TEPAV İcra Direktörü Güven Sak’ın moderatörlüğünde G20 politikasının günümüzde geçerliliğinin tartışıldığı ilk panelde Deutsche Bank Group Eski Başkan Yardımcısı ve CIGI (Centre for International Governance Innovation) Kıdemli Üyesi Malcolm D. Knight, CIGI Küresel Ekonomi Programı Direktörü Domenico Lombardi ve Meksika Dışişleri Eski Bakanı Andrés Rozental konuştu. Sak, G20’nin faaliyete geçtiği 1999 yılında önemli bir mekanizma olarak görülmediğini ancak küresel ekonomik krizle birlikte rolünün arttığını belirterek, krizin sona ermesiyle birlikte G20 politikalarının geçerliliğini koruyup korumayacağını tartışmanın gerekliğini vurguladı. Sak ayrıca hızla değişen dünyada G20’nin sosyal ve insani konuları da gündemine alması gerektiğine işaret etti.
Malcolm D. Knight, G20’nin küresel ekonominin yönetişiminde hala rol üstlendiğini, finansal krizin ve takip eden resesyonun etkilerinin azaltılmasına ciddi katkılar yaptığına dikkat çekti. Knight G20 mekanizmasının yönetişim yapısının iyileştirilebileceğini ifade ederek, mekanizmanın daha etkin hale gelmesi için düzenleme organlarının üye ülkeler bazında uyumlaştırılması gerektiğini belirtti.
Domenico Lombardi, G20’nin geçerliliğini koruyup korumadığı sorusunun mekanizmaya biçilecek rolle ilgili olduğunu söyleyerek G20’nin hem gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomileri hem de uluslararası kuruluşlarla G20 liderlerini biraraya getirerek uluslararası yönetişimde önemli bir katma değer sağladığına işaret etti. G20’nin kriz yönetimindeki işlevine de değinen Lombardi, mekanizmanın bu alandaki uluslararası çerçevede tamamlayıcı ve kolaylaştırıcı bir rol üstlendiğini belirtti.
Andrés Rozental ise, G20’nin ekonomi alanının yanı sıra iklim değişikliği, silahsızlanma, uyuşturucu kaçakçılığı gibi uluslararası arenada henüz ele alınmamış olan sorunları da ele alması gerektiğini belirterek, aksi halde G20’nin küresel ekonomik krizin etkileri ortadan kalktıktan sonra bir uluslararası yönetişim mekanizması olarak geçerliliğini yitirebileceğine dikkat çekti. Rozental, bu bağlamda Türkiye’nin başkanlığının Suriye krizi ve toplu göç gibi sorunların G20 gündemine alınması için bir fırsat olacağını sözlerine ekledi.
Toplantının ikinci panelinde TEPAV Ticaret Çalışmaları Enstitüsü Direktörü Bozkurt Aran’ın moderatörlüğünde G20 başkanlığında Türkiye’nin başarısına katkıda bulunabilecek faktörler tartışıldı. Panelde CIGI Kıdemli Üyesi Barry Carin ve Kanada Eski Başbakanı Paul Martin birer konuşma yaptı. Barry Carin, G20 mekanizmasındaki işlevsellik sorunlara dikkat çekerek, “G20’nin gelecekteki etkinliği ve geçerliliği Türkiye ve Çin başkanlıklarına dayanıyor” dedi. Carin, Troyka yapısının OECD’nin kullandığı daha katılımcı “büro” sistemine geçilmesi, sekretaryanın küçültülmesi, gündem maddelerinin azaltılması önerilerinde bulunurken, Türkiye’nin başkanlığı döneminde uluslararası ekonomik sistemin zayıflıklarına odaklanmak, 2015 sonrası dönem için Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne ulaşılmasında rol almak ve mülteci sorununa işaret etmek gibi adımlar atabileceğini söyledi.
Kanada Eski Başbakanı Paul Martin, G20’nin asıl amacının “küreselleşmenin herkesin lehine işlemesini sağlamak” olduğunu ifade ederek, mekanizmanın başarıya ulaşması için G20 ülkelerinin sınırları ötesindeki gelişmeleri de yakından izleyecek bir yönlendirme komitesine ihtiyaç olduğunu belirtti. G20’nin uluslararası kuruluşların bir alternatifi değil, tamamlayıcısı olduğunu, mekanizmanın sürdürülebilirliği için bu yapının korunması gerektiğini ifade etti. Martin, mevcut ekonomik koşulların altyapı yatırımlarına uygun olduğuna işaret ederek, inşaat ve altyapı sektörlerinde dünyanın en büyük ikinci ülkesi olan Türkiye’nin bu alana öncelik verebileceğini belirtti. Martin son olarak, Türkiye’nin sığınmacılara yaklaşımıyla öne çıkan başarılı bir örnek olduğunu ve G20 başkanlığı döneminde bu konuyu acil bir gündem maddesi olarak ortaya koyup deneyimlerini paylaşabileceğini sözlerine ekledi.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.