unnamed-15

İstanbul Ticaret Üniversitesi (İTİCÜ) Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekren, ısınmayı problem haline getiren en önemli sorunun tüketim ve üretim biçiminden kaynaklandığını belirterek, “Dolayısıyla bu biçimlerle ilgili somut, sürdürülebilir, makul, çevre dostu bir modele geçmediğimiz sürece bu tartışma süreci devam edecektir” dedi.

Ekren, Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) düzenlediği VI. Küresel Isınma Kurultayı’nın açılışında yaptığı konuşmada, küresel ısınma konusunda toplumun tüm kesimlerine görevler düştüğünü belirtti.

Enerji konusunun sadece kamunun ilgi alanı olmaktan çıkarak toplumun tüm kesimlerinin ortak sorunu olduğunu aktaran Ekren, “Isınmayı problem haline getiren en önemli sorun tüketim ve üretim biçiminden kaynaklanıyor. Dolayısıyla bu biçimlerle ilgili somut, sürdürülebilir, makul, çevre dostu bir modele geçmediğimiz sürece bu tartışma süreci devam edecektir” diye konuştu.

Sürdürülebilir büyüme konseptinin başarılı bir çözüm olabileceğini dile getiren Ekren, şöyle devam etti:

“Sürdürülebilir büyüme konsepti özellikle son dönemde çevre dostu ya da iklimle ilgili bir konsept haline gelmiş oldu. Refah dediğimiz konsept, ekonomik faaliyetin, ticari faaliyetin beklenen sonucu, hane halkının, firmanın, devletin refah ve mutluluğunu artırmaksa, refahı da ölçerken kullandığımız son derece basit ve sade bir yöntem var. Ne kadar fazla ve çeşitli mal ve hizmet tüketiyorsak refahımız arttı mı diye bakıyoruz. Dolayısıyla bu kısır döngüden kurtulmak lazım. Hem refahı artırmak için tüketimi kamçılayan bir yaklaşım var hem tüketimi karşılamak için de farklı bir üretim biçimi var. Bu kısır döngü içerisinde ısınma ve çevreyle ilgili makul ve uygulanabilir modeller bulduğumuz sürece sorunu adım adım konrol etme şansımız olacak.”

Düşük karbonlu ekonomi yaklaşımına da değinen Ekren, “Bunun anlamı şu, enerji verimliliğinden tutun, üretim ve tüketim kalıplarımızda enerjiyle ilgili yaklaşımları ve tercihleri yeniden belirlemeye kadar uzanan bütün yelpaze içinde hepimizin farklı bir davranış moduna da girmesi gerekiyor” bilgisini verdi.

Ekren, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin kurultaya ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyduğunu kaydetti.

“Dünyanın daha iyi bir yer olmasına katkıda bulunmak istiyoruz”

EGD Yönetim Kurulu Başkanı Celal Toprak da kurultayla toplumda farkındalığı artırmayı hedeflediklerini söyledi.

Dünyanın ortak sorunu olan küresel ısınmaya ilişkin gazetecilerin büyük sorumluluğu bulunduğunu belirten Toprak, “Bir meslek örgütü olarak işin bilimsel tarafını bilim insanlarına bırakarak, bu kurultayla dünyanın daha iyi bir yer olmasına katkıda bulunmak istiyoruz” dedi.

“Gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakamadık” diyen Toprak, “Burada hepimizin sorumluluğu olduğunu düşünüyoruz. Yani hiçbirimiz masum değiliz. İşte bu kurultayda da yaptığımız hataları nasıl telafi edebiliriz, hatalardan nasıl dönebiliriz konusunu tartışıyoruz, gençlerimizin görüşlerini dinliyoruz” ifadelerini kullandı.

TİM Eski Başkanı Oğuz Satıcı ise küresel ısınmaya sebebiyet veren hızlı endüstrileşme sürecinin dönem dönem facialara da yol açtığını belirterek, Manisa Soma’da meydana gelen faciayı örnek gösterdi. Satıcı, “Küresel ısınma bizim için maalesef çok üzücü hadiseler meydana getirebiliyor. Makro anlamda küresel ısınma ozon tabakasında yaratılmış sera etkisi gibi sorunlar varken belki bugün hepimizi üzüntüye boğan Soma faciası gibi facialara da sebep olabiliyor” ifadelerini kullandı.

“En etkin teknolojilerle, en etkin medya gücüyle çevreyi katlediyoruz”

Açılış konuşmalarının ardından düzenlenen “İklim Değişikliğine Medya Nasıl Bakıyor?” panelinde ise, gazeteciler basının küresel ısınmaya ilişkin tutum ve davranışlarını ele aldı.

Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Şükran Soner, küresel ısınmanın aynı zamanda insan haklarıyla doğrudan ilgili olduğunu söyledi.

Soner, insanlığın uygarlık adına tabiat değerlerine adeta bir savaş açtığına dikkati çekti. İstanbul’un büyümesine “amip büyüme” örneğini veren Soner, medyanın gerçekliği sunumunda daha fazla mesafe kat etmesi gerektiğini kaydetti. İstanbul’daki sanayileşme ve nüfus artışının kent kültürüne tehdit olduğuna işaret eden Soner, “İstanbul, Karadeniz’e doğru bir adım dahi gitmeyecekti, asla böyle nüfüs katlanılması olmayacaktı” dedi.

İnsan eksenli ekonominin temel ölçüt olmadığını, artık rant kültürünün ön plana çıktığını belirten Soner, Türk basınının bu süreçte masum kalamadığını kaydetti. Soner, “Bu kafayla bu iş olmaz. Biz en etkin teknolojilerle en etkin medya gücüyle çevreyi katlediyoruz. Hiçbirimiz masum değiliz” ifadesini kullandı.

Açık Radyo Genel Müdürü Ömer Madra da, dünyanın doğal kaynaklarının azalmasının temelinde yoğun endüstrileşme sürecinin olduğunu belirterek, uluslararası birçok rapordan alıntılar yaptı. Madra, çevre dokusu ve doğal yaşam türlerine karşı girişilen tahrip edici tutumu, “Bugün Asya gergedanlarının burun kemiklerinden üretilen uyuşturucular nedeniyle bu tür, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Sırf zenginlerin uyuşturucu istekleri için bu yaşanıyor” diyerek örnekledi.

“Hem medya özelinde hem şirketler hem de toplum nezdinde bir algı sorunu var”

EGD Yönetim Kurulu Üyesi ve Anadolu Ajansı (AA) Ekonomi Servisi Başmuhabiri Hasan Arslan ise medyanın küresel ısınmaya “mesafeli” baktığını, bu hassasiyetin çok geç olmadan kazanılması gerektiğini belirtti.

Geleceği tehdit eden küresel ısınma tehlikesine karşı medyanın ortak bir tutum geliştirmesi gerektiğini dile getiren Arslan, “Hem medya özelinde hem şirketler hem de toplum nezdinde bir algı sorunu var. Söz gelimi elektrikle çalışan bir otomobil üretildiğinde bunun karbondioksit salınımından muaf olduğu değil de 100 kilometre hızla kaç lira yakıt tüketeceği ele alınıyor, bu konu tartışılıyor”  dedi.

Hürriyet Gazetesi Yazarı Yalçın Bayer de Türkiye’de kamu otoritesinin çevre politikalarında yeterince duyarlı olmadığını savunarak, toplumun refahını yükseltecek projelerin çevreye olası zararlarının da doğru hesaplanması gerektiğini belirtti.

Taraf Gazetesi Yazarı Pelin Cengiz ise sera gazı salınımı konusuna dikkati çekti. İklim değişikliği ve sera gazı salınımının azaltılması için daha cesur haber akışı sağlanabileceğini aktaran Cengiz, “Biz üretim süreçlerimizi bu şekilde sürdürdüğümüz takdirde çok daha az suyla, çok daha az tarım arazisiyle bu kadar kalabalık insan nüfusunu beslemek durumunda kalacağız” uyarısında bulundu.

Gazetecilerin haber yaparken toplumsal fayda odaklı bir tutum içerisinde olmaları gerektiğini, ama bunun yeterli düzeyde gelişemediğini aktaran Cengiz, kuraklıkla ilgili haberlerin dahi magazin içeriği haline gelebildiğinden yakındı.

Kurultayın öğleden önceki bölümünde EGD Yönetim Kurulu Başkanı Toprak, Rektör Ekren’e plaket takdim etti. Bu arada panel katılımcılarına da kurultaya katkılarından ötürü EGD Küresel Isınma Kurultayı Komite Üyesi Mehmet Önder tarafından plaket sunuldu. Kurultay öğleden sonraki panellerle devam edecek.

İstanbul Ticaret Üniversitesi ev sahipliğinde sponsorluğunu TAV Havalimanları, Pepsico, Coca-Cola İçecek, İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB)medya sponsorluğunu ise Medya Takip Merkezi’nin yaptığı Kurultayı; İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Enerji Verimliliği Derneği destekliyor.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın