2016’da gerek politik gerekse ekonomik anlamda iklim değişikliği ve yenilenebilir enerjilere geçişle ilgili pek çok gelişme yaşandı.
Paris Anlaşması kararının alındığı 2015’teki COP21’in ardından Fas’ta gerçekleşen COP22 iklim zirvesine kadar ülkeler, fosil yakıtlara dayalı ekonomilerden yenilenebilir enerjilere geçiş stratejileriyle ilgili pek çok karar açıkladı. Elbette, ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadelede harekete geçmesi kadar ekonomilerin temelini oluşturan şirketlerin hamleleri de bir o kadar kritik. Diğer yandan, finans dünyası da iklim değişikliğiyle meydana gelen çevresel maliyetli faktörlerin de giderek daha fazla farkında. 2016, küresel anlamda iş dünyası açısından da kayda değer gelişmelerin yaşandığı, iklim konusuyla ilgili farkındalığın arttığı, verimlilik, temiz enerji, çevreyle uyumlu ekonomik faaliyetler gibi kavramların daha çok konuşulduğu bir yıl oldu. Şirketler, ne gibi kararlara imza attılar sekiz maddede özetleyelim:
1- Kamu ve özel sektör iklim değişikliğiyle ilgili daha aktif hale geldi
Dünya, 2016’nın büyük bir bölümünde küresel iklim değişikliği konusunda daha fazla harekete geçti. Paris Anlaşması elbette tarihi bir öneme sahip ancak onun ardından gelen kayda değer gelişmeler de var. Kimya şirketlerinin desteğiyle 170’ten fazla ülke HFCs’lerin (yüksek fruktozlu mısır şurubu) aşamalı olarak durdurduğunu duyurdu. Birleşmiş Milletler havacılık endüstrisinde emisyonların azaltımı için harekete geçtiğini açıkladı. Norveç ormansızlaşmaya sebep olacak faaliyetleri durdururken, Norveç ve Almanya fosil yakıtlardan kurtulmak için adımlar atarak, fosil yakıtla çalışan araçları yasaklayacağını duyurdu. Kanada, 2018 itibariyle karbon vergisini devreye sokacağını kaydetti.
ABD’de, Başkan Obama yönetimi “karbonun sosyal maliyeti’’ ile ilgili bir toplantı düzenlerken, Pentagon iklim değişikliği konusunu askeri öncelik olarak belirledi. Obama, görevinin son günlerinde Kanada ve Meksika’daki mevkidaşlarıyla yenilenebilir enerjide ve verimlilikte bölgesel olarak bazı radikal hedefler koyduklarını açıkladı. Eyalet bazında, New Jersey yeni büyük gaz vergisine geçti. Oregon, Illinois ve California güçlü enerji ve iklim politikaları geliştirdi. Tüm bunların her sektördeki şirketlere etki etmesi bekleniyor.
İş dünyası da iklim değişikliği konusunda sessiz değildi. Bir çok şirket yenilenebilir enerjide ciddi yatırımlar gerçekleştirdi, bazı büyük şirketler bu yıl politik tartışmaların içinde yer aldı. Aralarında Apple, Google, Amazon, Microsoft gibi teknoloji devlerinin de olduğu 100’den fazla şirket, Temiz Enerji Planı’na (Obama’nın enerji sektöründe emisyonu azaltmak için başlattığı hareket) destek için çağrı yaptı. Ohio’da dokuz büyük marka yenilenebilir enerji ve verimlilikte resmi standartların yeniden oluşturulması için devlete baskı da bulundu. Gıda devi General Mills gibi daha önce duruma sessiz kalan şirketler, işlerinin iklim değişikliği ile mücadelede ne kadar önemli olduğu fark etti.
Tüm bu ilerlemeler ne için? Herşeyden önce iklim sisteminin bozulmuş olduğu netleşti. 2016’nın en sıcak ve daha ekstrem koşullara sahip olması, fiziksel tahrip, büyük ekonomik kayıplar ve yaşamların yitirilmesini getirdi. Finans dünyası da, “Bu işten ne kazanırız” diye düşünmeye başladı. Dünya Bankası’nın hesaplarına göre 158 trilyon dolarlık varlık, oluşabilecek doğal afetler sebebiyle risk altında. Yine London School of Economics’e göre, olası afetlere karşı trilyonlar değerindeki yatırım korunmasız durumda. Sadece ABD’de Louisiana ve Kuzey Carolina’da meydana gelen seller 10 ila 20 trilyon dolar arasında değişen zarara sebep oldu.
2- Çin basamak atladı
Çoğu ülke iklim değişikliği ve temiz enerji çalışmalarını bu yıl hızlandırsa da, Çin özel bir örnek oldu. 2016 başında, Çin yeni kömür madeni onaylarını durduracak, 1000 kömür madenini kapatacak, rüzgar ve güneş enerjisini 2016 itibariyle yüzde 21 arttıracak, karbon emisyonlarını azaltmak için daha az et tüketimini sağlayacaktı. Fakat geçen ay Çin’in kömür kullanımı, bunun 2020’ye kadar yükseleceğini gösterdi. Sonuç olarak Çin’in emisyonlarının nerede tavan yapacağı kesin değil. Fakat Çin açık bir şekilde temiz enerji dönüşümünde dünyada lider olmak istiyor. İklim zirvesinde Çinli bakanlar, Trump’a iklim değişikliğinin bir oyun olmadığı mesajını verdi. Böylece Çin Başbakanı Xi, Çin’in Brexit’ten kalan ticari boşluğu değerlendirmek ve Trump’tan kalacak muhtemel iklim değişikliği liderliği ile ilgilendiğine dair raporlarıyla bu yıl ilk defa Davos’taki toplantıya katılacağını söyledi.
3- Yenilenebilir enerji büyümeyi sürdürdü ve daha ucuzladı
Yenilenebilir, daha yeni teknolojilerin maliyetlerinin önemli biçimde düşmesiyle fosil yakıtları cezalandırıyordu. Dünyadaki en ucuz güneş tesisi Meksika’da kuruldu, geçen hafta Dubai’de kWh başına 2,99 cent ödendi. Yenilenebilir enerjiye büyük yatırımlar yapan ülkeler bunun mükafatlarını topluyor. Mayısta ayında Portekiz dört gün boyunca enerjisini yüzde 100 yenilenebilir enerjiden sağladı. Danimarka’da tek bir günde rüzgar tarlaları ülkenin ihtiyacının yüzde 140 fazlası enerji üretti. ABD, offshore rüzgar tarlasına Rhode Adası yakınlarında kavuştu.
Şirketler, maliyetlerin düşmesinin ardından temiz enerjinin gelişimiyle birlikte yeni hedefler koymaya başladı. Walmart 2025’e kadar yüzde 50 yenilenebilir hedefi koydu. Microsoft ve Avery Dennison, temiz enerjide yeni hedefler duyurdu, General Motors ve Google bir yıl içinde yüzde 100 yenilenebilire geçeceklerini açıkladı. Büyümede önde olan şirketler RE100 taahhüdünü yüzde 100 yenilenebilir hedefini elde etmek için imzaladı. Nevada’da MGM ve Caesars, yenilenebilir enerjiyi desteklemediği için NV Energy’den enerji sağlamama kararı aldı. Yeni sermaye hala yenilenebilire akıyor: Bill Gates, Jeff Bezos ve diğer bazı iş dünyası liderleri yeni jenerasyon teknolojileri fonlamak için 1 milyar dolar ayırdıklarını duyurdu. Tüm bunlar Trump’ın temiz ekonomiyi durduramayacağını gösteriyor.
4- Yatırımcılar iklim değişikliğine, sürdürülebilirliğe ve kısa vadeli getirilere odaklandı
Blackrock’ın CEO’su Larry Fink, -dünyanın en büyük varlık sahibi- S&P 500’deki şirketlerin CEO’larına bir mektup göndererek, şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetimsel konular hakkında stratejik planlarını sunmalarını istedi. Ayrıca, yatırımcıların portföylerini küresel iklim değişikliğiyle mücadeleye adapte etmeleri için “küresel ısınma uyarısı’’ yapmalarını tavsiye etti. Çoğu banka önerileri dikkate alıp kömürden fonlarını çekti. London School of Economics, iklim değişikliğinin trilyonlarca dolarlık yatırımı kesintiye uğratabileceğini hesapladı. Bu ekonomik ve sistematik risk yüzünden, G20’nin Finansal İstikrar Kurulu’ndan iklim değişikliğiyle ilgili şirketlere rehberlik etmesi istendi. Morningstar, yatırımcılara, şirketleri değerlendirmelerinde yardımcı olması için, 20 bin fonun ve 21 borsanın sürdürülebilirlik kredi notu raporunu tanıttı. Yeni nesil analistlere çevresel, sosyal ve yönetimsel konularda eğitim verilecek.
5- İş dünyası, çalışanların ve müşterilerin haklarını savundu
Şirketler, farklı sebeplerle insan hakları konularında daha ses çıkaran bir hale geliyor. Bazıları için, tüketici hakları odaklı olmak yeni veya gelişen pazarlara giriş için ticari bir imkan. Genel olarak toplum şirketlerden misyonlarını genişletmesini istiyor. Bir araştırmaya göre, ABD’lilerin yüzde 78’i şirketlerin toplumla ilgili konularda harekete geçmesi gerektiğini düşünüyor. Y kuşağı her zamankinden daha güçlü hissediyor. Bu yıl küresel ölçekte yapılan bir araştırma Y kuşağının yüzde 87’sinin “iş dünyasının başarısının sadece finansal performansıyla değil, diğer daha pek çok şeye göre ölçülmesi gerektiğine’’ inanıyor. Bu jenerasyon, 2020’de işgücünün yüzde 50’sini oluşturacak. Dolayısıyla önem verdikleri değerleri paylaşacak işverenler arıyorlar.
6- Ekonomilerin, artan karbon emisyonları olmadan da büyüyebileceğini gösteren kanıtlar oluştu
Bu yüzyılda şimdiye kadar 20’den fazla büyük ülkeyle birlikte 33 ABD eyaleti GSYH’daki sera gazı emisyonlarını ayrıştırdı. IT sektörü, data merkezlerindeki enerji kullanımını azaltma yönüne gitti. Verimliliğin ve temiz teknolojinin iyileştirilmesi ekonomisi de dahil olmak üzere, birçok nedenden dolayı enerjiyle olan ilişkimizde köklü bir değişim görüyoruz.
7- Levi’s, su hakkında bildiği herşeyi paylaştı
Levi’s, su kullanımını tedarik zincirinde azaltmanın yollarını bulmak için 10 yılını harcadı. Su konusu tek başına mücadele etmek için çok büyük bir mesele. Levi’s, bu yıl su yönetiminde kendi pratiklerini Dünya Su Günü’nde açık kaynak haline getirdi. Şirket sistem değişikliğini sürdürmeye karar verirken, tarihinde ilk kez rakiplerini de kendi inovasyon laboratuarlarını görmeye davet etti.
8- Dairesel ekonomi yavaş yavaş yakınlaşıyor
Dünyanın yükselen nüfusu ve doğal kaynaklara olan sürekli artan talep, israf etmeyi devreden çıkaran ve yeniden kullanılabilecek materyaller üretmeyi gerekli hale getirdi. İnovasyon politikalarında ve iş dünyası uygulamalarında bazı yenilikler görüyoruz. İsveç eşyaların atılması yerine tamir edilip yeniden kullanılması için vergi indirimine gitmeyi planlıyor ve altı Avrupa Birliği ülkesi küçük ve orta ölçekli işletmelerin dairesel modele geçebilmelerine yardım etmek için dört yıllık bir proje başlattı.
Bir çok şirket bu boşluğu doldurmak için harekete geçti. İngiltere’de atılmış yiyeceklerin satıldığı bir market açıldı. IKEA kullanılmış mobilyaların yeniden satılması ve kullanılmış tekstil ürünlerinin yeniden kullanılması konusunda giderek genişliyor. Minnesota’da 3M, Aveda ve Target gibi şirketlerin aralarında bulunduğu 25 şirket dairesel modeldeki uzmanlıklarını paylaşmak için çalışma başlattı. Ellen MacArthur Vakfı ve Kering, moda ve tasarım öğrencileri için döngüsel düşünme müfredatı oluşturdu. Geri dönüşüm altyapılarına yatırım yapan Closed Loop Fonu (büyük perakende ve paketlenmiş tüketim maddeleri markalarından elde edilen fon) Memphis’te geri dönüşüme yatırım yapanları bir çalışma ile raporlamaya başladı.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.