Çalışanları da olumsuz yönde etkiliyor.

Uzun yıllardır ihracat yapan firmalara Uluslar arası alacak yönetimi konusunda hizmet veren ARS Danışmanlık genel müdürü Arslan” hem çalıştığımız hem de dönem dönem eğitimler verdiğimiz firmalarda görüyoruz ki sadece firma sahipleri değil çalışanlarda bu durum karşısında panik halinde. Özellikle vadesi geçen alacakları daha fazla satışla kapama çabası ekiplerin bazen hata yapmasına ve araştırma bile yapmadan satışları gerçekleştirmesine sebep oluyor” dedi. Arslan ayrıca ekiplerin bu durumu patronları ile paylaşamadıkları için hata yapma risklerinin arttığını ve istemeden firmalarına zarar verme boyutuna gelebildiklerini de belirtti. Arslan satış ekiplerinin sıkıntıları ile ilgili şunları söyledi, ” Ülkemizde satış ve müşteri temsilcileri aynı zamanda tahsilattan da sorumlu, halbuki alacak yönetimi ayrı bir uzmanlık alanı, yani bunun için ayrı bir personel istihdam edilmeli. Özellikle satış ve tahsilat ayrı ayrı beceriler isteyen konular. Bunun ikisi aynı personel tarafından takip edilince, müşteri kaybı yaşanmadan tahsilatı hızlandırmak zorlaşıyor. Bundan dolayı da sürekli kaygılı personel profili karşımıza çıkıyor” dedi.

Tahsilat yapılamayan müşteriye yeniden mal satma eğilimi başladı

“Bir firmanın ticaret yapmaktaki en büyük amacı para kazanmaktır, kar etmektir. Yani siz üretim yaptığınızda aslında sadece üreticisinizdir, ne zamanki bu ürettiğiniz malları satar ve bunun ödemesini alırsınız işte o zaman gerçek anlamda ticaret yapıyorsunuzdur” diyen Ayşe Burcu Arslan, son dönemde bununla çok fazla çelişen olaylarla karşılaştıklarını ve bunun iflas nedenlerinden birisi olabileceğini belirtti. Arslan, “Alacak yönetimi ve tahsilat danışmanlığı verdiğimiz müşterilerimizde son dönemde en sık duyduğumuz bir diğer konuda, borcunu nakit veya çekle ödeyecek durumda olmayan firmaların yeni siparişle ve daha fazla ürün alarak eski borçlarını eritme teklifleri. Fakat kredi limitini zaten doldurmuş ve vadesini zaten anlaşılanın üzerinde uzatmış olan bir müşteriye daha fazla satış yapma fikri, elbette sıcak karşılanmamakla birlikte, bazı firmalar tarafından bir çıkış noktası olarak görülebilmekte” diye belirtti.

Domino etkisi yapıyor

Şirketlerin duyduğu kaygılar sadece kendileri ile sınırlı değil artık. Özellikle orta ölçekli KOBİ dediğimiz firmalarda kendi dışında müşterilerinin alacaklarını tahsil edememesi, iflas etmesi veya iflas erteleme istemesi, kendilerinin de alacaklarını tahsil edemeyeceği kaygısını firmalara aşılamış durumda. Hizmet verdiğimiz firmalarla yaptığımız tüm görüşmelerde konular hep bunun etrafında dönmeye başladı. Yani ürün gönderiyorum ama ya iflas ederse ne yapacağız kaygısı piyasalara hakim durumda. Özellikle Türkiye’de yıllardır süregelen ileri vadede çekle çalışma modeli müşterilerin de müşteri çeklerini ciro etmesi ile birlikte tüm ekonomik sistemi birbirine bağlı bir hale getiriyor.

Suistimaller başladı bazı firmalar bu durumu kullanıyor

“İflas erteleme denilen kavram aslında şirket özvarlığının ekside olması neticesinde, borca batmış firmalara kendisini bu mali durumdan kurtaracak iyileştirmeleri yapması için imkan tanınmasıdır. Fakat maalesef, bazı firmalar tarafından iflas erteleme mevzuatının suistimal edilmeye başlandığı ve bu firmaların gerçekte zor durumda olmasa bile, alacaklılardan kurtulmak için bu yönteme başvurduğu görülüyor. Bazen müşterilerimizin alacaklarını tahsil etmek için gittiğimiz firmaların üretime deva ettiği ama ödemelerini yapmadığını, gerekçe olarak da iflas erteleme istediklerini bu yüzden de sıranın bizim müşterimizde olmadığını söylediklerini de gördük. Ben özellikle alacaklı, yani mağdur olan tarafın yanında ona hizmet veren bir firma olarak bu incelemeleri yapan bilirkişi ve kayyumların şirket bilançolarını çok daha titiz incelemesi gerektiğini düşünüyorum. Hatta gerçekten bu sürece girilmesinin gerekliliğini araştıracak, belirleyecek bir komisyon da kurulabilir.”

Ayşe Burcu Arslan son olarak şunları söyledi “bu sistemin özendirilmemesi gerektiği kanısındayım. Hizmet verdiğimiz firmalardan aldığımız geri bildirimlerde en çok bu konu üzerinde kaygılar var. Ayrıca yurtdışından pek çok firma, Türkiye’de yaşanan bu iflasların kendilerinde tedirginlik yarattığını, ithal edecekleri malların devamlılığının olup olamayacağı konusunda endişeler taşıdıklarını bize belirtiyor. Bu Türk firmalarının yurt dışında itibar kaybetmesini sağlarken yapılacak ticarette zorluklar yaşamasını da beraberinde getirecek diye düşünüyorum.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın