İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) AB’ye Düzensiz Göçmen Girişi ve Geri Kabul Anlaşması ile İlgili olarak, Avrupa’nın yasadışı göçte daha fazla işbirliği yapması gerektiğini duyurdu. İKV’ndan yapılan açıklama şöyle:

AB’nin dış sınırların kontrolü ve güvenliğinden sorumlu ajansı FRONTEX tarafından açıklanan son verilere göre, 2013 yılında AB’ye yasadışı yöntemlerle girmeye çalışan göçmenlerin sayısında artış yaşanırken; Türk-Yunan sınırından yasadışı geçişlerde, son beş yılın en düşük rakamları tespit edildi.

AB’nin dış sınırların kontrolü ve güvenliğinden sorumlu ajansı FRONTEX tarafından Mayıs 2014 tarihinde yayımlanan “2014 Yıllık Risk Analizi” raporuna göre, 2013 yılında AB’ye yasadışı yöntemlerle girmeye çalışan göçmenlerin oranı, 2012 yılına göre yüzde 48 yükseldi. Yetkililer tarafından yapılan açıklamada, 2012 yılında 72.500 kişinin yasadışı yollarla AB’ye girmeye çalışırken, 2013 yılında bu rakamın 107.000 kişiye yükseldiği tespit ediliyor. Rapora göre, AB’ye yasadışı yollardan girişi yapan kişiler arasında ilk üç sırayı Suriye, Eritre ve Afganistan vatandaşları oluşturuyor.

FRONTEX, 2013 bulgularını değerlendirirken, şu 3 nokta üzerinde özellikle duruyor:

1) “AB’ye yasadışı yollarla girmeye çalışan her 4 göçmenden biri Suriye vatandaşı”
AB’ye yasadışı yollarla girmeye çalışan Suriye vatandaşlarının sayısında ciddi bir artış yaşantı

2) “AB’ye yasadışı yollardan girmeye çalışan mültecilerin en çok kullandığı yol Kuzey Afrika-İtalya hattı”
Kuzey Afrika’dan İtalya üzerinden AB’ye yasadışı yollarla giriş yapmaya çalışan göçmenler, tüm göçmenlerin yüzde 38’ine karşılık gelmektedir.

3) “AB’ye yasadışı yollarla girmeye çalışan göçmenlerin seçtikleri rotalarda en hızlı artış, Batı Balkan rotası”
Yasadışı yollarla AB’ye girmeye çalışan mültecilerin seçtikleri rotalardaki en hızlı artış, yakın zamanda vatandaşları AB’den vize serbestliği alan Batı Balkan coğrafyasından gelmektedir.

FRONTEX tarafından yayımlanan verilerde dikkat çeken bir diğer unsur ise, Türk-Yunan sınırından yasadışı geçişlerde yaşanan hızlı düşüş.

Rakamlara göre, Türk-Yunan sınırından yasadışı geçişlerde son beş yılın en düşük rakamları tespit edilmiş durumda. Buna rağmen, AB’ye yasadışı girişlerin dörtte biri halen Türk-Yunan sınırı üzerinden gerçekleşmekte. Batı Akdeniz rotası üzerinde en fazla geçişler, Türkiye’den, Ege Adaları üzerinden Yunanistan’a ve Türk-Bulgar sınırı üzerinden gerçekleşmiştir. Bu rotayı kullanan göçmenlerin büyük çoğunluğunu ise, Suriyeliler oluşturmaktadır.

İKV: “Yasadışı Göç Türkiye ve AB’nin Ortak Meselesidir”

Bilindiği üzere yasadışı göçün önlenmesi konusu, Türkiye-AB ilişkilerinde son zamanlarda öne çıkan konuların başında gelmektedir. Bununla ilgili olarak 16 Aralık 2013 tarihinde, Türkiye ile AB arasında Geri Kabul Anlaşması imzalanmış ve bu Anlaşma uyarınca Türkiye, AB’ye yasadışı olarak giden ve/veya orada yasadışı olarak bulunan kendi vatandaşlarını ve Türkiye üzerinden geçiş yaptığı kanıtlanan üçüncü ülke vatandaşlarını geri almayı kabul etmiştir.

Yürürlüğe girdiğinde, bu anlaşmanın etkin bir şekilde uygulanabilmesi için Türkiye’nin sınırlarından geçişleri kontrol edebilmesi ve yasadışı transit geçişleri önleyebilecek kapasiteyi oluşturması gereklidir. Õzellikle Türkiye-Yunanistan sınırının güçlendirilmesi, son açıklanan rakamlardan da anlaşılacağı üzere, bu sınırdan geçişleri azalttı Ancak halen, Türk-Yunan sınırından yasadışı geçişler, toplam sayının ¼ ünü oluşturmaktadır.

Bunun yanında, rakamlara göre Kuzey Afrika üzerinden İtalya ve Malta ile Macaristan-Sırbistan sınırı önemli geçiş noktaları oluşturduğu görülmektedir. Bir diğer devam eden sorun ise, Türkiye’den Ege adalarına geçişlerdir. Bu geçişlerde göçmenlerin göçmen kaçakçılığı şebekelerinin ağına düştükleri ve çok zor şartlarda bu geçişleri gerçekleştirdikleri bilinmektedir. Gerek insan kaçakçılığı ile mücadelede, gerekse sınırların korunmasında insan haklarını dikkate alan, etkili önlemler alınmalıdır. Bu doğrultuda Nisan 2013 tarihinde çıkartılan Türkiye’nin Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, çağdaş standartların kabulü açısından olumlu bir gelişmedir ve hiç şüphesiz Türkiye’nin yasadışı göçle mücadelesinde önemli bir hukuki araçtır.

Son dönemde Suriye’deki iç savaştan kaçan Suriyelilerin Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine geçmeye çalıştıkları bilinmektedir. Geçici koruma altında olan Suriyelilerin, temel ihtiyaçlarının karşılanması, yaşam ve güvenliklerinin garanti altına alınması için AB ve Türkiye arasında yoğun işbirliğinin sağlanması gereklidir. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı açıklamaya göre 2011 Nisan ayından, 2014 Mart ayına kadar Suriyeliler için yapılan toplam harcama 2.5 milyar ABD dolarını aştı Bu toplam meblağın, yaklaşık 183 milyon ABD dolarlık bir bölümü ancak uluslararası toplumun yardımları ile karşılanabilmiştir. Dolayısıyla göçmen Suriyeliler için yapılan masrafların büyük bir bölümünün Türkiye tarafından karşılandığı görülmektedir.

FRONTEX raporunda da belirtildiği gibi, AB’ye yönelen yasadışı göçün önemli bir bölümü de ülkelerindeki iç savaş nedeniyle evlerinden olmuş, yaşamlarını korumak için yollara düşen Suriyelilerden oluşmaktadır. AB Suriyelilerin ihtiyaçlarının giderilmesi için üzerine düşeni yerine getirmeli ve bu hususta Türkiye ile daha fazla işbirliği içinde olmalıdır. Unutulmamalıdır ki, günümüzün en önemli meselelerinden biri olan düzensiz göç konusu, en başta göçmenlerin güvenliği ve refahını göz önünde bulundurmak kaydıyla, ancak ülkeler arası ve bölgesel işbirliği ile çözüme kavuşturulabilir.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın