Ukraine-protest_510

SLAVOJ ZIZEK >>  Bir toplumu bilmek yalnızca onun belirgin kurallarını bilmek değildir. Bu kuralların nasıl uygulanacağının bilinmesi gerekir: kuralların ne zaman kullanılacağının, ne zaman ihlal edileceğinin, sunulan bir seçeneğin ne zaman geri çevrileceğinin ve ne zaman etkili bir şey yapmak zorunda olup, özgür bir seçim yapıyormuşçasına davranmak zorunda olduğumuzun [bilinmesi gerekir]. Örneğin, teklifler-reddedilmek-içindir paradoksunu düşünün. Zengin amcam beni bir restorana davet ettiğinde, ikimiz de amcamın hesabı ödeyeceğini biliriz, fakat yine de düşünmeden hesabı ortak ödemek için ısrar etmek zorundayımdır – amcamın basitçe: “Tamam o vakit, sen öde!” dediğinde nasıl şaşıracağımı tahmin etsenize.

Yeltsin iktidarındaki Rusya’nın Sovyet sonrası kaotik yılları boyunca benzer bir problem vardı. Yasal kurallar bilinmesine ve genellikle Sovyetler Birliği’ndekiyle aynı olmasına karşın, bütün toplumsal tasavvuru sürdüren karmaşık, örtülü, yazı olmayan kurallar ağı parçalanmıştır. Sovyetler Birliği’nde, eğer daha iyi bir hastane bakımı istiyorsanız veya sözgelimi yeni bir daire istiyorsanız, eğer otoritelere dair bir şikâyetiniz varsa veya çocuğunuzun üst düzey bir okula kabul edilmesini istiyorsanız, örtülü kuralları bilirdiniz. Kimle muhatap olacağınızı ya da kime rüşvet vereceğinizi, ne yapıp yapamayacağınızı anlardınız. Sovyet iktidarının çöküşünden sonra, sıradan insanlar için gündelik hayatın en sinir bozucu yönlerinden biri yazılı olmayan kuralların ciddi bir biçimde bulanıklaşması oldu. İnsanlar basitçe ne tepki vereceklerini, açık yasal düzenlemelerle nasıl ilişki kuracaklarını, neyin görmezden gelinebileceğini, nerede rüşvetin işe yarayacağını bilmiyorlardı. (Organize suçun fonksiyonlarından biri, bir tür yapay meşruluğun sağlanmasıydı. Küçük bir işletmeniz varsa ve bir müşterinin size borcu varsa, devletin hukuk sisteminin verimsiz olmasından ötürü, sorunu halledecek olan mafya koruyucunuza başvururdunuz.)

Putin egemenliğinde toplumun istikrarlı hale getirilmesinin esas nedeni bu yazılı olmayan kuralların yeni oluşturulan şeffaflığıdır. Şimdi, bir kez daha, insanlar toplumsal etkileşimin karmaşık örümcek ağını çoğunlukla anlıyor.

Uluslararası siyasette, bu aşamaya henüz ulaşmadık. 1990’lara döndüğümüzde, sessiz bir pakt büyük Batı güçleri ve Rusya arasındaki ilişkiyi düzenlemişti. Batılı devletler Rusya’nın öyle davranmadığı bir koşulda ona büyük bir güç gibi davrandılar. Fakat peki ya teklifler-reddedilmek-içindir diyen kişi aslında teklifi kabul ediyorsa? Ya Rusya büyük bir güç gibi davranmaya başlarsa? Bu gibi bir durum uygun bir biçimde katastrofiktir, – beş yıl önce Gürcistan’da olduğu gibi ilişkilerin tüm mevcut yapısını tehdit eder. Kendisine bir süper güç gibi davranılmasından sıkılan Rusya, gerçekten süper güç gibi davrandı.

Bu nasıl oldu? “Amerikan yüzyılı” sona erdi ve küresel kapitalizmin biçimlendirmiş olduğu küresel kapitalizmin çoklu merkezlerinin dönemine girdik. ABD’de, Avrupa’da, Çin’de ve belki Latin Amerika’da da kapitalist sistemler belirli dönemeçler yarattı: ABD neoliberal kapitalizmi, Avrupa refah devletinden geriye kalanları, Çin otoriter kapitalizmi, Latin Amerika popülist kapitalizmi temsil eder. ABD’nin kendini yegâne süper güç – evrensel polis – olarak dayatma girişiminin başarısız olmasının ardından, şimdi çatışan çıkarları açısından bu yerel merkezler arasındaki etkileşimin kurallarını oluşturmaya ihtiyaç var.

Bu yüzden zamanımız potansiyel olarak göründüğünden daha tehlikeli. Soğuk Savaş süresince, uluslararası davranış kuralları açıktı, süper güçlerin çılgınlığı – karşılıklı, garantili yok ediş – tarafından sağlama alınmıştı. Sovyetler Birliği bu yazılı olmayan kuralları Afganistan’a girerek ihlal ettiğinde, bu ihlal ona pahalıya patladı. Afganistan’daki savaş Sovyetlerin sonunun başlangıcıydı. Bugün, eski ve yeni süper güçler, kendi küresel kurallarını dayatmaya çabalayarak, vekiller – elbette öteki, küçük ulus ve devletler – aracılığıyla deney yaparak birbirini test ediyor.

Karl Popper bir keresinde bu şekilde, hipotezimizin bizim dışımızda ölmesine izin veririz, diyerek hipotezin bilimsel test edilebilirliğini övmüştü. Bugünün testinde, büyük uluslar dışında küçük uluslar zarar görüyor ve yaralanıyor – ilki Gürcistan, şimdi Ukrayna. Resmi tartışmalar insan hakları ve özgürlükleri çerçevesinde dönen yüksek ölçüde ahlaki olmasına rağmen, oyunun doğası açıktır. Ukrayna’daki olaylar Gürcistan’daki krizin ikinci parçası gibi bir şeyi gösteriyor – düzenlenmemiş, çok merkezli dünyada kontrol için jeopolitik bir mücadelenin yeni aşamasını.

Şimdi kesinlikle süper güçlere yeniyi ve eskiyi, bazı görgü kurallarını öğretme vakti, fakat bunu kim yapacak? Belli ki, yalnızca ulus üstü bir tüzellik bunu becerebilir – bundan 200 yıl kadar önce, Immanuel Kant küresel toplumun yükselişine dayanan ulus üstü bir meşru düzen ihtiyacını görmüştü. Daimi barış projesinde şöyle yazmıştı: “Dünyadaki geniş ya da dar insan toplulukları herhangi bir yerde hak ihlali yaptığında, bu, bütün dünyada hissedilebilecek kadar ilerlediği için dünya vatandaşlığı yasası uçuk veya abartılı bir kavram değildir.”

Ancak bu, bizi yeni dünya düzeninin “ilkesel çelişkisinin” su götürür biçimde ne olduğuna götürür (tabi eğer bu eski Maoist terimi kullanacaksak): küresel kapitalist ekonomiye tekabül eden küresel bir dünya düzeninin oluşturulmasının imkânsızlığı.

Peki ya, yapısal sebeplerle ve yalnızca ampirik kısıtlamalar nedeniyle olmaksızın, dünya çapında bir demokrasi veya temsili bir dünya devleti var olamazsa? Peki ya, küresel pazar ekonomisi dünya çapındaki seçimlerle birlikte doğrudan küresel bir liberal demokrasi olarak örgütlenemiyorsa?

Bugün, küreselleşme çağında, bu “ilkesel çelişki”nin bedelini ödüyoruz. Siyasette, asırlık tespitler ve özellikle önemli, etnik, dini ve kültürel kimlikler bir intikam ile geri döndü. Bizim çıkmazımız bugün bu gerilim ile tanımlanmaktadır: malların serbest küresel dolaşımına toplumsal alanda ayrımların büyümesi eşlik ediyor. Berlin Duvarı’nın çöküşünden ve küresel pazarın yükselişinden bu yana, insanları ve kültürlerini ayıran yeni duvarlar her yerde ortaya çıkmaya başladı. Belki de insanlığın hayatta kalması, bu gerginliğin çözülmesine bağlıdır.

Çeviren: Can Semercioğlu

Kaynak: Guardian


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın