_MG_4986

“Bir Toplumun Gerçek Potansiyeliyle Sürdürülebilir Ekonomik Büyüme Sağlaması Ancak Özgürleşmesiyle Mümkündür”

Uluslararası Şeffaflık Derneği ve İsveç Konsolosluğu’nun katkılarıyla düzenlenen “Hukuk ve İktisat İlişkisi: Özgürlüğün Toplumsal Refah Boyutu” konulu konferans İstanbul’da gerçekleştirildi. IDEAS/RePEc araştırma veri tabanına göre dünyanın önde gelen 10 ekonomisti arasında yer alan Prof. Dr. Daron Acemoğlu ile Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi ve ELİG Ortak Avukat Bürosu yönetici ortağı Av. Gönenç Gürkaynak’ın konuştuğu konferansta, toplumların sahip oldukları özgürlüklerle ekonomik büyüme ve refah arasındaki ilişki ele alındı. Konferansta, Acemoğlu hukukun üstünlüğü ve demokrasiden zenginleşmeye bir bağ olduğunu savunmuş, Gürkaynak ise hakların ve özgürlüklerin alanının bilinçli bir hukuk politikası ile genişletilmesinin ekonomik büyümeyi ve toplumsal refahı arttıracağı tezini, bunun ilk adımının ifade özgürlüğünü geliştirmek olduğuna dikkat çekerek, açıkladı.

IDEAS/RePEc araştırma veri tabanına göre dünyanın önde gelen 10 ekonomisti arasında yer alan Prof. Dr. Daron Acemoğlu ile Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi ve ELİG Ortak Avukat Bürosu yönetici ortağı Av. Gönenç Gürkaynak, “Hukuk ve İktisat İlişkisi: Özgürlüğün Toplumsal Refah Boyutu” konulu konferans için 18 Aralık 2014 tarihinde İstanbul’da bir araya geldi.

Uluslararası Şeffaflık Derneği ve İsveç Konsolosluğu’nun katkılarıyla İstanbul’da düzenlenen konferansta konuşan Prof. Dr. Acemoğlu hukukun üstünlüğü ve demokrasiden zenginleşmeye bir bağ olduğunu savunmuş, Av. Gürkaynak ise hakların ve özgürlüklerin alanının bilinçli bir hukuk politikası ile genişletilmesinin ekonomik büyümeyi ve toplumsal refahı arttıracağı tezini, bunun ilk adımının ifade özgürlüğünü geliştirmek olduğuna dikkat çekerek, açıklamıştır.

Bu tezinde hukuk ile iktisat arasındaki ilişkiye işaret eden Av. Gönenç Gürkaynak, ekonomik büyümeyle gelir dağılımındaki adalet dengesinin korunmasında da bilinçli ve bireysel özgürlük merkezli hukuk politikalarının özel önemi olduğunu açıkladı.

Prof. Dr. Daron Acemoğlu: Ekonomik Büyüme ile Bireysel Özgürlüklerin Genişletilmesi Arasında Doğrudan İlişki Var.

Daron Acemoğlu, demokrasinin ve çoğulcu değerlerin ekonomik büyüme üzerinde olumlu bir etkisi olduğuna işaret eden önemli çalışmalarından kalkınarak daha zengin ülkelerin daha özgür ve demokratik olmalarının bir tesadüf olmadığını, daha önemlisi, hukukun üstünlüğü ve demokrasiden zenginleşmeye nedensel bir bağ olduğunu ifade etmiştir. Acemoğlu, şu halde, hakların alanının bilinçli bir hukuk politikasıyla genişletilmesi ve özgürlüklerin genişletilip yayılması halinde bunun ekonomik büyümeyi ve toplumsal refahı artıracağını düşünmek gerektiğini, bunun da meselenin hukuk ve iktisat ilişkisi boyutuna işaret ettiğine dikkat çekmiştir.

Daron Acemoğlu’nun araştırdığı dünyanın birçok ülkesinin verileri ülkelerin, değişik zamanlarda, gücün belli bir grubun elinde toplanmasına ve bu güç odağının varlığını sürdürmesine yarayan dışlayıcı kurumlara ya da demokratik, çoğulcu, temel hak ve özgürlüklere saygı gösterilen ve toplumun özgürlüklerinin arttığı sistemlerin ürünü olabilecek kapsayıcı kurumlara sahip olduklarını göstermiştir. Acemoğlu, “kurum”dan ülkedeki ilişkilerin nasıl tesis edileceğini belirleyen kural ve kuruluşların bütününü anlamak gerektiğini belirtmiştir.

Acemoğlu: “Kapsayıcı kurumların varlığı eşit pazar şartlarının oluşması ve bu şekilde de ekonomi ve teknolojide inovasyon gerçekleştirilebilmesi için ön şarttır. Bu açıdan incelendiğinde de, ekonomik büyüme ve toplam refah ile bireysel özgürlükler ve tanımlanan hakların genişletilmesi politikası arasında doğrudan bir ilişki doğması beklenir.”

Av. Gönenç Gürkaynak: Demokrasiyi Günlük Hayata Yayarak ve Hakları Genişletilebilir Kılarak Demokrasinin Refah Tetikleyici Özelliklerini Topluma Sağlayan İfade Özgürlüğüdür.

Gürkaynak, konunun hukuk politikası boyutuna bakarak, iyi hukuk politikasının iktisat ve istatistik gereçlerini kullanarak “kamu menfaati”nin “refah” ile bağdaştırabilmesi gerektiğini, bu yönden, “ekonomik büyüme” ile “gelir dağılımında adalet” dengesinin bilinçli hukuk politikası ile korunabileceğini ve böylece refahın ençoklaştırılması esnasında kamu menfaatinin kollanmasının da kapsayıcı kurumların hukuk eliyle desteklenmesi sayesinde mümkün olacağını ifade etmiştir. Gürkaynak, bunu yaparken birey merkezli özgürlükçülük üzerine odaklanmanın hem refahı artıracak araçları ortaya çıkaracağını, hem bir toplumun mutluluğunun önemli bir unsuru gelir dağılımında adalet olduğu ölçüde o toplumun kapsayıcı kurumlar üzerinden bu sonucu edinebilme imkanlarını arttıracağını belirtmiştir. Gürkaynak, bir üst yapı kurumu olan hukukun bir alt yapı kurumu olan iktisadı etkileyebilmesi için halkta karşılık bulup sahiplenilmesi gerektiğini, hem bu sahiplenmeyi sağlayanın hem de bir hakkı hak yapan talep edilebilme özelliğini verenin ifade özgürlüğü olduğunu ve bu özgürlük daha geniş bir alanda korundukça sürdürülebilir kalkınmanın ana motoru olarak tarif ettiği inovasyonun da önünün açıldığını, dolayısıyla hukukun ta kendisini dışlayıcı bir kurum olarak üreten bir toplumun kamu politikası yönünden ilk hedef noktasının ifade özgürlüğünü genişletip korumak olduğu teorisini ortaya koymuştur.

Gürkaynak: “Tüm hassasiyetlerden, yasaklardan, korkulardan ve kaygılardan arta kalan saha özgürlük sahası olsun” yaklaşımında arta kalanlarla oluşturulan zeminde üretim yapacak alan da refah elde edecek alan da yoktur. Aslolanın birey odaklı özgürlük ve genel olarak toplumun kullanabildiği haklarda genişleme olduğu ve kısıtlamanın istisna olduğu bir hukuk politikasının ortaya çıkarttığı kapsayıcı kurumlar ile, hem iktisadi etkinliğin körüklenmesi suretiyle toplumsal refahın ençoklaştırılması kanalları hem de buna bağlı ekonomik büyümenin gelir dağılımında adaletsizliğe yol açması olasılığıyla mücadele kanalları açılabilmiş olacaktır.”.

Gönenç Gürkaynak’a göre, bütün hakların temelinde ifade özgürlüğü vardır ve talep edilerek sahip çıkılamayan hak aslında mevcut değildir. Şu halde, hakların alanını genişletmenin ilk adımı, ifade özgürlüğünü koruyup geliştirmektir. Düşünceyi hayata geçirmeyi mümkün kılan yine ifade özgürlüğüdür. Dolayısıyla, sürdürülebilir ekonomik büyümenin ana unsuru olan inovasyonun can suyunu, yani yenilikçi düşünceyi ve eskiyi değiştirmeye çalışmayı, besleyen de ifade özgürlüğüdür.

Prof. Dr. Daron Acemoğlu: Ekonomik Büyümeyi Sürdürülebilir Kılmak İçin ve Kaynakların Hakkaniyetli Dağılımı İhtimalini Kuvvetlendirmek İçin Bireysel Özgürlükler Önemli

Daron Acemoğlu, Türkiye’nin muazzam bir büyüme potansiyeli olduğunu, bu potansiyelin bir bölümünün, işini yapan yargı kurumlarına, beşeri sermayeye yatırım yapılmasına, üretkenlik konusundaki iyileştirmelere, inovasyona ve benzeri hususlara dayanan ekonomik kurumlar olmadan ortaya çıkabildiğini ve hatta çıktığını ifade etmiştir. Acemoğlu, bu sebeple halihazırda sürekli üretkenlikten kaynaklı büyüme, yatırım ve teknolojik ilerlemeler yerine inşaat sektörü ve hükümet ihaleleri yoluyla gerçekleşen bir ekonomik büyümeye şahit olunduğunu, bu tarz bir büyümenin sorununun, bunun, (her ne kadar böyle bir büyüme bir süre daha devam edebilecek olsa ve Türkiye örneğinde zaten yol yapılması, hastane yapılması gibi altyapısal gelişmelere çok ihtiyaç vardıysa da) sürdürülebilir ekonomik büyümeye dönüşmeyeceği, sürdürülebilir ekonomik büyüme için kapsayıcı ekonomik kurumlara ihtiyaç duyulduğunu, ki bu kurumların ancak gerçekten demokratik olan ve toplumdaki güç sahiplerini – politikacıları ve nüfuz sahibi şirketleri – denetim altında tutabilen güçlü bir sivil topluma sahip bir toplumda en iyi şekilde gelişebileceğini söylemiştir.

Acemoğlu, ekonomik büyüme odağının hiçbir şekilde kaybedilmemesi gerektiğine dair inancının son derecede sağlam olduğunu, Türkiye’nin kendini daha modern ve zengin bir topluma ancak sürekli ve hızlı ekonomik büyüme yolu ile dönüştürebileceğini, ancak ekonomik büyümenin yalnızca siyasi nüfuza sahip kişilere değil, toplumun geniş bir kesitine yararlı olması gerektiğinin de kabul edilmesi gerektiğini, temeli kapsayıcı iktisadi kurumlara dayanan bir ekonomik büyümenin bunu gerçekleştirmesinin çok daha muhtemel olduğunu ifade etmiş, böyle bir büyümenin daha sürdürülebilir olmasının beklendiğini söylemiştir.
Daron Acemoğlu, hakların, özgürlüklerin alanı bilinçli bir hukuk politikasıyla genişletilip yayıldığında bu ekonomik büyümeyi ve toplumsal refahı nasıl artırır sorusuna, bunun daha fazla insanın ekonomik olanaklara sahip olması ile gerçekleşeceğini, bireylerin özgürlüklerini tanımayan bir toplumun, tüm bireylerine eşit olanaklar sağlamayan bir toplum olduğunu, bunun da o toplumun yarışta bir kolu ve bir bacağı arkasına bağlı bir şekilde koşması olacağı cevabını vermiştir.
Acemoğlu:”Bireysel özgürlüklerdeki yetersizlikler sebebiyle nüfusun azınlığı becerilerini geliştirip potansiyeline ulaşırken çağımızın büyük mucitleri ve işadamları geriye kalan çoğunluk içindeyse, ne yapacağız?” 
Acemoğlu, halkın siyasi ve medeni haklarını tanıyan bir siyasi sistem tarafından desteklenen ve fırsat eşitliğine dayanan bir ekonomik büyümenin aynı zamanda kaynakların daha hakkaniyetli dağılımını ortaya çıkaracağını ifade etmiştir.

Av. Gönenç Gürkaynak: Türkiye’nin Muazzam Büyüme Potansiyelini Gerçek Hacmiyle ve Sürdürülebilir Biçimde Kullanabilmesi İçin Bireysel Özgürlük Odaklı Hukuk Düzenine İhtiyacı Vardır.

Gürkaynak: “Bütün hakların temelinde ifade özgürlüğü vardır. Elinden bir hak alındığında yahut bir hakkı edinmek istediğinde bunu ifade edemeyen, ifade etme girişimi sebebiyle baskılanabilen herhangi bir toplumda bireysel özgürlükleri korumaya imkan yoktur.”

Gürkaynak: “Diğer haklardaki durum ve ihtiyaçlar ne olursa olsun, refah hedeflenerek şekillendirilen bir hukuk politikasında ilk adım noktası ifade özgürlüğüdür. Hakkında hukuk politikası tartışması yapmaya değecek ve hukuk ile iktisat arasında ilişki beklenecek herhangi bir hukuk düzeni için ilk şart ifade özgürlüğüdür.”

Gürkaynak: “Sürdürülebilir ekonomik büyümenin ana unsuru olan inovasyonun can suyunu, yani yenilikçi düşünceyi, destekleyen temel hukuki enstrüman ifade özgürlüğüdür. Düşünceler ve fikirler pazarı serbestleştirildikçe, aralarında yenilikçi düşüncenin de bulunduğu fikirler evreni genişleyecek ve kuvvetlenecektir.”

Gürkaynak: “Hukukun ta kendisinin dışlayıcılıktan uzakta, halkın sahiplenişiyle, şekillendiriliyor olması toplumun gerçek ekonomik büyüme potansiyelini kucaklayabilmesi için ilk ön koşuldur. İfade özgürlüğü, bilgiye erişim sağlayarak, bilgi asimetrilerini ortadan kaldırarak, yenilikçi düşünce mahsullerinin hasadını yapma imkanını ortadan kaldıran sistem aksaklıklarıyla mücadele olanağı ve gücü vererek, eldeki hakların kullanılarak korunup genişletilmesine imkan tanıyarak ve demokrasiyi sandıkta yaşanan anlık statik bir durum olmaktan çıkartıp toplumsal refahla ilişkisini daha randımanlı tetikleyebildiği günlük ve süreçsel düzleme yayarak da hukukun iktisadı olumlu etkilemesini sağlar. Bu suretle ifade özgürlüğü toplumsal taleplerin hukukun şekillendirilmesi süreçleriyle etkili iletişimini sağlayarak hukuka halka ait olma şansı verirken aynı zamanda yaratıcı yıkım sürecinin hammaddesi olan yaratıcı düşünceyi destekler.”

Gürkaynak: “Özgürlükler çok ve çeşitli olsa da her özgürlüğün ana çekirdeğindeki kullanılabilme ve korunabilme ihtiyacı yönünden ortak zorunlu payda ifade özgürlüğü olduğu için, büyüme, kalkınma ve refah yolculuğunu tüm potansiyelinin gereğiyle yürütecek bir halkın ilk hareket noktası ifade özgürlüğü olmak zorundadır.

Eğer ifade özgürlüğünün genişletilmesi ve korunması için bilinçli hukuk politikası ve kamu politikası adımları atılmazsa, özellikle de iktidar kim olursa olsun halktan kopuklaşma alışkanlığı ve eğilimi olan herhangi bir devletçe yürütülen toplumsal düzenlerde, halkın kendi kaynaklarına ve kendi potansiyeline uygun sürdürülebilir büyümeyi sağlama yolculuğunu desteklemek için hukuk eliyle yapılabilecek hiçbir şey yoktur. İfade özgürlüğünde geri gidilmekte olan herhangi bir hukuk düzeninde, diğer haklar ile ilgili olarak ne yönde gelişmeler yaşanıyor olursa olsun, o toplumun kendi gerçek potansiyeliyle sürdürülebilir büyüme sağlaması yönünde hukukun iktisada verebileceği bir destek mevcut değildir. İfade özgürlüğünün bilinçli hukuk politikası ve kamu politikası ile desteklendiği samimi adımlar atılmadığı sürece, hukuk ve iktisat ilişkisi karşılıklı daraltıcı bir döngüsel ilişkiye dönüşür.”

Gürkaynak: “Belli dönemsel yahut yapılandırılmış demokratik gelenekleri olan ama günlük olarak ve bireysel bazda demokrasiyi coşkun yaşayamayan herhangi bir toplumun gerçek anlamıyla ve bilinçli politikalarla ifade özgürlüğüne kavuşturularak bireysel özgürlük merkezli bir hukuk sistemi çerçevesinde artık gerçek zenginlik ve büyüme potansiyeline yürümesi düşüncesi ile kıyaslandığında, salt ekonomik krizlerin öğretilerine sahip çıkarak ileri adım atılabilmesi çok etkinsiz bir öğrenme ve refah inşa etme yöntemidir.”

 


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın