Sabancı Üniversitesi IICEC 7. Uluslararası Enerji ve İklim Forumu’nda konuşan Alman enerji devi E.ON CEO’su Johannes Teyssen, Paris COP21 kararlarının, devletlerin taahhütlerinin yanısıra insanların isteklerini de yansıttığını söyledi.

Günümüzde bu gündemi halkın belirlediğine dikkat çeken Teyssen, “Yani bilimsel toplum değil, siyasetçiler değil, artık halk global olarak bu konuya önem veriyor ve gerçekten farklı bir dünyada yaşamak istiyor. 19’uncu ve 20’inci yüzyılda yaşadığımız büyümeden farklı bir büyüme yaşanması gerektiği ortaya çıkıyor. Dünyanın sınırlı kaynakları var, dayanabileceği süreler belli. Bir süre sonra bu kaynakların bittiğini göreceğiz” dedi.

Yenilenebilir enerji kaynaklarının çok daha fazla kullanıldığına, enerji verimliliğinde artışlar  yaşandığına dikkat çeken Teyssen, şunları söyledi:

“Teknoloji bazı şeyleri mümkün kılarsa, siyasetçiler ne yaparsa yapsın gelişmelerin önüne geçilemez. Yani yerel enerji, enerji verimliliği gibi konulara destek vermemeye çalışsanız bile bunların önüne geçmek mümkün değil. Biz Don Kişot gibi yel değirmenlerine karşı tek başımıza savaş vermeyeceğiz. Yel değirmeninin ortaya çıkardığı rüzgardan yararlanarak onun rüzgarıyla hareket etmeye çalışacağız. Bizim E-ON olarak faaliyetlerimiz kapsamında ele aldığımız enerjinin yüzde 80’i yenilenebilir enerji. Ülkede bu oran yüzde 30 düzeyinde, kırsal kesimde bu oran biraz daha farklı. Enerjideki değişim sadece şehirlerde yaşanıyor deniyor. Doğru. Şehirler temel itici güç olmaya devam edecektir, ama kırsal kesimi de göz ardı etmemek gerekiyor.”

Enerjisa ile ortak yatırım

Paris Konferansı’nın sonuçlarını uygulamaya geçirmek için neler yapılabileceğini de sorgulayan Teyssen. “Türkiye bakış açısından ele almak istiyorum. Çünkü  biz Enerjisa ile  ortak yatırım yapıyoruz. Enerjisa Türkiye’nin en büyük enerji şirketlerinden biri. Amacı, bu ülkenin enerji sektörüne katkıda bulunmak, 9 milyon müşterisine sağlam, güvenli enerji arzı temel hedefleri” dedi.

Enerjinin ileride çok daha yerel olacağını anlatan Teyssen, şöyle konuştu:

“Gelecekte temel ağırlık yerel ağlarda olacak. İletim ağlarının önemi giderek azalacak, yerel ağların önemi de giderek artacak. Aynı zamanda yapılan çalışmalara göre bu yerel bölgesel ağlar yenilenebilir enerjiyle beraber en büyük büyümenin olacağı alanlar olacak. İşte bu yüzden hepimizin çok önem verdiği bir konu. Yani amacımız daha çok sermaye kullanmak, sistemi güçlendirerek, yerel ağlara önem vermek. Bu konuları özellikle de modern toplumlarda çok önemi olduğuna inanıyoruz biz.

Sayın müsteşarın da söylediği gibi, Türkiye’nin hidroelektriğe de fosil yakıtlara da ihtiyacı devam edecektir. Doğalgaza ihtiyacı olacaktır. Ancak bu sayede yenilenebilir enerjideki üretim değişkenlikleri telafi edilebilecektir. Doğalgaz bu açıdan en esnek yakıt olmaya devam ediyor. Türkiye attığı adımlarda haklı,  elbette yerel kaynaklarını devreye sokmalıdır. Biraz genel görüşe ters bir adım olarak görülebilir ama Türkiye kendi yerel kömür kaynaklarında da geçiş döneminde yararlanıyor.  Biz de Tufanbeyli’de bunu yaptık. Burada önemli olan şey fosil ithalatının ticari denge üzerindeki olumsuz etkisini unutmamak bunu dengelemek için yerel kömür kaynaklarından ve hidroelektrikten yararlanmak lazım. Bence bu,  akıllı bir uyum sağlama stratejisidir.Hepimizin de gurur duyarak desteklediği bir yaklaşım bu.”

“Yerel kaynaklar etkin  kullanılmalı”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da Tufanbeyli’deki merkeze gelerek, buradaki en modern, en verimli ve en teknolojik yerel kömür santrallerinden birini ülkenin  kırsal bir kesiminde birlikte açtıklarını anlatan Teyssen, şöyle devam etti:

“Enerji Kanunu’nda da değişiklikler yapıldı ve bu sayede yerel kaynakların etkin bir biçimde kullanılabilmesi sağlandı. Teknolojide  hızlı değişiklikler olduğu için her zaman önümüzü göremiyoruz. Öncelikle özel sektörün de çok ciddi ve büyük yatırımlar yapması gerekiyor. Devletin tek başına  yatırım yapmasının Türkiye’de ticari denge açısından çok akıllı bir adım olacağını düşünmüyorum. Özel sektörün yatırımlarına ihtiyaç var. Bu yatırımların yapılabilmesi için ,  piyasanın istikrarlı ve destekleyici olması şart. Ancak bu sayede yatırımcılar bu kadar sermaye yoğun bir oranda yatırım yaparlar, bu sayede sektörün  uzun vadeli  ihtiyaçları karşılanabilir.”

“Arz güvenliği hafife alınmamalıdır”

Arz güvenliğinin hafife alınmaması gerektiğinin de altını çizen Teyssen, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Petrol fiyatları 10 yıl sonra birden patlarsa, tüketiciler  ‘ben bundan etkilenmek istemiyorum, doğru yatırımlar istiyorum’ diyebilir. Türkiye’nin başarılı bir biçimde güvenilir ve rekabet gücü olan enerji kaynaklarını halkına sunabileceğine inanıyorum. Halkın enerji gündemini belirlemesini sağlamak lazım.”

 


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın