Unilever, Sürdürülebilir Yaşam Planı’nın beşinci yılını geride bırakırken, sürdürülebilirliği sadece amacına değil aynı zamanda ürünlerinin de kalbine yerleştiren ‘Sürdürülebilir Yaşamı Destekleyen Markaları’nın üstün performansıyla hızla büyüyor. Tüm tedarik zincirinde sürdürülebilirlik odaklı projeler yürüten Unilever Türkiye, 2015 yılında çift haneli büyümeye devam ettiğini ve büyümesinin yüzde 60’dan fazlasının ‘Sürdürülebilir Yaşamı Destekleyen Markaları’ndan geldiğini açıkladı.
Unilever Türkiye, Orta Asya ve İran CEO’su Mehmet Altınok, sürdürülebilirlik üzerine kurulu iş modelinin, büyüme, güven tesis etme ve riskleri minimize etmenin itici gücü olduğunu belirtirken, “Sürdürülebilir iş modelimiz sayesinde bugüne kadar maliyetlerden 60 milyon lira tutarında tasarruf ettik. Büyümemizin itici gücü buradan geliyor” dedi.
Unilever Türkiye, hem Sürdürülebilir Yaşam Planı’ndaki ilerleyişin ayrıntılarını paylaşmak hem de ortak bir aksiyon almanın Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşılmasına nasıl yardımcı olabileceğini tartışmak üzere bir çalıştay düzenledi. İstanbul’da, kamu, sivil toplum, akademik çevreler, iş dünyası ve medyadan 120’ye yakın uzman ismin katılımıyla gerçekleşen çalıştayda, sürdürülebilirliğin iş dünyası için bir iş modeli olarak neden önemli olduğu tartışıldı.
‘Ancak birlikte mümkün’ parolasıyla düzenlenen çalıştayın açılış konuşmasını yapan Mehmet Altınok, “İş dünyası, sürdürülebilir yaşamı desteklemek için lider rolü üstlenebilir. İş ve sürdürülebilirlik arasında bir seçim yapmamız gerekmiyor, aksine sürdürülebilirlik hepimiz için gerçek bir değer yaratıyor” dedi.
Altınok: “Sürdürülebilirlik bir tercihten öte, zorunluluk…”
Sürdürülebilir ekonomik büyümenin sadece Unilever için değil, diğer şirketler ve toplamda iş dünyası için büyük önem taşıdığını belirten Mehmet Altınok, sözlerine şöyle devam etti: “Unilever olarak şuna inanıyoruz; hükümetler, şirketler, üniversiteler, iş örgütleri, sivil toplum artık kâğıt üzerindeki taahhütleri gerçek aksiyonlara dönüştürmekte hız kazanmalı. Dünyamızın içinde bulunduğu durum aciliyet gerektiriyor, harekete geçmek için bugünden daha iyi bir zaman yok! Bu yüzden sürdürülebilirliğin bir tercihten öte zorunluluk olduğunu, iş dünyası olarak çok iyi anlamalıyız. Dünya böylesi önemli bir dönüşüm içindeyken, yeni bir toplum sözleşmesine ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu toplum sözleşmesinin ancak paydaşların ortak eylemiyle başarıya ulaşabileceği kanısındayız. ‘Ancak birlikte mümkün’ parolasıyla düzenlediğimiz çalıştayın da bu yeni toplum sözleşmesinin oluşumunun önemli bir ayağı olduğunu düşünüyoruz.”
Unilever, kökten bir değişim için öncülük ediyor
Unilever, Sürdürülebilir Yaşam Planı’nın 5. yılında, hedeflerinin büyük çoğunluğunu karşılama yolunda ilerlediğini doğruluyor. Unilever işini büyütürken çevresel ayak izini büyüme sürecinden ayırmak ve faaliyet gösterdiği toplumlara olan pozitif sosyal etkisini artırmak için çalışıyor. Sistem değişikliği sağlamak için ekstra sorumluluk hisseden Unilever, bunu gerçekleştirebilecek güce ve aynı zamanda fırsata sahip olduğuna inanıyor. Toplum ve iş dünyası nezdinde kökten bir değişim için öncülük ediyor.
2015 yılında, dünyanın, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin (SKH) açıklanması ve Paris’te yapılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı ile çok önemli iki kilometre taşına tanık olduğunu hatırlatan Unilever Türkiye CEO’su Mehmet Altınok, şunları kaydetti:
“Unilever olarak her iki tarihi olayda da bizzat Dünya Başkanımız Paul Polman’ın aktif katılımıyla önemli rol üstlendik. Unilever bu konuda öncü bir role soyunuyor ve iş dünyasını bu konuda teşvik etmek görevini üstleniyor. Gerek Türkiye’de gerek dünyada önemli liderliklere imza atıyoruz. Kendimizi bu alanlarda geliştirdikçe, bu konulara liderlik eden global ağların bir parçası haline gelmeye başladık. WEPs, HeforShe, Global Compact gibi uluslararası networklerin bir parçası olduk. Dondurma ve İçecek Kategorileri NAMETRUB Başkan Yardımcımız Mustafa Seçkin, Global Compact’in Türkiye Ulusal Ağı’nın Başkanlığına seçildi. Tüm bu konuları hem kendimize şirketin iç iş yapma kültürünü değiştirecek referanslar olarak alıyor, hedefler koyuyor ve uyguluyoruz, hem de kamu, akademi ve sivil toplumla işbirlikleri, ortaklıklar geliştiriyor ve sosyal projeler hayata geçiriyoruz.”
Unilever’in dünyada 2015 yılsonu itibarıyla sürdürülebilirlik performansı
- Unilever dünya çapındaki el yıkama, özgüveni artırma ve ağız sağlığı programlarıyla yaklaşık 482 milyon kişinin sağlık ve hijyenlerini geliştirmelerine yardımcı oldu.
- Unilever, yaklaşık 600.000 küçük ölçekli çiftçinin ve 1,8 milyon küçük ölçekli perakendecinin gelirlerini artırma ve becerilerini geliştirmeye yönelik eğitim ve desteğe erişmesini sağladı.
- Bugün Unilever yiyecek ve içecek ürünlerinin büyük çoğunluğu, ulusal beslenme önerileri kriterlerine uyuyor ve ötesine geçiyor. Bu ürünlerin %34’ü en yüksek beslenme standartlarını karşılıyor. Unilever ayrıca, yaklaşık 600.000 küçük ölçekli çiftçinin ve 1,8 milyon küçük ölçekli perakendecinin eğitim ve desteğe erişmesini sağladı.
- Başarılı bir ilerleme kaydeden Unilever, tüm dünyada 2008 yılından bu yana üretim tonu başına, enerji kullanımından kaynaklı CO2 emisyonlarını %39 oranında azaltırken, üretim tonu başına su tüketimini %37, atıklarını ise %97 oranında azalttı. Atık miktarını düşürerek ve enerji, malzeme ve doğal kaynak kullanımını azaltarak, verimlilik sağlayan ve maliyetten tasarruf eden Unilever, eko-üretim sayesinde 2008 yılından bu yana 600 milyon avro düzeyinde tasarruf sağladı. Atık programı sayesinde yüzlerce kişiye iş imkanı yaratırken, maliyetten yaklaşık 250 milyon avro tasarruf etti.
- Domestos, sağlıklı nesillerin yetişmesine katkıda bulunmak amacıyla hijyen eğitimleri vererek çocuklarda hijyen bilincini artırmayı ve okul tuvaletlerine hijyen kazandırmayı hedefliyor. 2011- 2015 yılları arasında Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) iş birliğiyle yürütülen ‘Eğlen, Öğren, Hijyen’ Projesiyle Türkiye’nin dört bir yanındaki 340 bin çocuğa hijyen eğitimleriyle ulaşıldı. 2016 yılı sonuna kadar İl Milli Eğitim Müdürlüklerinin talepleri ve destekleriyle 89.000 çocuğu daha eğitmek; 10.000 okula Domestos ürünleriyle ulaşmak ve gelecek 3 yıl içerisinde on binlerce devlet okuluna 600 ton Domestos ürünü bağışlamak hedefleniyor.
- Signal’in 2011 yılından itibaren Türk Diş Hekimleri Birliği (TDB) iş birliğiyle yürüttüğü ‘Ağız Sağlığını Geliştiren Okullar’ Projesi kapsamında 2015 yılı itibarıyla 21.550 çocuğa ve son 5 yılda toplamda 35.000 çocuğa ulaşıldı.
- Dove, 2014 yılında başlattığı ‘Dove Özgüven Projesi’ ile bugüne kadar yaklaşık 1000 gencin hayatına dokundu. Projeyle 2016 sonu itibarıyla 2.000 gence ulaşılması hedefleniyor.
- OMO, ‘Çocukları Geleceğe Hazırlamak’ Projesi kapsamında, AdHoc Türkiye iş birliğiyle düzenlediğimiz araştırma ile ebeveynlerin çocuklarının geleceğine ilişkin görüşlerini ortaya çıkarmayı hedefledi. Araştırmaya katılan annelerin %69’u “Çocuğumu bugünden daha zor bir gelecek bekliyor” derken, sadece %31’i çocuklarını geleceğe hazırlamak konusunda kendilerini ve imkânlarını yeterli görüyor. OMO, çocuk gelişimi konusundaki çalışmalarına daha kapsamlı şekilde devam etmeyi ve Türkiye’de binlerce çocuğa ‘deneyimleyerek ve yaparak öğrenmenin’ kapılarını açacak bir projeyi hayata geçirmeyi planlıyor.
- Lipton, Sürdürülebilir Çay Tarımı Projesi kapsamında, 2015 sonu itibarıyla toplam 24 bin çiftçiye doğrudan veya dolaylı eğitim verilmesini sağladı. 2015 yılında tüm poşet çayları, yüzde 100 sürdürülebilir kaynaklardan üretmeye başladı. 2018 itibarıyla üçüncü taraflarca tedarik edilenler de dahil olmak üzere bütün çayların Yağmur Ormanları Birliği (Rainforest Alliance-RA) sertifikalı olma hedefine doğru emin adımlarla ilerliyor. Sürdürülebilir çay tarımının önemi hakkında ortak bir bilinç yaratmak amacıyla ‘Eksik Olma’ www.eksikolma.orgplatformunu hayata geçirdi. Ünlü sanatçı Sezen Aksu, çay sevgisi için yazdığı Eksik Olma şarkısı ile platforma destek verirken; 1.414.722 kişi çayın sürdürülebilirliği için imza atarak harekete destek sağladı.
- Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) iş birliğiyle geliştirilen ‘Knorr Sürdürülebilirlik Ortaklığı Programı’ kapsamında, 2015 yılı sonu itibarıyla, yerel olarak tedarik ettiği sebze ve baharatların %100’ünü sürdürülebilir kaynaklardan sağlıyor. Hedef, 2020 yılına kadar tedarik ettiği sebze ve baharatların %100’ünü sürdürülebilir kaynaklardan temin etmek. Knorr ayrıca, Kızılay ile yürütülen kampanya kapsamında ihtiyacı olan kişilere 1,5 milyon kâseden fazla çorba bağışıyla ulaştı.
- 2015 yılı boyunca, geliştirilmiş ambalajlama çözümleri uygulanarak, kullanılan ambalaj miktarı Gıda ve Ev Dışı Gıda’da 66,38 ton; Dondurmada 63 ton; içeceklerde 166 ton; Ev Bakım ürünlerinde 252 ton azaltıldı.
- Türkiye’deki tüm Unilever fabrikaları, 2013 yılından bu yana ‘çöplüğe sıfır tehlikesiz atık’ statüsünde üretim yapıyor. 2015 itibarıyla fabrikaların yanı sıra depolar, dağıtım merkezleri ve ofisler de bu statüyü elde etti. Unilever, 2015 yılında ÇEVKO Vakfı tarafından Atık Yönetim Sistemleri ve Uygulamaları kategorisinde ‘Yeşil Nokta Sanayi Ödülü’ ile ödüllendirildi.
- WWF-Türkiye iş birliğiyle 2013 yılında başlatılan Yeşil Satış Noktası Projesi kapsamında, 2015 yılı itibarıyla 100 satış ve dağıtım noktası ‘Yeşil Satış Noktası’ sertifikasına sahip oldu.
- Unilever Türkiye, Kadının Güçlenmesi Prensiplerini (WEPS) imzalayarak, iş yerinde kadının güçlenmesine yönelik çalışmalar yapacağını taahhüt etti. Unilever ayrıca Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi’nin erkeklerin de cinsiyet eşitliği için mücadele etmesini amaçlayan #HeForShe kampanyasının Türkiye Etki Şampiyonlarından biri olarak desteğini sürdürüyor.
Unilever Türkiye, değer yaratan bir sürdürülebilirlik gündemine sahip
Unilever Türkiye, 2010-2015 döneminde katıldığı ve düzenlediği toplantı, konferans ve çalıştaylarla toplam 1.900 kişiye sürdürülebilirlik mesajlarını ulaştırdı. Kitle iletişim araçlarıyla ulaşılan kişi sayısı 23 milyon, dijital platformlarda ulaşılan kişi sayısı ise yaklaşık 4,5 milyon oldu.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.