Dünyayı değiştiren telefonun hikâyesi
Tony Fadell o gün yanında on yıl önce bugün piyasaya tanıtıldıktan sonra gelmiş geçmiş en başarılı teknoloji ürünü olacak iPhone’un bir prototipini taşıyordu. Fadell uçaktan inerken ceplerini yokladığında, cebinin boş olduğunu fark etti.
Fadell benimle konuşurken o günü anlatırken, “Telefonu kaybetmemin nasıl sonuçları olabileceğini canlandırıyordum” dedi. Senaryoların hiç biri iyi sonuçlanmıyordu.
Neyse ki iki saat sonra Fadell’e neyi aradığını bilmeyen görevlilerden beklenen iyi haber geldi.
“Cebimden kayıp koltukların arasına düşmüş.”
Birkaç ay sonra tüm dünya bu küçük cihazın ne olduğunu öğrenecekti. Ancak şimdilik Fadell onu kimsenin görmemesi için cebinde sıkı sıkı tutuyordu.
Altmışların teknolojik telefonu
Tony Fadell iPod’un manevi babası olarak da biliniyor.
Apple’dan 2010 yılında kendi şirketi Nest’i kurduktan sonra ayrılan Fadell, daha sonra akıllı ev cihazları üreten şirketini Google’ın sahibi olan Alphabet’e sattı. Son olarak da geçtiğimiz yıl, kendi şirketindeki tam zamanlı pozisyonundan ayrıldı.
Bugun iPhone’un 10’uncu doğum günü olarka bilinse de Fadell’e göre efsane telefon 12 buçuk yaşında.
Fadell, Apple’da pek de iyi olmayan işleri değiştiren iPod platformunu başka bir boyutta geliştirmeye bu tarihlerde başlamış.
Oyunları ve video dosyalarını da çalıştırabilir hale geldiğini gören Fadell o an, “Bir dakika, veri ağları da yaygınlaşıyor. Bu ürünü genel kullanım platformu olarak ele almalıyız” diye düşünüyor.
Fadell’e göre iPhone’un sınırları yok saymasını mümkün kılan da böyle sıra dışı bir başlangıçtı.
Microsoft bilgisayarı bir telefona sığdırmaya çalışırken, Apple iPod’u başka bir boyuta taşımaya çalışıyordu.
Gerçekten de ilk iPhone konsept tasarımlarından birinde iPod’un meşhur dokunmatik çemberinin kullanıcının telefonu kullanması için düşünülmüştü. Ama daha sonra bu fikir kenara atıldı.
Fadell o günleri düşünürken cihazı altmışların çevirmeli telefonlarına benzetmeye başladıklarını hatırlıyor. “Ama işe yaramadı! Kullanımı çok zordu.”
Tesadüf eseri, Apple’ın başka bir departmanı da o dönemde dokunmatik bir Macintosh bilgisayar üstünde çalışmaya başlamıştı.
Fadell o anı şöyle hatırlıyor:
“Tasarladıkları şey bir pinpon masası boyutlarındaydı. Steve bana bu gizli projeyi gösterdikten sonra ‘Senden bunu bir iPod’un içine koymanı istiyorum’ dedi.”
Fadell, Jobs’a böyle bir cihaz üretmenin uzun vadeli bir yatırım olduğunu ve yüksek bir maliyeti olacağı konusunda uyarsa da, Jobs ekibin proje üstünde çalışmaya başlamasını istedi.
“Ürünün planlanan tarihte tamamlanması için binlerce kişinin aynı anda üstünde çalışması gerekiyordu. Sonrasında ise piyasaya sürmek için sadece altı ayımız vardı. Bunu başardık ama hiç de kolay olmadı.”
Malmö’deki gizemli olay
Apple’ın harika bir işgücü bulunuyordu, ama hiçbiri daha önce telefon yapmamıştı.
Bu yüzden Fadell ve ekibi telekom uzmanları ile tanışmak ve onların araştırma laboratuarlarını yerinde gözlemlemek üzere bir dünya turnesi tertipledi.
İsveç’in Malmö şehrinde başlayan gezi tatsız bir olayla son buldu.
Tüm gezi boyunca toplanan notlar ve ekipmanlar öğle yemeği sırasında çalındı.
Fadell o günü şöyle anlatıyor:
“Ev sahibimize nerede yemek yiyebileceğimizi sorduk. Yorgun olduğumuz için restoranda yarım saat kadar oyalandık. Yemekten döndüğümüzde arabanın içindeki her şey gitmişti. Bir tek çanta bile bırakmamışlardı. Hepimiz bunun bir kurumsal casusluk vakası olduğuna yemin edebiliriz. Bir telefon ürettiğimizi biliyorlardı”
Ancak soygun bir casusluk vakası bile olsa, çalınanlar içinde kayda değer bir şirket sırrı bulunmuyordu.
Takım dönüş yolunda eşyalarında arkada bıraktı ancak yepyeni fikirlerle ofise döndü.
Bu esnada Apple binasında ateşli bir tartışma başlamak üzereydi.
Klavye fikri kenara atıldı
Tartışmanın konusu ise belliydi: iPhone’un klavyesi olsun mu olmasın mı?
Bu döneme tanıklık eden Fadell, dört ay süren kavganın hiç de hoş olmayan bir süreç olduğunu hatırlıyor.
Aklı dokunmatik ekranda olan Jobs’un ise artık bu konudaki fikirlerine karşı çıkan insanlara tahammülü kalmamıştı. Jobs uzlaşmayı bir kenara bırakıp sert bir mizaç takınmak zorunda kalmıştı.
Fadell, Jobs’ın bir gün telefonda ille de bir klavye olmasını isteyenlere “Bizimle aynı fikirde olana dek bu odaya tekrar giremezsiniz. Eğer bu takımda olmak istemiyorsanız, bu takımda olmayın.” diyerek çıkıştığını hatırlıyor.
Jobs’un bu sert çıkışının ardından ise anlaşmazlık çok uzun sürmemiş.
“Bir kişi odadan atıldıktan sonra diğerleri mesajı aldı ve odadaki tepkiler kesildi.”
Ancak klavye konusu odayı terk etmiş olsa da, iPhone ekibinin aklından hiç bir zaman tamamiyle çıkmadı. Aslına bakarsanız bazıları hala dönemin lider telefonu Blackberry’nin karşısına klavyesiz bir telefonla çıkmanın bir hata olduğunu düşünüyor.
Gizli kapılar ardındaki Stylus kalem operasyonu
Fikir ortaya çıktuğu andan itibaren Jobs’un Stylus kalemleri hakkındaki fikri oldukça netti: iPhone’un bir kaleme ihtiyacı yoktu çünkü onu kullanmak için bir parmak yeterli olmalıydı.
Ancak Fadell ona katılmıyordu ve dokunmatik ekran üstünde çalışan ekibe ekranı Stylus kalemle de uyumlu olacak şekilde tasarladıklarını söyledi.
Fadell bu riski alma sebebini şöyle açıklıyor: “Steve her ne kadar sadece bir parmağın telefonu kullanmak için yeterli olması gerektiği konusundaki felsefi argümanlarında ısrarcı olsa da, biz yaptığımızın doğru olduğunu düşünüyorduk. Eninde sonunda Stylus kaleme ihtiyaç duyulacaktı.”
“Bunu Steve’in haberi olmadan gizli kapılar ardından yaptık. Bundan haberi olsa sanırım kafamı koparırdı.”
Gizli çalışmak Jobs’un bilmediklerinin ona zarar vermeyeceğine inanan Apple mühendislerinin zaman zaman başvurdukları yöntemlerden biri. Eğer risk alıp günün sonunda haklı çıkarlarsa tebrikleri kabul edenler de bu mühendisler oluyor.
“iPod’un Mac dışındaki bilgisayarlarla uyumlu olması da buna benzer bir hikayeydi” diyor Fadell.
“Steve, Mac olmayan bilgisayarlara ilgili hiçbir şey yapmak istemiyordu, ancak iPod satışları yavaşladığında kapısını çalıp ona ‘bu arada, biz arka planda bu konu hakkında çalışıyorduk’ dedik.”
“Steve’e iTunes’da bir şarkının fiyatının ne olduğunu sordum. ’99 cent’ dedi. Ona yanılıyorsun dedim. Bir şarkının maliyeti iPod’un maliyeti, şarkının maliyeti ve Mac bilgisayarın maliyetinin toplamından oluşuyor ve bizim Mac’deki pazar payımız ise sadece %1 Steve!” dedim. O an beni anladı.
Her ne kadar Jobs Apple ürünlerinin Windows işletim sisteminde çalışmasına sonradan onay verse de, Stylus kalemlerine duyduğu nefret onunla mezara kadar geldi. Ancak Jobs’ın koltuğunu devralan Tim Cook, Apple Pencil’i 2015 yılında piyasaya sürmeye karar verdi.
Steve Ballmer’ın kahkahaları
9 ocak 2007’ye gelirsek.
Yılın Macworld organizasyonunda Steve Jobs’ın açılış konuşmasının sonunda ‘bir şey daha’ derken ne kast ettiğini merak eden Apple hayranları ve haberciler, San Francisco’daki Moscone Center’ı doldurmuştu.
Fadell sahnede tanıtılan prototipin henüz tamamlanmadığını ama konferansın hemen ardından iPhone’dan “Telefonların İsa Peygamberi” olarak bahsedilmeye başlandığını hatırlıyor.
Basında iPhone’un tanıtımında adeta bir tapınma merasimini andırması dalga konusu olurken, Microsoft’un o dönemki CEO’su Steve Ballmer ise iPhone’un e-mail için uygun olmadığını ve iş dünyasının böyle bir telefona ilgi göstermeyeceğini söylerken kahkahalarını tutamıyordu.
Fadell “O zaman biz Ballmer’a gülüyorduk” diyor.
“Blackberry’ye de güldük. Steve ile çalışmak bana şunu öğretti; yeni bir ürün yarattığınızda rakipleriniz ve basın size gülüyorsa, büyük bir şey yapmışsınız demektir.”
O günden bu yana satış rakamı bir milyarı geçen iPhone, Apple’ın da dünyanın en büyük şirketlerinden biri olmasını sağladı.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.