2015’in sonlarında Paris’te gerçekleşen COP21 iklim zirvesinde imzalanan Paris Anlaşması’nın etkileri, 2016’da yıl boyunca ülkelerin enerji politikalarında aldıkları kararlarda görüldü. Küresel enerji piyasalarında da izlenen bu değişimle birlikte dünya çapında hem fonların fosil yakıt yatırımlarından geri çekilme hareketinde hem de yenilenebilir enerji ve temiz enerji teknolojilerine yapılan yatırımlarda artış yaşandı. Bu artışta yenilenebilir enerji alanında teknolojinin hızlı ilerlemesinin yanında üretim ve kurulum maliyetlerinin de giderek ucuzlamasının büyük payı bulunuyor.

2016 Dünya Enerji Görünümü Raporu’nun tanıtımında konuşan Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) İcra Direktörü Dr. Fatih Birol da, dünyada gelecek 25 yılda enerji sektöründe mevcut politikalar çerçevesinde en ciddi büyümenin yenilenebilir enerji alanında yaşanacağını söyledi. 2016’nın yenilenebilir enerji için rekorlar yılı olduğunu ifade eden Birol, 2015’te dünyada yeni kurulan elektrik santrallerinin yüzde 50’den fazlasının yenilenebilir enerji kaynaklarından oluştuğunu dile getirdi.

Birol, Çin ve ABD’nin yenilenebilir enerjiyle ilgili ciddi politikalar geliştirerek teşvik tedbirlerini hayata geçirmesinin maliyetlerdeki düşüşün devam etmesine yönelik beklentileri arttırdığını belirtirken, güneş enerjisindeki maliyetlerin son beş yılda yüzde 80, rüzgardaki maliyetlerin ise üçte bir oranında azaldığını, bu durumun yenilenebilir enerjiyi diğer kaynaklara göre daha fazla rekabet edebilecek hale getirdiğini ifade etti.

Birol, 2017’de beklentilerin daha pozitif olacağının ancak bunun da hükümetlerin ciddi yenilenebilir enerji politikalarını hayata geçirmesine bağlı olduğuna dikkat çekerek, “Bu büyüme bile Paris’teki alınan 2 derece hedefine ulaşmaya yeterli değil. Onun için çok daha hızlı büyüme gerekiyor” açıklamasında bulundu.

Yenilenebilir enerji alanında 2016’da yaşanan pek çok gelişme Fatih Birol’un açıklamalarını da destekler nitelikte.

Bloomberg’in Yeni Enerji Görünümü 2016 Raporu’na göre, 2040 yılında dünyada yenilenebilir enerji yatırımları 7.8 trilyon dolara ulaşacak. Bundan sonra ülkelerin önünde temel olarak iki hedef kritik: Yenilenebilir enerjiyi finanse etmek ve fosil yakıtların yarattığı kirlilikle mücadeleyi teşvik etmek…

Yenilenebilir enerjideki gelişmelere dair en çarpıcı örneklerden biri, bir zamanlar kömürün anavatanı olarak bilinen Birleşik Krallık’taki enerji dönüşümü. Bu yılın nisan ayında Birleşik Krallık tarihinde ilk kez güneş enerjisi kaynaklı elektrik üretimi kömür kaynaklı elektrik üretimini geçti. Benzer şekilde Portekiz, mayıs ayında dört gün boyunca ilk kez elektrik ihtiyacını yüzde 100 yenilenebilir enerjiden elde etti.

Çin ve Hindistan gibi kömür yatırımları bir yandan devam ülkelerde de yenilenebilire doğru bir dönüş var. Hindistan, 2022 itibariyle yenilenebilir enerji kurulu gücünü 175 GW’ye çıkarmayı hedeflerken Fransa ile beraber Güneş İttifakı girişiminin lokomotifliğini yapıyor. Kısa süre önce Japonya, Çin, Rusya ve Güney Kore şirketleri, Asya Süper Şebekesi adında yeni bir enerji anlaşması imzaladı. Çin’deki Gobi Çölü bölgesinden elde edilecek güneş ve rüzgar enerjisinin bölgeye dağıtılması plan gündemde.

İsveç, 2040’ta elektriğinin tamamını yenilenebilir enerjiden elde etmeyi planlıyor. Avusturya’nın en büyük eyaleti Aşağı Avusturya yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçti, diğerleri de yolda. Afrika ülkelerinde de temiz enerjilere yönelen ülkeler mevcut.

Bu yıl Marakeş’te gerçekleştirilen COP22 iklim zirvesinde iklim değişikliğinden en çok etkilenen dünyanın en yoksul 47 tanesi öncülük ederek, yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçme sözü vererek, önemli bir liderlik ve vizyonu sergiledi.Örnekleri çoğaltmak mümkün…

Gün geçtikçe daha çok bölge, şehir ve ülke sıfır emisyon ve yüzde 100 yenilenebilir enerji üretme kararı alırken, bu yıl ilginç uygulamalara da imza atılan bir yıl oldu. Örneğin, Aspen Colorado, Kopenhag, Bonaire, Münih, Sidney, San Diego, bunlardan sadece birkaçı. San Francisco’nun 2030, Stokholm’ün 2040 hedefi var. Dünyanın en büyük kumarhane merkezlerinden Las Vegas’ın elektriği de yenilenebilir enerjiden elde ediliyor. Kullanılan enerji ihtiyacının her geçen gün artması, Nevada ve California’daki üretim fazlası ucuz enerjinin bulunması kumarhanelerin bu kararı almasında etkisi büyük.

ABD’de Fortune 100 listesinde yer alan şirketlerin yüzde 60’ının yenilenebilir enerji/iklim değişikliği politikaları bulunuyor. ABD ekonomisinin lokomotifi konumundaki bu şirketlerin aldığı pozisyonlar, gelecek dönemde yenilenebilir enerjilere şüpheyle yaklaşan ve iklim değişikliğine inanmayan ABD’nin yeni Başkanı Donald Trump’ı zorlayabilir.

Microsoft’un kurucusu Bill Gates, Alibaba.com’un sahibi Jack Ma gibi üyeleri bulunan Breaktrough Energy Ventures (BEV) temiz enerjilere 1 trilyon dolar kaynak ayıracağını açıkladı. Google, geçen yılın sonlarında kapatılan bir kömür santralini veri merkezine dönüştürüp, tüm enerjisini yenilenebilir enerjiden sağlayacağını açıklamıştı. Google, 2017’de tüm işletmelerinde yenilenebilir enerjiye geçiyor. Ikea, bu yıl mağazalarında güneş paneli satmaya başladı. Daha önce yenilenebilir enerji için yeni güneş panelleri kullanmaya başlayan Apple, yeni bir atılımla SunPower ile anlaşarak, şimdi de rüzgar panelleri üzerine bir çalışma yapmaya koyuldu.

Diğer yandan, elektrikli araçlarda yaşanan, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjide görülen sürekli ve hızlı büyüme sayesinde akaryakıt tüketiminin 2030 yılına kadar düşme eğilimi göstermesi bekleniyor. Günümüzde temiz enerji alanında lider olmanın yolu, yüksek hissedar geliri sağlayan sürdürülebilir bir iş modeli uygulamaktan geçiyor. Tesla, BYD, Nextera Energy, Softbank, ENEL, China Longyuan ve Brookfield Renewable Partners şirketlerinin hepsi bunu kanıtlayan örnekler olarak gösteriliyor.

 


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın