikkat çekici sonuçlardan biri de 2025 yılında Avrupa Birliği’nin tamamen biteceğine olan inanç… Otomotiv yöneticilerinin yüzde 60’ı, 2025 yılında Avrupa Birliği’nin dağılacağını düşünüyor.

Çin tahtını sağlamlaştıracak

Otomotiv sektörü değişirken, Çin’in yerini Hindistan’a kaptırabileceği tartışmaları da araştırmanın konularından biri. Ancak KPMG’nin anketine katılan yöneticiler Çin’in 2030 yılına kadar hızlanarak zirvedeki yerini sağlamlaştıracağına inanıyor. Yöneticilerin sadece yüzde 12’si nüfusu hızla artan Hindistan’ın Çin’in tahtını sallayabileceği görüşünü savunuyor. Yüzde 65 ise Hindistan’ın ikinci bir Çin olabileceği görüşüne soğuk bakıyor.

KPMG 2017 Küresel Otomotiv Sektörü Yönetici Anketi’nden öne çıkan bazı noktalar şöyle:

• Ankete katılan otomotiv sektörü yöneticilerinin yüzde 75’ine göre içten yanmalı motorlar bir numaralı aktarma organı teknolojisi olmayı sürdürecek.

• Dizel motorlar ömrünü tamamlıyor! Her iki yöneticiden biri, üretim mekanizmalarından ilk çıkarılacak aktarma organı teknolojisinin dizel olacağını düşünüyor.

• Sektör yöneticileri elektrikli araçları destekliyor. Ancak standartlar, altyapı, kullanılabilirlik, enerji temini ve tamamen akü-elektrikli araçların mantıklı bir şekilde kullanılması konularında şüpheleri bulunuyor.

• Yöneticilerin yüzde 59’una göre, 2025 yılında bugünün araç sahiplerinin yüzde 50’si artık araç sahibi olmak istemeyecek.

• Bilgilerin güvenliğini sağlayan şirketler gelecekte satış üstünlüğüne sahip olacak. Yöneticilerin yüzde 52’si, tüketicilerin de yüzde 48’i bilgi güvenliğini sağlayan şirketlerin her zaman bir adım önde olacağını savunuyor.