“Britanya halkı 23 Haziran’da yapılan referandumda %51,9 oy oranı ile AB üyeliğinden ayrılmak yönünde tercihini belirtmişti. Geçtiğimiz hafta referandum sonucunun tek başına yeterli olmadığı ve Parlamento’nun onayına sunulması gerektiği Yüksek Mahkeme tarafından karara bağlandı. Bu kararın Parlamentodan geçmesi ne bağlı olarak, Mart ayında Britanya’nın üyelikten çıkmak için resmen AB’ye başvurusunu sunmasını bekliyoruz. Resmi başvurudan sonra ise, Britanya ve AB arasında üyelikten çıkışın koşullarını belirleyecek olan bir anlaşma için müzakereler başlayacak. Bu müzakerelerde iki konunun açıklığa kavuşturulması gerekiyor:
-Birincisi, Britanya’nın AB üyeliğinin sona ermesi ile ilgili koşullar yani sürecin nasıl ilerleyeceği, Britanya’nın AB kurumlarından ve bütçeden çekilmesi, AB hukukunun Britanya’daki geçerliğinin durdurulması gibi konuların belirlenmesi;
-İkincisi ise AB üyeliği sonrasında Britanya ve AB arasındaki ilişkileri düzenleyecek yeni bir anlaşmanın müzakere edilmesi.”
“Britanya, AB’den çıkarken, 60’ın üzerinde ticaret anlaşmasından da ayrılması gerekecek”
İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Britanya’nın AB’den çıkmasının AB açısından sarsıcı etkileri olabileceğini ancak bu sürecin AB açısından tehdit olduğu kadar fırsatlar da barındırdığını belirtti. Zeytinoğlu, Britanya’nın mal ve hizmet ticaretinin yarısına yakınını AB ülkelerine yaptığını ve üyelikten çıkış sonrasında AB ile kapsamlı yeni bir anlaşma imzalamasının kritik önemde olduğunu ekledi:
“Britanya’nın almış olduğu AB’den çıkış kararı, özellikle dış ticarette bağımsız bir politika izlemesinin önünü açacak ama bugün AB’nin 60’ın üzerinde ülke ve ülkeler grubu ile imzalamış olduğu ticaret anlaşmalarından da ayrılması ve söz konusu ülkeler ile yeni anlaşmalar imzalamak için tekrar müzakere etmesi gerekecek. Yani Britanya AB üyeliğinin yükümlülüklerinden kurtulacak ama avantajlarından da mahrum olacak. AB için de, elbette Britanya gibi bir ülkeyi kaybetmenin zorlayıcı etkileri olacak. Ancak, AB’nin çözülmesine yol açacağını düşünmüyorum. AB iç pazarına dahil olmanın getirdiği avantajlar diğer ülkelerin çıkmasını engelleyecektir. Britanya’nın çıkış sürecinin zor ve karmaşık bir süreç olması ve faydadan çok zarar getirmesi nedeniyle diğer üyeler için olumsuz bir örnek olacak diye düşünüyorum”.
“Türkiye ile Britanya’nın durumları farklı. Biri diğeri için model olamaz”
İKV Başkanı son olarak süreci Türkiye açısından ele aldı ve kamuoyunda ifade edilen bazı görüşlerin aksine, Brexit’in Türkiye için bir model olamayacağını belirtti:
Brexit süreci Türkiye’de de yakından izleniyor ve ülkemiz için bir model oluşturabilir mi sorusu akla geliyor. Britanya’da hükümetin yaklaşımına bakarsak, AB üyeliğinden ayrılması sonrasında AB ile derin ve kapsamlı bir serbest ticaret anlaşması imzalamaya sıcak baktığı görülüyor. Yani dış ticarette AB’den bağımsız, bunun yanında AB ile mal ve hizmet ticaretinde serbestliği öngören bir modeli hedefliyor. Oysa Türkiye’nin AB ile halihazırda işleyen bir gümrük birliği var ve gümrük birliğinin genişletilmesi ve güncellenmesi için bu sene içinde resmi müzakerelerin başlatılması gündemde. Gümrük birliğinin güncellenmesi süreci Türkiye’nin AB norm ve standartlarına uyumunu ve AB müktesebatına daha fazla yakınlaşmasını da gerektirecek. Yani Britanya AB’den çıkmayı müzakere ederken, Türkiye olarak biz AB ile daha ileri entegrasyona ulaşmayı hedefliyoruz. Tabi ki bu sürecin sonunda tam üyelik hedefimiz de devam ediyor. Tam üyelik ve AB ile daha yakın entegrasyonun Türkiye’de siyasi ve ekonomik reformların tetikleyicisi olacağını ümit ediyoruz. Bu genel tabloya bakınca, AB ile mevcut ilişkilerin durumu ve tam üyelik hedefi Brexit’in Türkiye için bir model olamayacağını ortaya koyuyor.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın