Mehmet Ali Doğan >> Dünyanın en büyük online yemek sipariş platformu Delivery Hero; Türkiye’nin en büyük internet sitelerinden Yemeksepeti’ni 589 milyon dolar vererek satın aldı. Dikkat çeken bu satış; kurucularının adları melek yatırımcılıkla da anıldığından, girişim dünyasında melek yatırımcılığı tekrar gündeme taşıdı.
Amerika’da San Francisco kentinde başlayan melek yatırımcılığın Türkiye’deki geçmişi ise fazla değil. İş fikri olan ancak yeterli parası olmayan girişimciler için, çok önemli bir destek alanı, yeni ekonominin yatırım türü olarak “melek yatırımcılık” kurumu, ilgili yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle beraber hız kazanmaya başladı. Önce, 2012 yılı Haziran ayında, Bireysel Katılım Sermayesi (BKS) sistemine ilişkin kanun düzenlendi, 15 Şubat 2013 tarihinde de sisteme ilişkin Bireysel Katılım Sermayesi Hakkında Yönetmelik yürürlüğe girdi. 2013 yılı sonu itibariyle toplam melek yatırımcı sayısı 155’ti. Bu sayı 2015’in ilk beş ayı itibariyle, bireysel lisanslı ve ağ bünyesindeki yatırımcılarla birlikte 504’ü buldu. Galata İş Melekleri (GBA) Genel Sekreteri Ayşe İnal ise sayıdan çok, melek yatırımcının aktif olup olmadığına bakmak gerektiğini hatırlatıyor. İnal’a göre şu anda 325 tane aktif melek yatırımcı var ve bu sayı, Hazine’ye akredite olmayanlarla beraber binleri geçiyor. 1000 rakamı 2013’te Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından hedef rakam olarak belirlenmişti. Elbette rakamlar dönemler itibariyle değişecek, bununla beraber melek yatırımcılığın ekonomiye etkileri de…
Mynet, Airties, Gittigidiyor, Yemeksepeti, Markafoni, Monitise, Vepa Grup, ReklamZ, DBI, 41-29 gibi dünya çapındaki şirketlerin yöneticilerinden ve deneyimli melek yatırımcılardan oluşan ve Borsa İstanbul’da melek yatırımcılık üzerine ilk eğitim verme lisansını alan ağ olan GBA bu yıl beşinci yılına girdi. GBA Genel Sekreteri Ayşe İnal’a, melek yatırımcılığın ne olup, ne olmadığını, ekonomiye etkilerini sorduk.
Melek yatırımcılık kavramını merak ediyorum. Doğal olarak beş yıllık deneyiminizle kadarıyla çok işlerliği olan bir süreç değildi melek yatırımcılık Türkiye’de. Olgu sizinle biliniyor. Değişik finans kaynakları elbette var, onlarla farkını da ayrıca soruyorum.
Aynen… Aslında melek yatırımcılık bir şirkete para vererek, ortak olmak. Ancak ortak olmak, normal bildiğimiz, geleneksel yolla, böyle beraber, çoğunluk hissesini alarak ve yönetim kurulu başkanı olarak, kapitali sağladı diye, büyük haklar alınarak yapılan yatırım değil de, daha küçük hisseyle, daha küçük haklarla yine aynı paralarla, hem içinde mentörlük, hem de network barındıran bir yatırım şekli.
Ne demek istiyorum? Siz aslında bir şirketin sadece yüzde 15’ini, yüzde 20″sini alarak, şirketin içine bir kapital koyuyorsunuz. O şirketle birlikte sonra, aynı hedefler için koşuyorsunuz. Yani, aslında bir abi abla ilişkisi içinde oluyor. Genelde melek yatırımcılar da kendi tecrübe alanları içerisinde yatırım yapıyorlar. Örnek veriyorum, bir yatırımcının internet ile ilgili bir tecrübesi varsa, belli bir iş kurmuşsa, bunu satmışsa, tekrardan internet girişimlerine yatırım yapıyor. Böylece hem bir girişimin, yatırımın ihtiyacını para olarak koyuyor, hem de ona mentörlük sağlıyor. Diyor ki, bak bunu böyle yap, bu kanalları böyle aç, böyle pazarlama yap, bu sektörün olanakları böyledir gibi, aynı zamanda network sağlıyor. B2B iş modeliyse, onun şirketlere ulaşmasını sağlıyor, ona network yapıyor, yani onun önünü açıyor. Türkiye’de bu ekosistem çok yeni. Aslında temele baktığınız zaman beş senelik, altı senelik bir eko sistemden bahsediyorsunuz. Zaten dünyaya da girişimcilik ekosisteminin San Francisko’dan çıkıp yansıması bu kadar zaman. Bütün dünyayla beraber Türkiye’de de bu gelişen bir şey. İlk başta Türkiye’de çok fazla oyuncu yoktu. Ben hatırlıyorum. Hatta, geçen gün konuşuyorduk, o kadar az oyuncu vardı ki, böyle kendi kendinize kahve toplantıları vardı. O zamanlar bir organizasyona gidiyorduk, 100 kişiyi geçmiyordu organizasyon, herkes herkesi tanıyordu. Geçen gün bir etkinliğe gittim, 3 bin – 4 bin insan var. Etkinlik inanılmaz kalabalıktı. Ne kadar fazla insan olmuş bu kadar süreçte? Çok daha fazla olması lazım.
Melek yatırımcılığında dünyada o kadar çok şirket var ki, aslında girişimciler de melek yatırımcılığın çok farkında. Bir çok girişimciyle konuşuyorum, herkes, ben bankadan normal para alacağıma melek yatırımcıyı tercih ederim, diyor. Çünkü girişim için finansman kaynağını bankadan alabilir, farklı klasik yatırımcı bulabilir ya da melek yatırımcıyla olabilir. Ben melek yatırımcıyla olmak istiyorum, diyor. Çünkü onun networkunu ve mentörlüğünü de işin içine katmak istiyor. Bir şey olduğu zaman arıyor, soruyor. Diyor ki, ben bunu nasıl yapayım? Nasıl bir yol gösterirsin diyor, ya da hangi pazara gireyim diyor. O da diyor ki, benim tecrübem böyle böyleydi, ben buraya girmezsen, başka bir pazara gir; Ortadoğu’ya gir, Rusya’ya gir, Amerika’ya gir. Öyle şeyler yap diyerek çok destek veriyor. O yüzden tercih ediliyor. Bir de bunun kaybı yok… Bankadan kredi aldığınız zaman, belli bir faizi var, belli bir oranı var ve geri ödemek zorundasınız. Eğer şirket iş yapmazsa, siz o parayı başka bir işte çalışarak ödemek zorundasınız.
En ucuz finansal kaynak, melek yatırımcılar diyebilir miyiz?
Kesinlikle diyebilirsiniz. Çünkü, geri dönüşünde, yatırımcı da aynı riski taşıyor, girişimciyle birlikte.
Girişim sermayeciliğinde, ortak olunduğunda, belli bir süre sonra ortaklıktan çekiliyorlar. Melek yatırımcısı, ortaklığı devam ettiriyor mu, o da belli bir süre sonra ortaklıktan çıkıyor mu?
Melek yatırımcı da bütün yatırımcılar gibi özelinde, para kazanmaya bakıyor. O yüzden de ne oluyor? Belli bir sürede ölçeklenebilir, iş modeline yatırım yapıyor. Belli bir süre sonra bu ölçeklenebilir iş modelinden çıkış yapmak istiyor, yani para kazanmak istiyor. Ne demek istiyorum? Bugün diyelim şirketin yüzde 10’una 300 bin lira para koyuyor böylece 3 milyon TL değerliyor şirketi. Yüzde 10’unu 300 bin liraya aldı çünkü. Bunu yaklaşık üç sene sonra beş sene sonra yedi sene sonra daha yüksek bir değerden satmak istiyor. 3 milyondan, ne kadar yüksek olursa artık… Ama en az istediği yüzde 10 hissesini 10 kat, 15 kat gibi…
Melek yatırımcının, yatırım kısmında, benim ürünüm, senin projen mi deniyor? Yani, projeyi somut bir firmaya döndermek ve zamanı gelince de değerlenmiş haliyle satmak mı?
Aynen.
Benim ürünüm, senin firman, senin projen…
Aynen öyle. Yatırımcı da günün sonunda kendi kazancına bakıyor. Tabii ki melek, tabii ki yatırımcı. Çünkü neden melek? Network sağlıyor, mentörlük yapıyor, aile gibi çalışıyor. Şirket batarsa demiyor ki, bana bu parayı geri ver! Öyle bir şey yok. Her riski yükleniyor. O yüzden de melek yatırımcı oluyor bu insanlar. Maddi, manevi destek de oluyorlar aynı zamanda. Tabii ki her yatırımcı gibi melek yatırımcının da bir geri dönüş beklentisi var. Geri dönüş olmayacaksa hiç bir şey yapmıyor. O biraz daha sosyal bir etkinlik…
Yatırım işi için içine girdiği zaman bizde, bugüne kadar hep kamusal boyut tartışıldı. Yani, devlet yatırımı, özel sektör yatırımı konuşuldu. Neticede şu anda, özel sektör yatırımlarından sözediyoruz. Melek yatırımcılık, özel sektörün merkezinde olan bir yatırım türüdür?
Yeni ekonominin yatırım türü, diyebilirim aslında. Tamamen yeni ekonominin yatırımı. Nedir bu? Daha az parayla, daha ölçeklenebilir, daha büyük şirketler kurmak. Eski modelde daha çok sanayi için, sizin bugün 100 milyona, 50 milyona ihtiyacınız varsa iş kurmak için, bugün melek yatırımcılığında öyle bir şey yok. Bir uygulama yapıyorsunuz, farklı bir internet projesi yapıyorsunuz, daha ölçeklenebilir, daha dünyaya çıkan bir şey yapıyorsunuz. Bunu zaten 200 bin lirayla, 300 bin lirayla belli bir pazara açıp, yapabiliyorsunuz. Büyümesi için daha çok para gerekiyor. Ama bu yeni ekonomi dediğimiz, teknoloji işin içine girdiği zaman direkt otomatik olarak bu işler ölçeklenebiliyorlar. Öyle olduğu için de melek yatırımcı bu noktada yeni ekonominin ortasında duruyor diyebiliriz.
Uzmanlığa ilişkin bir yatırımcılık sözkonusu. Herkes kendi bulunduğu noktadaki alana, bilgisi birikimiyle yatırım yapmaya odaklanıyor. Melek yatırımcılık, geleneksel sektörler için de sözkonusu olabilir mi?
Tabii ki. Şöyle; melek yatırımcılık genel olarak daha az kapitalle olan bir şey. Ancak geleneksel sektörler de bir şekilde inovasyonu kendi işlerine getirmeleri gerekiyor. Yani onlar kendilerini teknolojiyle birleştirip, inovatif çözümler yaratabilirler. Yani, üretim bandı, normalde örnek veriyorum, 100 birimi 10 günde üretiyorsa, o 500 birimi üç günde üretebilecek teknolojileri, sistemine entegre etmesi gerekiyor. Örnek diyorum, bu klasik sanayide bir üretim işletmesiyse… Bunu yapması için de teknolojilerle ve teknoloji girişimcileriyle çalışılması lazım. Aslında sanayicilerin, ticaret insanlarının gözden kaçırdığı bir nokta var. Artık her şey çok hızlanıyor. Çok efektif hale geliyor. Siz ne kadar hızlı olursanız, ne kadar hızlı üretirseniz, ne kadar düşük maliyetle üretirseniz, o kadar rekabet avantajınız artıyor. Çünkü artık dünya çok hızlı dönüyor, iş hayatı anlamında. O yüzden mutlaka, onların know-how’ı bilgi ve tecrübesi çok tartışılmalı zaten. Senelerin bilgi, birikimi var. Onu biraz daha yeni yeni girişimcilerle, inovasyonla, yeni ürünlerle, ihtiyaçlarını teknolojiyle çözerek geliştirmeleri gerekiyor.
Melek yatırımcı, aynı zamanta teknokrat, bir işin uzmanı. Teknokrat sadece paranın uzmanı değil, bilginin de uzmanı, değil mi?
Melek yatırımcılığın temelinde bilgiyi aktarmak var. Bun insanlar belli bir zaman içinde bir sürü bilgi öğreniyorlar. Çalışıyorlar, networkun yapısını öğreniyor, teknik altyapısı, hukuki altyapısı… Bütün detaylarını öğreniyorlar. Öğrendikten sonra bunu da aktarıyorlar. Bunlar burada asıl değerleniyor. Yani, parayı bugün her yerde bulabiliyorsunuz. Para artık, dünyada çok büyük problem değil. Eğer iyi bir işiniz varsa, iyi bir iş modeliniz varsa, insanlar inovatif bir ürün görüyorlarsa zaten para bulabiliyorsunuz. Etrafta bir sürü insan yatırımcı olmak için bekliyor. Ama önemli olan bu bilgiyi aktarmak ve bilgiyi paylaşmak. Yani insanlarımızın biraz daha bilgiyi paylaşıp, yeni gelenlerin önünü açmayı düşünmesi lazım, o tarafa birazcık yoğunlaşması lazım. Bu noktada da sanayiciler için de kendi bildikleri ve senelerdir gelen, 50-60 senedir gelen geleneksel bilgilerini bir şekilde bu dünyaya adapte etmeleri lazım. Çünkü, yeni teknoloji girişimcileri, evet bir şeyler biliyorlar, yapıyorlar. Kod yazabiliyorlar ama onların tecrübeleri yok onlarda. O yüzden en doğrusu ve en ideali, ikisinin birleştirilmesi aslında, onların tecrübelerinden yararlanmak. Ama yeni nesile de onların bilgilerine de biraz saygı duymak durumundadırlar.
Proje avcılığıdır diye de tanımlanabilir mi?
Avcılık demeyelim. Sonuçta bir değer var ortada. Bir değer yaratmaya çalışıyor bunlar. Girişimci yarattığı kadar yatırımcı da değer yaratıyor. O da artık elini taşın altına sokuyor. O da çalışıyor ama yeni ve hem ekonomik olarak, hem de kültürel ve sosyal olarak, bunların büyümesini desteklemeye çalışıyor diyelim, daha çok.
Televizyon programlarıyla melek yatırımcılığı popüler oldu. Ne dersiniz?
Onlar şov tabi. Bilinirlik açısından katkı sağladı denebilir. Ben bugün, dışarıda ne iş yapıyorsun, dediklerinde, ya da nasıl yatırım yapıyorsun dediklerinde, verdiğim cevaba, herkes o programı örnek veriyorlar. Bir şekilde kitleye ulaştı. Ve kitleye melek yatırımcı nedir, girişimcilik nedir anlattı. Tam isimlerini bilmeseler de melek yatırımcılık, girişimcilik demeseler de, aa evet, biri projeyi sunuyor, yatırımcılar da yatırım yapıyor, diyorlar en azından… O yüzden, bilinirlik anlamında evet, amacına ulaştı. Ama ekosisteme bir katkısı oldu mu derseniz, hayır olmadı. Çünkü, orası çok şov, orada girişimciler çıkıyor, orada biraz da rayting için bazı yorumlar yapılıyor, sözler söyleniyor, gerçekte iş hayatında olmayan şeyler falan da söyleniyor. Normal olarak, oranın da bir rayting alması sözkonusu çünkü. O yüzden, buraya bir faydası olmadı. Oradan çıkan bir girişime biz yatırım yapmadık ya da bir başkası yatırım yapmadı, ya da iş büyüyüp bir yere satılmadı hiç biri. Oradan sadece bir projeyi değerlendirmiştik, o da bizim yatırımcılarımızdan birinin yatırımıydı, onunla çalıştık. Onlar da çok iyi gitmiyorlar ama yatırım yapmaya devam ediyorlar.
Kavramsal boyutta konuşuyoruz ama örnekler var. Mesela, siz olmasaydınız, melek yatırımcı olmasaydı Tvbu olur muydu?
Eskiden bir girişim kurdum, 2007’de. O zaman çok iyi gidiyorduk, iki ayda 50 bin kullanıcıya falan geldik, Google analitik sürekli yükselen eğri gösteriyor. Bayağı iyi gidiyoruz ama artık serverlarımız kaldırmamaya başladı, çok yüklenme oldu ki, bir şekilde teknik altyapımız kuvvetlenemedi. Onu kuvvetlendirdik, büyüttük, ettik, birşeyler yaptık. Kapattık, tekrardan yazıldı, tekrar açıldı, başka serverlar aldık falan, ama biz bir şekilde gelen talebe bir karşılık sunamadık. Mesela düşünüyorum, o zaman melek yatırımcılık olsaydı, o zaman birileri deseydi ki, evet biz melek yatırımcıyız, girişimcileri destekliyoruz, teknoloji desteği veriyoruz deseydi, biz direkt ona başvururduk. Belki paramız olurdu, daha hızlı büyürdük, bugün exit yapardık, yani çıkış yapardık. Bunun olmamasının nedeni tamamen kendimizin finansman sağlamamızdı ve bir mentör yoktu önümüzde. Bakın şöyle yapın, buraya bunu koyun ya da şu şirketlerle partner ol falan diyecek kimse yoktu. Demeye çalıştığım, oradan ona geliyorum. Olabilir. Olmadı mı, yemeksepeti oldu mesela. Çok eskiden gelen şirketler, mynet oldu mesela. Markafoni oldu, neden oldu? Girişimcileri iyiydi, bir şekilde inatçılardı ve bunu yapabildiler. Ama o süreçte başarılı olamayan bir çok da girişim oldu. Bugün baktığınız zaman Türkiye’de exit edilen şirket sayısı 10’u, 15’i geçmez. Gerçekten büyük exitler dediğiniz zaman, çok fazla yok. Neden? Bu ekosistem olmadığı için. Ama bu ekosistem olsaydı, belki bugün 10 exit değil de 50 exit olacaktı Türkiye olarak. O yüzden melek yatırımlar çok önemli.
Mesela bizden sonra yatırım yapan fonlar yani venture capital’ler bile, bir yatırım yaparken diyor ki, bir melekle gel, melek yatırımcı da projenize yatırım yapsın diyor. Neden venture capital’in parası yok mu? Parası var, melek yatırımcının 100 bin lirasına ihtiyacı yok! Ama oradaki olay, diyor ki, melek yatırımcı gelsin ki içeriye mentörlük yapsın, bize destek olsun. Bir şekilde pazarlama alanında iş kuruluyor. Ağırlığı pazarlama ise pazarlama alanında çok önemli yatırımcılar var. Onlar bir şekilde işin içine girsinler ki, pazarlama tarafına destek olsunlar filan diyor mesela. O yüzden meleğin önemi büyük. Ekosistem önemli. Evet Tvbu olur muydu? Belki olurdu, belki olmazdı ama melek yatırımcılık olmazsa Tvbu gibi büyük şirket olmazdı. En temel bu. En altında zaten hızlandırma proğramları, kuluçka merkezleri, onlardan sonra da melek yatırımcılar geliyor. Ondan sonra fonlar… Büyüyüp ölçekleniyor, yurtdışına açılıyor, globalleşiyor, bilmem ne… Ama en önemlisi de o iş modelini oturtmak için, ürünü oturtmak için doğru müşteriye gidip gitmediğini test etmek için bunlarda meleğin rolü büyük. Tabii ki, girişimcilik var, girişimcinin hiç bir zaman hakkı yenmez ama melek yatırımcı yol gösterir ona, her zaman için.
Sosyal girişimcilik için de melek yatırımcılık sözkonusu mudur?
Tabii ki. Sonuçta sosyal girişimciliğin de belli bir getirisi, hedefi var. Sosyal sorumluluk ile sosyal girişimciliği ayırmak lazım. Sosyal sorumluluk, evet bir gelir beklentisi olmadan bir şeylere yatırım yapmak, büyütmek, dernekler kurmak filan ama sosyal girişim derseniz, o da bir girişim aslında, sosyal bir etkisinin olduğu bir girişim. Örnek veriyorum, Türkiye’de çalışmayan kadınlara yöresel çoraplar yaptırıp, onları yurtdışına satan şirketler var. Böyle teknoloji firmaları var mesela, e-ticaret diyoruz bunlara. Onların hedefi para kazanmak. Sonuçta belli bir komisyon alıyor, kadına para veriyor. Para kazanıyor günün sonunda. Bu sosyal girişimcilik, sosyal sorumluluk ise farklı. Tabii ki sosyal girişimcilikte de meleğin bir rolü var. Çünkü orada da bir iş modeli var, bir kazanç hedefi var. Orada da belli bir hedef kitle var, büyüme hedefleri ve büyüme stratejileri var.
Yatırımcı parasını koyduğu anda kazanmayı düşünür diye biliyoruz. Melek yatırımcı yıllarca zarar edeceğini bilerek, uzun vadeli yatırımlara girer mi?
Girebilir. Önemli olan ne geriye geleceğini görmüş olması. Siz proje getirirseniz, o proje üç sene zarar ediyor ve ondan sonra kar ediyorsa, beklentiyi karşılıyorsa, tabii ki yatırım yapar, yapmazlar diye bir şey yok. Önerli olan oradaki fırsatı görmek, kazancı görmek. Ama bir de doğru finansal yapmak aslında. Mesela girişimcilerin en büyük eksikleri, finansal tablolama… Uzmanlık alanları olmadığı için finansal tablolamalarını çok kötü yapıyorlar hatta yapamıyorlar, işe pat diye başlıyorlar. Bir anda akıllarına bir fikir geliyor, aa duvar boyamasıyla ilgili bir şirket kuracağım diyor mesela, bir anda kuruyor. Ne bir iş modeli var, ne bir çalışma var, ne bir projeksiyon var! Hiçbir şey yok. Diyorsun ki sen 6 ay sonra nereye geleceksin? Ya da başabaş noktan ne zaman, hangi ayda geliyorsun, hiç bir fikri yok, projenin geleceği noktayla ilgili. Böyle olunca yatırımcı olarak, böyle işlere yatırım yapmak istemiyorlar. Ama eğer bunları somut bir şekilde bunları yatırımcının önüne somut bir şekilde sunar ve derse ki, ben bunu öngörüyorum, bu öngörüler değişebilir. Herkes farkında, çünkü yeni bir şey kuruyorsunuz. Girişimci tarafından değiştirilebilir, pazar yeterince desteklemeyebilir, model değişebilir… Yatırımcı bunların hepsini biliyor. Ama en azından bir plan ve proje olarak ben şu kadar zamanda para kazanmayacağım ama bu kadar zamanda başabaşa geleceğim, ondan sonra da şu kadar zamanda para kazanacağım dediği noktada tabii ki yatırım buluyor. Önemli olan, yatırımcı da oradaki fırsatı görmek istiyor, fırsata yatırım yapmak istiyor. Bu arada yatırımcının çok hızlı da çıkış beklentisi yok. Melek yatırımcıların bir şirketten çıkış süreleri ortalama, minimum beş sene ile sekiz sene arasında değişiyor. O yüzden hiçbir melek yatırımcı aman yatırım yaptım, iki sene sonra ben buradan çıkarım diye bir düşüncesi yok. İki senede çıktığı olmuyor mu? Tabii ki oluyor. Çok inanılmaz, süper gider iş. Bir anda sizin de beklemediğiniz çok şeyler çıkar, iki senede zaten şirketin değeri gelir 60 milyona, 100 milyona; zaten çıkmanız gerekir. Zaten gelen fon da sizi istemez içeride. O da büyük yatırım yapıyor. O da çık der. Başka bir şey olur, onlar konuşulur, onlar gelişmelere bağlı bir şey. Ama kendisi beş ya da sekiz sene içinde çıkar. Onun için melek yatırımcı, aman çok hızlı bir şekilde dönsün demiyor şu anda…
Pek çok sektör hep bir destek bekliyor. Sorunlarını çözmek için kamu başta olmak üzere diğer kurumlardan destek bekliyor. Ancak melek yatırımcıların kendi sorunlarını kendilerinin çözdüğü, fikri var. Kamusal destek bekliyor musunuz? Ayrıca KOSGEB desteklerinde, girişimciye melek yatırımcı ile beraber yatırım yapıyor olması bir avantaj sağlar mı?
Aslında çok fazla destek var, girişimcilerle ilgili. KOSGEB veriyor, TÜBİTAK veriyor, kalkınma ajansları veriyor. Ancak bu destekler şu anda Türkiye’de çok dağınık. Zaten son zamanlarla hep konuşulan konular bu. Bir arama konferansı yapıldı, orada da bunlar konuşuldu. Her kurum bir para veriyor ve devlet bütçesinden ciddi bir para çıkıyor, ancak bu paranın nereye gittiğine dair kimsenin bir fikri yok. Daha doğrusu nereye gittiğini biliyorlar, ala ne geri dönüş olduğunu bilmiyorlar. Devlet de geriye dönüş ne oldu, bilmek için fazla kısıtlamaya gidiyor. Ancak girişimcilik ekosistemi, biraz daha özgür bırakılması gereken bir ortam. Bu yüzden de ne geldi, ne gittiden daha çok, belli bir zaman sonra geri dönüşü olana destek versin. Bugün yaptım, altı gün sonra ben bunun sonucunu göreyim, böyle bir şey olmuyor. Bugün yaptım, yedi ay sonra geliyor sonucu, ya da bir sene sonra geliyor. O yüzden daha çok bu devlet teşvikleri biraz daha revize etmek lazım. Çok güzel destekler, çok önemli bunlar girişimciler için. Ancak bunun iki sorunu var. Bir, geri dönüşü takip edilmiyor. Örnek veriyorum, proje bitti, ertesi gün kaç müşterin var diye soruyor mesela… Ertesi günü sormaması gerekiyor, bunu altı ay sonra soracak, bir sene sonra soracak. Ne oldu, benim verdiğim para sana ne etki etti? Bir de ikincisi, girişimciler tarafında tembellik başlıyor. Bir KOSGEB’e gidiyor, bir TEYGEB’e gidiyor geçiniyor. Oradan para alıyor geçiniyor. Tamam destekleniyor mu, destekleniyor ama bu destek o şevki kıran bir şey oldu aslında. Ama çok büyük değeri var, ekonomik olarak.
Melek yatırımcılar tarafında da destekler var aslında. Hazine tarafı çok iyi çalışıyor. Ali Babacan ve ekibi inanılmaz bir sistem kurmuşlar bu tarafta. Ama o da günün sonunda çok uygulanabilir olmadı sonuçta. Çok zor başvuru süreçleri ve çok detay bilgi isteniyor, orada. Biz bir kaç kez yapalım dedik, günlerinizi günlerinizi alıyor. Bir sürü detay raporlar isteniyor, bir sürü belgeler isteniyor. Başvuru süreçleri çok uzun, şu anda o yüzden hiç bir melek yatırımcı başvuramıyor, başvurmak istemiyor. Kimse uğraşmak istemiyor. Sonuçta öyle bir destek var ama… Çıkış yaptığınız zaman kazançtan 1 milyon liraya kadar indirim yapılıyor, vergiden düşebiliyorsunuz.
Projeye destek vereceğiz, büyüyecek, çıkış yapacağız. Yaptığınız kazançtan 1 milyon lira indirim olacak. Bunu mu anlamalıyız?
Evet, o kazançtan indirim. Vergi avantajı.
Yatırımcı deyince her zaman konjonktürü dikkate alır. Siyasi belirsizlik, ekonomik belirsizlik hep konuşulur. Melek yatırımcı, belirsizliği nasıl görüyor? Çünkü, geleneksel yatırım tarzından değişik tepkileri olan bir grupsunuz.
Melek yatırımcı yatırım yaparken, ekonomik konjonktür, siyasi belirsizlik çok etkili olmuyor. Çünkü neden? Onlar zaten inandıkları ve sevdikleri işlere yatırım yapıyorlar ve büyümesi için yatırım yapıyorlar. Kendileri de mentörlük yapıyor, destek sağlıyorlar, o yüzden onları çok fazla etkilemiyor. Ama neyi etkiliyor? Sonuçta melek yatırımcılar çıkış yaparken, kendi durumlarına bakıyorlar. Yani, belli bir süre sonra zaten exit etmek istiyorlar. Exit etmek istemedikleri şirketler oluyor eğer ekonomik ve konjonktürel durum uygun değilse. Yabancı fon zaten Türkiye’ye gelmiyor o zaman ya da Türkiye’deki fonlar bu riski alıp almama konusunda böyle tedirgin davranıyorlar. Yoksa, melek yatırımcının 300 bin, 500 bin liralık yatırımda bir sıkıntı yok, orası durmuyor ama ne oluyor? Bu iş büyüdüğü zaman 20 milyon liralık yatırımı kim yapacak? Sıkıntı orada. Öyle olduğu için de melek yatırımcının yatırım yaptığı projeler başarılı olmuyor. Uzun vadeli bu devam ederse de melek yatırımcı da zorlanıyor, çünkü neden? Yatırım yaptığı hiçbir şirkete kimse yatırım yapmıyor, o da para kazanmıyor. Uzun vadeli belirsizliklerde etkili olur ama bir senelik bir süreçte pek etkisi olmaz.
Her girişimciden, farklı olması için önce bir buluş bekleniyor. Tabii ki her işin içinde, iyileştirmeler yaparak kazançlar elde etmek mümkün. Bu da inovasyon. Girişimciden eksrem bir buluş bekleniyor. Melek yatırımcı da mı böyle bakar?
Hayır. Melek yatırımcı, genelde teknolojik bir altyapısı olan belli bir problemi çözen, ölçeklenebilen ve sürdürülebilen iş modeline bakar. Tabii ki işin içinde bir icat olsa, bir Ar-Ge olsa herkesin hoşuna gider ve gğer ekonomiye dönen bir ürüne dönerse, herkes bunu ister. Ama melek yatırımcı illa bir buluş yapacaksın ve dünyayı değiştireceksin ve ona yatırım yapacaksın demez. Bugün yatırımcılar birçok e-ticaret sitesine de yatırım yaptı. Sonuçta Markafoni’nin de, Trendyol’un da yatırımcısı var ya da farklı e-ticaret sitelerinin de var. E-ticaret sitelerine, teknoloji altyapısı modüllerler yapan, ciroları arttırmaya çalışan, fiyat karşılaştırması yapan, onların kurye ve kargolarını outsounce eden çok şirket çıktı, onlar da yatırım aldı. İlla bir buluş olması değil ama süreci ve problemleri çözmesi önemli.
Millilik boyutu var mıdır? Bunu neden soruyorum? Mark Zuckerberg; Facebook’u Amerika’da değil de Türkiye’de başlatmış olsaydı ve melek yatırımcı da gelse yatırımıyla destekleseydi, bu derece büyür müydü?
Büyümezdi. Bu sadece melek yatırımcılığı bağlayan bir şey değil. Bunun bir çok etkeni var. San Francisco bu işin merkezi zaten, yatırımcılık ve girişimcilik anlamında dünyanın merkezi. İlk oradan çıkan bir olgu. Orada para çok var. Orada bir girişimci ben bir şey yapacağım dediği zaman, ya da bir ürün gösterdiği zaman anında 2-3 milyon dolar yatırım alıyor, 5-6 milyon değerlemeden… Hiçbir şey yapmasına gerek yok. Şirketi kurmasına da gerek yok bu parayı alırken. E ne oluyor? Hata yapma oranı da çok fazla. Hata yapma lüksü de var, çok hızlı ölçekliyebiliyor, bir sürü eleman alabiliyor içeriye, anında ürün yazıyor, pazarlama yapıyor ve büyüyor. Bir etki de dünya Amerika’ya bakıyor. Facebook da, Twitter da, Linkedin da Amerika’dan çıktı. Bakarsanız bunların hiçbiri tesadüf değil. Oradaki girişimcilerin buradan iyi olduğu anlamına da gelmiyor bu kesinlikle… Bu bölgede, Avrupa’da, burada ve MENA’da da çok iyi girişimciler var. Akıllı insanlar var. Ama orada paranın olması, şartların olması en önemlisi ekosistemin oluşmuş olması… O sadece meleklerde de bitmiyor. Melek yatırımcı var ama bir sonraki yatırım yapan fon yok, ondan sonraki fon yok, inklinasyonlar yok. Bunların hepsinin bir arada çalıştığı ekosistemin oluşması lazım ki, melek yatırımcı yatırım yapsın, diğeri projeye girsin. Bu yatırım döngüsünün doğru bir şekilde ilerlemesi lazım ki, biz oralara gelelim. Bu, yeni oluşan ekosistemlerde çok mümkün değil. Biz oraya geleceğiz ama biraz daha yolumuz var, biraz daha çalışmamız lazım. Şu an Londra da buna çalışıyor, Berlin de buna çalışıyor, Moskova çalışıyor, İstanbul çalışıyor. Başka yerler çalışıyor, herkes çalışıyor. Çünkü neden? Amerika bunu daha önceden yaptı. Parası fazla vardı, teknolojiye önem verdi, buna 50 – 100 sene önce başladılar, biz o kadar zaman gerideyiz. Ama bu coğrafya da bir şekilde yapıyor. Mesela, Avrupa’dan çıkan en büyük örnek Skype’dır. Son bir iki sene önceye gidersek Skype’dan başka büyüyen bir start up yok Avrupa’da…
Melek yatırımcılar, mesela yerli otomobile ilgi gösterir mi?
Galata tarafındaki yatırımcılar bu alanda bulunmuyor. Onların alanları, teknoloji, mobil, internet gibi şeyler. Ama yerli melek yatırımcılar böyle birşey yapabilirler. Önemli olan, orada kendi bilgilerini koyabilecekler mi işin içine? Ve buna bir inovasyon getirebilecekler mi? Aynı olan arabanın yerlisini yapmak, melek yatırımcıların stili değil zaten. O bir ticaret aslında. Ama hakkikaten bir inovasyon getirebiliyorsanız, yeni bir boyut getirebiliyor, attığı gazı kaldırıyorsanız; tabii ki melek yatırımcıların işi var orada.
Özgünlük de melek yatırımcının aradığı kriterlerden. Onu anlıyoruz, doğru mu?
Kesinlikle, inovasyon ve özgünlük. Ama doğru özgünlük… Özgünlükle beraber özgürlüğü de katıyoruz.
KOBİ’ler de teknoloji girişimcisi gençler kadar melek yatırımcılığı merak ediyorlar. İlgileri daha fazla sanırım. KOBİ’ler için söylenecek neler var?
KOBİ’ler de şu anda yatırımcıların baktığı bir yer. Yurtdışında SMI denilen KOBİ’leri nasıl geliştiririz, nasıl büyütebiliriz diye yatırımcılar soruyor. Ama orada biraz daha KOBİ’lerin, küçük işletme mantığından çıkıp da hızlı büyüme, ölçeklenme kafasına gelmesi lazım. Genelde KOBİ’lerde nasıl bir ortam var? Aile şirketleri, işler yapılıyor ve büyüyor ama çok fazla risk almak istemiyorlar. Start up biraz daha risk alma gerektiriyor. Yeni bir inovasyon getirmek istiyor. Mesela arabayla ilgili bir KOBİ varsa, yaptığı işi daha otomize, daha hızlı ve süreçleri daha kısaltarak yapmaya çalışsa, oralara biraz daha kafa yorsa, birşey bulsa orada; melek yatırımcı direkt yatırım yapar. Zaten oraya yatırım yapmak istiyorlar.
KOBİ’ler daha az risk almaya çalışıyor. KOBİ’den KOBİ’ye fark var ama biraz daha inovasyon kafasına gelmeleri lazım. Bir üretim bantı varsa, günün sonunda o üretim bandını nasıl daha verimli hale getirebileceğine dair KOBİ’ler kafa yoruyorsa, belirli teknolojiler geliştirmeye çalışıyorsa, iki üç tane yazılımcıyı içeriye alıyorsa, buna çalışmamız lazım, bunu üretmemiz lazım, bizim maliyeti düşürmemiz lazım diyorsa, melek yatırımcı kesinlikle orada var. Ama benim gördüğüm kadarıyla bunu çok fazla yapan KOBİ yok. Daha çok ticaret yapalım, yurtdışına satalım, malı alalım, koyalım falan gibi işler yapmak istiyorlar. Ama bu daha çok yatırım, para koyuyorsunuz, satıyorsunuz. Belli bir marjla geri alıyorsunuz. Tabii ki para kazanılır ama melek yatırımcının alanı değil burası. Melek yatırımcılar bu tarz işlere çok fazla yanaşmıyor.
Ar-Ge ve inovasyonu birbirinden ayrıştıran zihniyeti KOBİ’lere anlatırken, epey zorlandık. Melek yatırımcıların da kendilerini anlatırken belli zorluklar yaşadıkları anlaşılıyor. Burada melek yatırımcının tariflediği girişimciliği, KOBİ’ler nasıl anlamalılar?
Bence öncelikli problemlerini çıkarmaları lazım. İşi yaparken, en büyük zorlukları ne? Problemlerine odaklanmaları lazım. Bu problemleri nasıl çözebilirler? Bu Ar-Ge de gerektirebilir, Ar-Ge gerektirmeyebilir de. İşe göre çok değişir ama önce bunu çözmeye, bunu teknolojiyle ve ölçeklenebilir bir modelle çözmeye yönelmeleri lazım. Aslında bunu yaparlarsa, çok rahat ederler. Hem kendileri daha verimli bir şekilde çalışırlar, hem melek yatırımcıyı içeri alırlar. Daha ölçeklenebilirler, belki yurtdışına çıkarlar. Öyle bir şey yaparlar ki, üçte biri maliyetine indirirler, bütün şirketin fiziksel olarak yapısını küçültürler, o yaptıkları inovatif ürünlerle. Bir anda dünyanın her yerine çıkabilirler belki.
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girişiyle beraber melek yatırımcılık kavramını daha fazla duymaya başladım. Bu zamanla örtüşüyor sanırım. Ne dersiniz?
TTK çok şeyi değiştirdi. İyi yerleri var. Artık yönetim kurulu belli şeylerden sorumlu. Yönetim kurulunda olmayan insanlar belli şeylerden sorumlu değil. Sadece kendi döneminden sorumlu. Bunlar melek yatırımcılığı geliştirmekte çok büyük etkenler. Melek yatırımcı yatırım yapıyor ama sonra her gün yönetim kurulunda oturmuyor, kendi işi gücü var zaten. O yüzden de oralardan sorumlu olmaması, yönetim kuruluna girmemesi, borçlardan sorumlu olmaması iyi birşey. Bunlar iyi gelişme ama firma bir noktada zarar edebilir, gelir modeli olmayabilir. Yurtdışında böyle çok şirket var. Gelir modeli hiç yok, senelerce gelir modeli olmadı, belki senelerce zarara gitti ama şirketin değerleri çok büyüdü. Ne demek istiyorum, kullanıcısı çok fazla arttı. Ulaştığı coğrafyalar büyüdü. Örnek veriyorum zararda ama 10 milyon kullanıcısı var. Beş sene üstüste zararda ama 25 milyon kullanıcısı olan bir şirketi kapatmak çok da doğru bir şey değil. Siz burada global olmasını engelliyorsunuz şirketin. Ya da 70 milyon kullanıcısı var ama yedi sene zararda! Olabilir. Ama onun değeri belki satılsa 1 milyar dolar. O yüzden oraları tam desteklemiyor ama çok önünü açtığı da bir gerçek. Haklar özellikle. Yatırım yapan insanların bazı şeylerden tam sorumlu olmaması falan, melek yatırımcılığın baya yolunu açtı.
Ne kadar melek yatırımcı var, ekonomiye etkileri ne?
Amerika’da San Francisko’dan çıkan teknoloji şirketlerinin bayağı bir oranı var ekonomisi içinde. Türkiye’de de bu böyle olacak. Sonuçta ölçekleyebildiğiniz bir iş, büyütebildiğiniz işin her zaman ekonomiye katkısı olur. Ancak rakamını bugün söylemek için henüz erken… Şu anda 325 tane melek yatırımcı, 10 tane de melek yatırım ağı var. Gerçekte bundan daha fazla tabii… Resmi bazımız bu ama bin tane melek yatırımcı vardır aslında. Ama ne kadar yatırım yaptı, nerelere yaptı, bunun dönüşü ne, değeri ne? Bunları henüz daha bilmiyoruz.
Melek yatırımcılıkla ilgili mevzuat sorunları var mı?
Sorunlar var. Kullanılamıyor. Aslında çok büyük fırsatı var, 1 milyon liraya kadar vergi avantajı sağlıyor ama kullanamıyorsunuz. Çünkü o kadar detaylı ki, o kadar zor bir süreç ki, bunu kullanamaz hale geliyorsunuz.
Yani, yeni ekonomi yönetimine, burada iyileştirme yapın tarzı bir mesajınız var. Ne dersiniz?
Çoklu yatırım için birşeyler yapmaya çalışıyorlar. İnşallah onu yaparlar. Şu anda en yakında beklediğimiz o. Herkes küçük küçük yatırım yapıp şirketi belli bir noktaya getirecek çünkü.
Dünyada melek yatırımcıların yöneldiği sektörler daha çok hangileri?
Dünyada melek yatırımcılığın gelişmesi açısından sağlık ve enerjiye yönelme var. Türkiye’de sağlık ve enerji regülasyonları (yasal kısıtlamalar) çok fazla. Nerede ne kadar çok regülasyon olursa bir şeyin gelişmesi o kadar azalır. O yüzden devlet, sağlık ve enerji regülasyonlarını biraz daha azaltabilirse, biraz daha özelleştirebilirse, o zaman buradaki setaplar çok fazla artar. Şimdi dünya da buraya gidiyor. Yapılmazsa o zaman dünyayı geriden takip etmiş olacağız. Biz kanunların değişmesi için epey çalışıyoruz. Bilgiler veriyoruz, ilgililerle görüşüyoruz ama kesinlikle ekosistem kuvvetlenmeden, bu bir kişinin iki kişinin üç kişinin yapacağı iş değil, bir çok kurumun beraber yapabileceği bir iş. Birlikte çalışmazsanız başarılı olamıyorsunuz. Ama burada devletin kesinlikle, zaten devlet regülasyon tarafındadır, ama regülasyonları açması lazım. Ne kadar özgür olursa bu işler o kadar gelişiyor. Burada bir şirket açmaya çalışıyorsunuz, bir şirket kapamaya çalışıyorsunuz, şirket açmak zaten iki ay, şirket kapamak bir sene. Amerika’da bir saatte şirket açıyorsunuz, bir saatte şirket kapatıyorsunuz. 18 tane yatırım yaptık, daha bir günde açamadık. Bir senede tasfiye ediliyor.
MELEK YATIRIMCILIK EKOSİSTEMİ NASIL İŞLİYOR?
“Melek yatırımcı” (Bireysel katılımcı yatırımcısı / BKY) lisansını Hazine Müsteşarlığı veriyor, melek ağları da akredite ediliyor. Halen akredite 9 melek ağı var. Akredite olmayanlar da bulunuyor. Girişimciler bu ağlar üzerinden yatırımcılara ulaşabiliyor. Yatırımcılar şirketleri kendileri seçiyor ve ağ üzerinden görüşme yapıyor. Lisans, yatırımcılara vergi avantajları getiriyor. BKY’ler hesapladıkları hisse tutarlarının yüzde 75’ini, hisselerin elde edildiği dönemde yıllık gelir vergisi matrahlarından indirebiliyorlar. Sanayi Bakanlığı, TÜBİTAK ve KOSGEB’in belirlediği programlarda desteklenmiş girişim şirketlerine iştirak sağlayan melek yatırımcılar için vergi desteği yüzde 100. Bireysel Katılımcı Yatırımcısı, en fazla 20 şirkete yaptıkları yatırım için vergi desteği alabiliyor. Yatırımda alt üst sınırlar var. BKY’ler girişim şirketlerinin yüzde 50’sinden fazlasına sahip olamıyor, yönetimin yüzde 50’sinden fazlasını atayamıyorlar.
YÜZDE 10’LUK HİSSE BEDELİNE 150.000 LİRA SERMAYE ÖDENDİ
Melek yatırımcılıktaki genel fotoğrafı göstermek amacıyla Hazine Müsteşarlığı’nın Mart 2015’te hazırladığı BKS İlerleme Raporu, yatırımcı türünü, ‘tecrübeli’, ‘servete sahip’ ve ‘yüksek gelire sahip’ diye tanımlıyor. Mevcut yatırımcı sayısı dikkate alındığında tecrübelilerin oranı yüzde 35, servete sahip olanlar yüzde 36 ve yüksek gelire sahip olan yatırımcılar yüzde 29. Hazine’ye yapılan başvurulardan yola çıkıldığında, tecrübeli kriterine uygun melek yatırımcıların ortalama 9 yıllık tecrübelerinin olduğu görülüyor. Ekonomiye etkisinin anlaşılmasında asıl dikkate alınması gerekenin rakam ise servete sahip yatırımcıların ortalama serveti ki, bu 2,5 milyon lira olarak belirtiliyor. Melek yatırımcıların yüzde 11’i kadın, yüzde 89’u ise erkek yatırımcılardan oluşuyor.
2013’ten bu yana kadar yapılan yatırımlarda melek yatırımcıların yüzde 10’luk hisse bedeli için de ortalama 150.000 lira sermaye aktardıkları anlaşılıyor.
DOKUZ MELEK YATIRIMCI AĞI AKREDİTE EDİLMİŞ DURUMDA
Finansman zincirinin zayıf halkalarını güçlendirmeyi, girişim sermayesi fonlarının yatırım kapasitesini arttırmayı ve erken aşama ve teknoloji odaklı işletmelere yönelik yatırımları hızlandırmayı amaçlayan Hazine Müsteşarlığı’nda, Şubat 2015 tarihi itibariyle akredite edilmiş aktif melek yatırımcı ağları; Bahriye Melek Yatırım, BIC, BUBA BÜMED Business Angels, Etohum, Galata Busines Angels, İstanbul Melek Yatırımcı Merkezi, Keiretsuforum İstanbul, TEB Özel Melek Yatırım Platformu, METUTECH-BAN İş Melekleri Ağı ve Şirket Ortağım’dan oluşuyor.
(Fotoğraf: Sedat Özkömeç)
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.