MGC Legal Hukuk Bürosu Kıdemli Avukatlarından Av. Abdullah Demir, Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikte yer alan şartlardan herhangi birini sağlayan yabancının, Kanunun 12. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile Türk vatandaşlığına hak kazanabileceği yönündeki değişikliğin özellikle inşaat ve bankacılık sektörüne kısa vadede bir hareketlilik getireceğini ve yatırımların artmasına yardımcı olacağını belirtti.

Her 2.000.000 Dolar Sabit Sermayeli veya Taşınmazı Olan Bu Haktan Yararlanabilecek mi?

Söz konusu madde ile ilgili 2.000.000 Dolar sabit sermayesi bulunan yabancıların durumu konusunda Av. Abdullah Resul Demir şunları belirtti: “Teknik olarak Yönetmeliğin lafzından bu tür bir yabancı ortağın vatandaşlığa hak kazandığı izlenimi oluşmaktaysa da Yönetmeliğin asıl amacının ülkeye para girişinin sağlanması olduğu düşünüldüğünde, sermayenin Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki bir tarihte ülkeye girmesinin gerektiği sonucuna ulaşmak kanun koyucunun amacına daha uygun bir yorum olacaktır. Bu sebeple Yönetmeliğin yayınlandığı tarih itibariyle mevcut olan sermaye yatırımlarının bu kapsama girmeyeceğini düşünüyoruz. Konut alan yabancı gerçek kişiler ile ilgili ise öncelikle yine Yönetmeliğin amacı doğrultusunda taşınmazın edinme tarihinin de yine Yönetmeliğin yayınladığı tarihten sonra olması gerektiği düşüncesi hakim.

Alınacak taşınmazların niteliği konusunda ise Av. Abdullah Resul Demir şu yorumda bulundu: “Yönetmelik edinilecek mülkü nitelik olarak tanımlama yoluna gitmemiş ve sadece nicelik olarak “1.000.000 Amerikan Doları tutarında taşınmaz” olarak tanımlama yapmıştır. Bu durumda söz konusu taşınmazlar konut, işyeri, arsa, tarla vb. niteliğe sahip olabilir. Ancak hemen belirtmek gerekir ki bir taşınmazın üzerinde satılamaz şerhi konulabilmesi için gayrimenkulün mevcut hali ile satılması ve taşınmazın mülkiyetinin geçmesi gerekmektedir. Söz konusu taşınmazın bitmiş ve yapı kullanma izin belgesi alınmış olması gerekmemekle birlikte en azından ayni bir hak olan irtifak devri gerçekleşmiş olmalı ve en önemlisi bedelin tamamı ödenmiş olmalıdır.”

Suriye Vatandaşları için Kanun ve İçtihatlarda Ayrı Bir Düzenleme Söz Konusu Olduğundan, Farklı Bir Uygulamaya Tabii Olacaklar

Her ülke vatandaşının istisnasız söz konusu yönetmelik maddelerinden yararlanıp yararlanamayacağı hususunda Av. Abdullah Resul Demir şunları belirtti: “Daha önce de belirtiğimiz üzere bu Yönetmelik yine 2644 sayılı Tapu Kanunu hükümlerine tabi olarak uygulanır. Bu kanunda “ülkemizde hangi ülke vatandaşlarının taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinmesinin mümkün olduğu konusunda Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçilikleri, Konsoloslukları ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden bilgi alınabilir” hükmü yer almaktadır. Hangi ülke vatandaşlarına taşınmaz alımına izin verildiği hususunda Bakanlar Kurulu tarafından yayınlanan bir liste olmakla birlikte gizlilik esası uyarınca hangi ülkelerin vatandaşlarına taşınmaz alımına izin verileceği güvenlik, ekonomik, sosyal, siyasi düşünceler, ülkeler arası ikili ilişkiler sebebiyle değişiklik gösterebilmektedir. Ancak Suriye vatandaşlarına gayrimenkul satışının yasak olduğu uygulamadaki kanun ve içtihatlardan bilinmektedir. Suriye vatandaşları hali hazırda uygulamada olduğu gibi gayrimenkulu ancak ortağı olduğu şirket üzerine alabilmektedir. Bu durumda Suriye Vatandaşları ancak ilgili Yönetmeliğin diğer hükümlerinden yararlanmak suretiyle vatandaşlık alabilirler.”

Hükümden Yararlanmak İsteyen Yabancılar Kur Hesabı Yaparak Yatırımlarını Yapmalı

Tapu edinimlerinin TL bazlı olacak olması ve yine sermayenin TL cinsinden ödenmek zorunda oluşunun uygulamada çıkarabileceği sorunlar için Av. Abdullah Resul Demir şu öneride bulundu: “Özellikle taşınmaz alımı, şerhin konulması ve tespitin yapılması arasında geçen sürede ciddi kur farkı hesaplamalarına neden olabilir. Bu sebeple bu hükümden yararlanmak isteyen yabancıların kurun yükselme riskini de öngörerek 1.000.000 Dolar eşiğinin üzerinde bir rakam ile gayrimenkul edinmesini tavsiye ediyoruz. Henüz uygulamaya ilişkin bir yönetmelik veya tebliğ yayınlanmamış olmakla birlikte söz konusu durumun nasıl çözüleceği de belli değil. Ancak bu durumlarda ciddi hak kayıplarının önüne geçmek için taşınmazın tespit tarihindeki rayiç bedeli üzerinden bir hesaplama yapmak uygun olabilir.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın