Kısa süre önce Türkiye’nin gündemine, bol tartışmalı bir konu daha eklendi: Türkiye Varlık Fonu. Kuruluş amacı, yöntemi, kaynakları tartışılan bu fonun, Hükümet açısından hedefini ise Başbakan Binali Yıldırım şöyle özetledi: “Türkiye bütçe açığı olan, dış kaynakla ekonomisini büyüten bir ülke. Dolayısıyla bütçe açığını, cari açığı daha fazla açmadan kaynak oluşturarak, büyük projeleri gerçekleştirmek ve Türkiye’nin ekonomik göstergelerini dengede tutmak için Türkiye Varlık Fonu (TVF) kuruluyor.” Aslında bu fon ‘sade vatandaş’a uzak bir konu gibi görünse de, özellikle olası finansal kaynakları açısından herkesin üstünde fikir yürüteceği, köy kahvesinden sosyal medyaya her yerde tartışacağı bir alan olacak.
> Varlık Fonu sistemi nasıl işletilecek?
Önce Başbakanlık’a bağlı, ana faaliyet konusu fonların kurulması ve yönetimi olan, sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak, yurtiçinde kamuya ait olan varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik, büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek için Türkiye Varlık Fonu ve bu fona bağlı alt fonları kurmak ve yönetmek üzere TVF Yönetimi AŞ kurulacak. Bu şirketin 50 milyon lira olan kuruluş sermayesi, Özelleştirme Fonu’ndan karşılanacak. Şirketin yönetim kurulu, başkan ve üyeleri ile genel müdürü başbakan tarafından atanacak.
> Fonun kaynaklar neler olacak?
TVF’nin kaynakları, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca özelleştirme kapsam ve programında bulunan ve fona devrine karar verilen kuruluş ve varlıklar ile Özelleştirme Fonu’ndan fona aktarılmasına karar verilen nakit fazlasından oluşacak. Ayrıca Bakanlar Kurulu’nca fona aktarılmasına veya şirket tarafından yönetilmesine karar verilen kamu kurum ve kuruluşlarının tasarrufu altında bulunan ihtiyaç fazlası gelir, kaynak ve varlıklar ile fon tarafından yurtiçi ve yurtdışı sermaye ve para piyasalarından ilgili mevzuat kapsamında yer alan izin ve onay aranmaksızın sağlanan finansman ve kaynaklar da yer alacak. Bu kapsamda örneğin bireysel emeklilik sistemi (BES) gibi fonlar üzerinden aktarmalar da kaynak olacak.
> Denetim nasıl sağlanacak?
TVF Yönetimi AŞ ve bu şirket tarafından kurulacak diğer şirketler, TVF ve kurulacak alt fonlar bağımsız denetime tabi olacak. Ancak Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bu konuda büyük tartışma çıkması nedeniyle, AKP, CHP ve MHP’nin ortak öneriyle fonun müfettişlerden oluşan bir komisyonca denetlenmesi kabul edildi. Bu komisyon Başbakan tarafından oluşturulacak. Nihai karar ise Genel Kurul’da netleşecek. Denetim raporu önce Bakanlar Kurulu’na, her haziranda da Plan Bütçe’ye gidecek. Şirket, SPK kapsamında kurumsal yönetim düzenlemelerine uyacak.
200 milyar dolar hedefi
> Ne tür güvence ve avantajları var?
TVF’nin mal varlığı, şirketin mal varlığından ayrılacak. Fonun varlığı, fon hesabına olması şartıyla TVF ve alt fonların yapmaya yetkili olduğu faaliyetlere ilişkin iş ve işlemler haricinde teminat gösterilemeyecek ve rehin edilemeyecek, kamu alacaklarının tahsili amacı da dahil olmak üzere haczedilemeyecek. TVF Yönetimi AŞ ile TVF, buna göre kurulacak şirket ve alt fonlar Gelir ve Kurumlar Vergisi’nden muaf olacak. Bu muafiyet, TVF ve şirket kazanç ve iratları üzerinden Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yapılacak vergi kesintilerini de kapsayacak. Şirket ve fon, sahip olduğu taşınmazlar dolayısıyla emlak vergisinden de muaf olacak. Fonun faaliyetleri KDV’den de istisna tutulacak.
> Varlık Fonu’nun büyüklüğüyle ilgili hedef nedir?
TVF’ye yönelik hedefl erini açıklayan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Her alanda etkinlik gösterebilecek bir fondan bahsediyoruz. Hedefimiz 200 milyar dolarların konuşulduğu bir fon” dedi.
> Fonun hangi yönleri eleştiriliyor?
TVF ile ilgili tasarı hem TBMM hem genel kamuoyunda olumlu ve olumsuz yönde eleştirilere konu oldu. Örneğin CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu, düzenlemeyle yeni bir paralel Hazine kurulduğunu iddia etti. MHP Milletvekili Erhan Usta, bir kısım kamu faaliyetlerinin bütçe sistemi dışına çıkarıldığını savundu. HDP Milletvekili Ahmet Yıldırım, böyle bir fona neden ihtiyaç olduğuna dair tatmin edici bir gerekçe sunulamadığını ileri sürdü. Öte yandan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, fonun hem mega projelere finansman temin edeceğini hem piyasalarda dalgalanmaları önleyeceği belirtti. Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, istikrara, tasarrufl ara ve yatırımlara katkı sağlayacak tüm adımları desteklediklerini belirtti. Ekonomist Uğur Gürses ise “Fon oluşturacak paranız varsa kamu borcunu azaltarak, uzun vadeli faizi düşürmek daha iyi değil mi” diye sorarken, finans sektöründe yaşanabilecek haksız rekabete de dikkat çekti. Ekonomist Aslın Aydın da, şu yorumu yaptı: “Ekonomiyi tüketim odaklı, borca dayalı ve dış tasarruflara bel bağlayan anlayışıyla bugün yatağa mahkum eden anlayışın çözümü, ileride daha ciddi tehlikelere zemin hazırlıyor.”
Küçük yatırımcılar şimdilik bekleyecek
Varlık fonuyla ilgili merak edilen konulardan biri, küçük yatırımcıya nasıl bir etkisinin olacağı. Gedik Yatırım Araştırma Uzmanı Erol Gürcan, dünyadaki örneklere ve halen kamunun elinde fonlara bakıldığında, bu fonların temel olarak bireysel yatırımcıların yatırım yapmasına imkan sağlama gibi bir amaç gütmediği belirtti. Ancak fon yasasının ilgili maddesine atıf yapan Gürcan, şu noktaya da dikkat çekti: “İlerleyen dönemlerde, fon kapsamında kurulacak bir şirketin ya da fonun iştirak ettiği şirkete ait payların halka arz edilmesi, çeşitli altyapı ya da gayrimenkul yatırımlarına yönelik kira sertifikası ihracı vs. gibi ulusal varlık fonunun elindeki varlıkları menkul kıymetleştirmesi yoluyla bireysel yatırımcıların da bu fona iştirak etmesi sağlanabilir. Bunu görmek için kuruluş sürecinin tamamlanmasını beklemeliyiz.” Gürcan ayrıca, bu fonun yatırım yaptığı varlıklar, bölgeler, sektörler ve yatırım zamanlaması gibi özellikleriyle bireysel yatırımcıya yol gösterici olabileceğini de ifade etti.
Dünyada tahmini büyüklüğü 12 trilyon doları aşıyor
Ulusal Varlık Fonları (Sovereign Wealth Fund) genellikle cari fazla veren veya petrol gibi emtia geliri olan ülkelerin, bunlardan sağladıkları döviz rezervlerindeki artışı değerlendirmek adına kurdukları fonlar olarak biliniyor. Ancak Türkiye’ye benzeyen ülkerlerde de, az da olsa benzer fon örnekleri var. Geçmişi 1950’li yıllara kadar gitse de, özellikle 2008 Krizi sonrası popüler oldular. 1998’de dünya genelinde toplam büyüklüğü 2 trilyon doların altında olan bu fonların 2015 itibariyle 12 trilyon dolara çıktığı tahmin ediliyor. Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Norveç, Rusya gibi ülkeler petrole dayalı varlık fonlarıyla dünyada ilk sıralarda yer alırken, yüksek ihracat nedeniyle cari fazla veren Çin, Singapur, Hong Kong gibi gelişmekte olan ülkelerin emtia dışı kaynaklardan elde edilen fonları göze çarpıyor. Dünyada Norveç 847 milyar dolarla birinci, Çin 813 milyar dolarla ikinci.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.