Çok sayıda firmanın iflas erteleme talebiyle mahkemeye başvurduğunu belirten Özüner, “Bunun ana sebebi bu şirketlerin aşırı borçlanmış olmaları, aşırı yatırım iştahıyla kendi boylarından büyük yatırımlar yapmış olmaları. Her birine bakıncaya bir firma satın almış, ya aşırı büyük bir yatırım yapmış, sonrasında da durgunluğa yatırımın tam onun ortasında yakalanmış” dedi ve ekledi:
“Sindire sindire büyümesi gereken şirketler, yüksek büyüme rakamları olduğu dönemde bir anda aşırı likidite ile karşılaşınca hesapsız büyüdü. Şimdi bu sermaye akımları birden kesilip, bankalar da kredi vermede eskisi kadar iştahlı olmayınca zora düştüler.”
‘Şirketler yatırımları fonlamakta zorlanıyor’
Türkiye Bankalar Birliği’nin açıkladığı ilk çeyrek verilerine göre; ocak-mart döneminde tahsili gecikmiş alacak oranı geçen yıl aynı dönemdeki yüzde 2.8 seviyesinden yüzde 3.3’e yükseldi. TBB açıklamasına göre, ilk çeyrekte yüzde 14 artışla 2.5 milyar lira tutarında 231,000 adet senet de protesto edildi. Dünyadaki büyüme oranlarının düşmesiyle birlikte gelişmekte olan ülkelere para akışının yavaşladığını belirten Özüner, “Çin, Brezilya, Güney Afrika, Türkiye’de çok büyük yatırım iştahı, yurtdışı bankalardan alınan büyük sendikasyonlar vardı. Küresel olarak durgunluğa girilip likidite kesilince şirketler yapılan bütün bu yatırımları fonlamakta zorlanıyorlar” dedi.
Özlem Özüner, bankaların ellerinde fon olsa dahi, kârlılığı düşen ve borçluluğu yükselen firmalardaki risklerini azalttıklarına dikkat çekti. Özüner’in verdiği bilgiye göre; küresel durgunluk ve emtia fiyatlarındaki gerilemeyle tüm dünyadaki iflaslarda da bu yıl yüzde 2 artış bekleniyor. Bazı sektörlerdeki şirketlerin ekonomik sıkıntıyı daha yoğun hissettiğini belirten Özüner, bunları demir-çelik, gıda ve teknoloji perakendesi ile petro-kimya olarak sıraladı.
‘İflas erteleme mekanizması doğru çalışmıyor’
Özüner, “Demir çelik fiyatları hızlı bir şekilde geriledi ve içeriye ithalat kanalıyla çok fazla Çin malı girdi. Bu nedenle de üretici firmalarımızın hem pazarları kayboldu, hem de marjları daraldı. Eğer bu firmalar yüksek oranda borçluysa bankalarla sıkıntı yaşamaya başladılar” dedi ve ekledi:
“Teknoloji perakendecilerini de kurlardaki oynama ve satın alma iştahının düşmesi olumsuz etkiledi. Bunların sabit maliyetlerinin döviz cinsinden, satışlarının ise TL olması mali yapılarını etkiledi. Aynı şekilde petrokimya şirketlerinin de döviz-TL makasından çok zarar ettiklerini görüyoruz.”
Gıda perakendecilerinin ise likidite daralmasına çok büyük yatırımlarla yakalanmaları ve yatırımın dönüşünü almadan büyümenin yavaşlamasından olumsuz etkilendiklerini belirten Özüner, “Beğendik ve Real’in iflas erteleme talebi tam da böyle bir hikaye. Beğendik Real’i satın aldıktan sonra, daha bunu sindiremeden böyle bir ortamla karşılaştı. Ayrıca hipermarketlerin çok büyük kira ödemeleri ve yoğun sektörel rekabet var. Buna dayanamamış olabilir.”
İç Anadolu merkezli market zinciri Beğendik, 2014 yılında Alman perakendeci Metro Group bünyesindeki hipermarket zinciri Real’in 12 mağazasını satın almıştı. Beğendik, geçen yıl da Tesco Kipa’nın 10 mağazasını satın almak için görüşmeler yürütmüş, ancak görüşmeler sonuçsuz kalmıştı. Türkiye’de şirketlerin “iflas erteleme”den çıkma oranının yüzde 2 gibi çok düşük seviyede olduğunu; bunun da iflas erteleme mekanizmasının doğru çalışmadığını gösterdiğini söyleyen Özüner, ABD’deki modelde olduğu gibi ihtisas mahkemelerinin kurulması, şirketlerin kurtarma planının bağımsız bir denetim firması tarafından onaylanması ve şirketlere taze para akışı sağlayacak yeni bir kreditör banka grubu bulunması gibi unsurların sürece dahil edilmesi gerektiğini söyledi. Özüner, bu amaçla iflas erteleme sürecinin nasıl daha verimli hale getirilebileceğine yönelik TÜSİAD bünyesinde bir çalışma başlatılacağını kaydetti.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın