İzmir İş Kadınları Derneği’nin (İZİKAD) düzenlediği yemekli toplantıya konuk olan, Londra’daki Sofra restoranlarının sahibi Hüseyin Özer, hayat hikayesini anlattı. Sıfırdan zirveye çıkıp Londra’da restoranlar zinciri kuran, şimdilerde ata binen, golf oynayan, Ferrarisi olan, lüks bir semtte yaşayan 63 yaşındaki Hüseyin Özer’in hikayesi büyük ilgi çekti.
Swissotel Büyük Efes’te düzenlenen yemeğin açılış konuşmasını yapan İZİKAD Başkanı Huriye Serter’in ardından sahneye davet edilen Hüseyin Özer, dünyaya geldiği Tokat’ın Reşadiye İlçesi’ne bağlı bir köyde doğumundan Erbaa İlçesi’ne, Ankara’ya, askerliğin ardından İstanbul’a ve Londra’ya ulaşmasına, restoranlar zinciri sahibi olmasına kadar yaşamından kesitler aktardı.
ÇOCUKKEN ANKARA’DA TUVALETTE YATIP KALKTIM
Baba ve annesinin ayrılmasının ardından istenmeyen çocuk olarak birkaç hayvanla birlikte bir ağanın yanına verildiğini belirten Özer şunları anlattı:
“Keçi güderken çoban Celal emmiden okuma yazmayı öğrendim. Değnekle kara, toza, taşlarla taşa, kayaya yazı yazmaya başladım. Evlatlıktan reddeden babamı vurmak için kullanacağım silahı alabilecek parayı kazanmak üzere, annem bilet alarak Ankara’ya gönderdi. 11 yaşındaydım, çocuğum diye kimse işe almadı. Ulus’ta çakmaktaşı, benzin satıyor günde 75 kuruş kazanıyor, Sıhhiye’de bir tuvalette yatıp kalkıyordum. O tuvalet benim için çok güzeldi, çünkü yatacak yerimdi. Minnettarım ben o tuvalete. Kazandığım parayla günde köfte ekmek alamıyordum. Günde 75 kuruşa bir ciğerciyle anlaştım. Günde bir öğün ciğer yiyordum.”
’ABİM ÖLMEM İÇİN ZEHİRLİ İNCİR VERDİ’
Bu arada anne tarafından kalan tarlalara ortak olmaması için ağabeyinin zehirli incir verdiğini kaydeden Hüseyin Özer, “Bir gün zehirli inciri ağzıma attım ama bir şey engel oldu ve hemen tükürdüm. Çocuklara anlattığımda bana bohçalarını açmışlardı ve ne güzel bir yemek yemiştim bilemezsiniz. Yani, zehir yediğim gün en mutlu günümdü” dedi.
SONRA İSTANBUL, ARDINDAN LONDRA
İstanbul’a geldiğinde meyhanede komilikten kazandığı parayla köşeyi döndüğünü zannederek ev tutmaya gittiği kadının, ancak kömürlük kiralayabileceğini söylediğini dile getiren, kömürlüğü tutarak yaşadığını ve hayatının kararlarını orada verdiğini anlatan Hüseyin Özer şöyle devam etti:
“İngilizce öğrenmeye de orada karar verdim. Emekli bir Albaydan haftada iki gün ders aldım. Askerliğimin ardından talebeler arasına karışıp, aldığım bir biletle Londra’ya geldim ve bir kebabçıda iş buldum. Bodrum katta yatıyordum. Kebabçı haftada bir gün kapalıydı. Alafranga tuvalette nasıl yıkanılırsa öyle yıkandım. 4 sene sonra ilk lokantamı ortak açtım. Sonra ayrıldığım bir lokantayı satın aldım. Sonrası devam etti ama bu kez haraç mafyası çökmeye çalıştı. Beni korkutamayınca elemanlarla oynamaya başladılar. Uzun süre sıkıntı yaşadım. Üretkenlik, en büyük mutluluk kaynağım. Okumayı, örneğin sizinle arkadaş olmayı, dünyayı, insanları seviyorum.”
KURDUĞU VAKIFLA ÇOCUKLARI OKUTUYOR
Daha küçük yaşta aldığı arsayı satarak çocuk okutmak üzere vakıf kuran, hala çocuk okutan Hüseyin Özer’in akıl almaz öyküsü İZİKAD üyeleri tarafından uzun süre coşkuyla alkışlandı. Hüseyin Özer, derneğin yeni üyesi endüstri mühendisi Şima Ulaş’ın rozetini de taktı. Diğer bir üye Behiye Kargıner’in rozetini ise konuklar arasında bulunan Kişisel Gelişim Uzmanı İkbal Kaya taktı.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.