unnamed-49

İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kahyaoğlu, son zamanlarda yaşanan talihsiz olaylar nedeniyle, madencilerin tek suçlu olarak gösterilmesini eleştirdi. Ne çevreden ne de madenlerden vazgeçilemeyeceğini belirten Kahyaoğlu, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi “Çevreci Madencilik” yapmak için devleti, üniversiteleri ve çevrecileri sektörle işbirliği yapmaya çağırdı.

İstanbul’da Kilyos ile Arnavutköy arasında eski bir kömür madeninin ağaçlandırılarak çevreye kazandırıldığı Milten Park’ta basın mensuplarına bir piknik düzenleyen İMİB Başkanı Ali Kahyaoğlu, “sektörün yapısı gereği maden cevherinin bulunduğu bölgede ocak açmak zorundayız. Yerin altındaki cevheri çıkarabilmek için doğal yapıyı mecburen bozuyoruz. Ancak bu kalıcı bir bozulma olmamalı. Cevher bittiğinde bu alanların tekrar eski haline dönüştürmek mümkün. Sayıları fazla olmasa da ülkemizde bunu yapan firmalar var. Yasal olarak zorunlu olmamalarına rağmen güçleri ve sorumlulukları ölçüsünde yapıyorlar” dedi.

Ağaçları madenciler değil, Orman Bakanlığı kesiyor

Madencilerin sanıldığı gibi eline baltayı alıp ağaçları kesmediğini belirten Ali Kahyaoğlu şöyle devam etti:

“Kesilecek ağaçları Orman İdaresi belirliyor ve kendisi kesiyor. Madencilerden ise başka alanlara dikim yapmak için kesilen her bir ağaç için çok yüksek ağaç bedeli alıyor. Ayrıca metrekare değeri 1 TL olan arazi için 2-3 katı kira bedeli ödüyoruz. Eğer ağaçlandırma yapmıyorsa sorumluluk onların. Kamuoyundaki bu yanlış anlamayı gidermek için Orman Bakanlığımız çıksın bugüne kadar madencilerden ne kadar ağaç parası alındığını, bunların ne kadarıyla nerelere kaç tane ağaç dikildiğini açıklasın. Bakanlığımız bunu neden söylemiyor bilemiyorum. Böyle olunca da kamuoyu madencileri infaz ediyor”

Zorunluluktan değil, sorumluluktan yapıyoruz

Madencilerin ekonomik ömrü biten ocakların olduğu gibi bırakılmasının çok eleştirildiğine değinen Kahyaoğlu, “Yasalara göre bu sorumluluk devlete ait. Biz sadece o bölgeyi ağaçlandırmaya uygun hale getirmekle yükümlüyüz. Bu sistem işlemiyorsa suçlusu biz değiliz. Devlet bizden bundan böyle ağaç parası almasın. Üzerimizdeki gereksiz mali yükleri kaldırsın. Kesilen her ağaç için başka bir alana 10 ağaç dikme zorunluluğu getirsin ve bunu da ciddi bir şekilde denetlesin. Yapmayanı da cezalandırsın. Ayrıca maden ocakları ekonomik ömürlerini tamamladığında da orayı yeniden ağaçlandırma şartı getirsin. Bugün Türkiye’de bunu yapan firmalar var. Ancak sayıları 10 taneyi bile bulmaz. Çünkü yapılan iş çok maliyetli. Ancak gücü olan firmalar yapıyorlar. Dediğim gibi zorunlu olmadıkları halde kendilerini sorumlu hissettikleri için, yapabilecekleri güçleri olduğu için yapıyorlar. Engeller kaldırılırsa tüm firmalarımız bunu canı gönülden yapar” dedi.

Madenlere karşı olanlar cep telefonu ve otomobil kullanmaktan da vazgeçebilir mi?

Madencilerin bulundukları bölge insanı için çok faydalı işler yapmasına karşın günah keçisi ilan edildiğine de değinen Kahyaoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Maden bölgelerine elektrik hattını biz çekiyoruz, yolları biz yapıyoruz, köylerin camisini, çeşmesini biz onarıyoruz. Okulunu, mezarlığını biz tamir ediyoruz, sağlık ocağını biz yapıyoruz. Yine de köylüye göre madenciler kötü oluyor. Çünkü yaptıklarımız bilinmiyor. Bir traktör dolusu kadın çoluk çocuk ocağı basarak çalışmaları engelliyor. Devlet buna müdahale etmeli. ‘Bu izni ben verdim. Bu vatandaş bu şartlarda çalışacak’ demeli.

Biz burada çok önemli bir sektörü temsil ediyoruz. Hem insanlık için olmazsa olmaz bir sektör bu. Günlük hayatımızda kullandığımız her şeyin hammaddesi madendir. Çevreciler madenlere karşı olduklarını söylüyorlar. O zaman bırakın elinizdeki cep telefonunu, otomobile filan binmeyin. Bir otomobilin üretilebilmesi için 7 ton maden kullanıldığını kimse biliyor mu? Çatal kaşıkla yemek yemeyin veya elektrik kullanmayın. Bunların hepsinin hammaddesini madenciler çıkarıyor. Kimse bunlardan vazgeçmiyor. Sonra çıkıp o madenleri çıkaranları ‘kötü’ ilan ediyorlar. Burada bir samimiyetsizlik var. Madenler olmazsa insanlık Adem ile Havva dönemine döner.

Maden Ocağında piknik keyfi başka

İMİB madenciliğin çevreyle barışık yapılabileceğini gösterebilmek amacıyla İstanbul’da bir piknik düzenledi. Ancak bu piknik benzerlerinden biraz farklı oldu. Çünkü pikniğin düzenlendiği alan 1950’li yıllardan bu yana Kilyos ile Karaburun arasındaki 40 kilometre sahil hattında faaliyette bulunan kömür ocağıydı. Bundan 25 yıl önce ocağın ekonomik ömrünü tamamlayan bölümünü ağaçlandırmaya başlayan ve bugüne kadar 2 milyonun üzerinde ağaç dikimi yapan Milten Grubu, kendi imkanlarıyla bir orman oluşturdu. Öyle ki, bir zamanlar kömür kamyonlarının ve iş makinalarının cirit attığı alan artık, karacalar, geyikler, yaban domuzları gibi çeşitli yaban hayvanlarına ev sahipliği yapıyor. Sıkı koruma altında bulunan ve avlanmanın yasak olduğu ormanın ortasındaki gölette, balıklar rahatça yaşamlarını sürdürüyorlar.

Milten Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Genç Madenciler Derneği (GEMAD) Başkanı Cemil Ökten, ülkemizde de maden alanlarının geri dönüştürülebileceğinin görülmesi ve kamuoyundaki madencilere yönelik yanlış algının kırılabilmesi için bu ormanı oluşturduklarını söyledi. Ökten; “Devletin taraf olduğu bir konuda kendinizi ifade edebilmeniz çok zor. Toplum sizi sömürücü olarak algılıyor. Ne kadar doğruyu söylerseniz söyleyin topluma bunu anlatmakta zorlanıyorsunuz. Sadece söylemekle anlaşılmıyorsunuz. Hep savunmada kalıyorsunuz Toplum tarafından hep kusurlu görülüyorsunuz. İşte bu algının düzeltilmesi için bu adımı attık. Kömüre ulaşmak için kaldırdığımız toprağı yeniden getirerek bölgeye döktük. Rehabilete ettik. 300 hektar alana 2 milyondan fazla ağaç diktik. Bu çok kolay bir iş değil. Yüksek maliyetine karşın getirisi olmayan bir iş. Yine de yaptığımızdan çok memnunuz. Oluşturduğumuz orman alanının yanında halen faaliyette bulunan bir ocağımız daha var. Yaklaşık 3 yıl sonra bitecek. Orayı da ağaçlandıracağız” diye konuştu.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın