Dünyada sadece Sakız Adası’nın güneyinde yetiştirilen sakız ağacının yeniden Türkiye topraklarında yeşermesi için harekete geçildi.
Gıda, sağlık ve kozmetik gibi pek çok alanda kullanılan sakızın üretimi sınırlı olunca kilosu da 2 bin liraya kadar çıkabiliyor.
Türkiye’de yetişme alanı bulunmasına rağmen üretimi neredeyse yok olmaya yüz tutmuş durumda.
İzmir’in Çeşme ilçesinde bulunan ve damla sakızı üretimi için önemli bir gen kaynağı olan Sakız ağaçları da turizm ve beraberinde gelen yapılaşma baskısı nedeniyle tehlike altında.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2014-2019 döneminde Sakız Eylem Planı Kapsamında, 150 bin sakız ağacı dikmeyi planlıyor.
Sakız ağacı ile ilgili çalışmalar TEMA Vakfı’nın yürütücülüğünde başlamıştı zaten.
“Rumlar gitti, ağaçlar da”
TEMA Vakfı Orman ve Kırsal Kalkınma Bölüm Başkanı Dr.Hikmet Öztürk, sakız ağacının inceliklerini bianet’e anlattı.
Öztürk sakız ağacını ikiye ayırmak gerektiğini söyledi. Esas kıymetli olan ve damla sakızı (Pistacia lentiscus türünün chia varyetesi) da diyebileceğimiz sadece Sakız adasında yetişen türü. Diğer sakız ağaçları (Pistacia lentiscus) ise mesela Türkiye’de Kayseri’den İstanbul’a kadar her yerde var ve tehlike altında değil.
Tadı da farklı olan damla sakızı ağacın gövdesinden akarken donmuyor, diğerleri ise donuyor.
Peki eskiden tıpkı Sakız adası gibi Çeşme’de olan sakız ağaçları şu anda neden bu kadar az ?
Çünkü mübadele esnasında topraklarını terk etmek zorunda kalan Rumlar, ağaçlarını bıraktı ancak yerlerine gelenler bu ağaçların yerine başka şeyler ekti.
Öztürk, geriye kalan sakız ağaçlarının da turizm sahasında yer alan Çeşme’nin yüksek rantı nedeniyle yapılaşma tehdidi altında olduğuna dikkat çekiyor.
1133 ağaç var
Proje çerçevesindeki araştırmalarına göre Çeşme’de şu anda 1133 sakız ağacı var. Bunların 489’u kamu arazinde kalanı özel arazide.
Sakız ağacının tarihi M.Ö: 2500 yıllarına dayanıyor. Çeşme’deki ağaçların ne kadar yaşlı olduklarını bilemiyoruz.
Çünkü 40 yaşında bir ağaç diğerine tohum verdiğinde yenisi fizyolojik olarak 1 yaşındadır ancak aslında 41 yaşındadır. Öztürk, fizyolojik yaşlarının 100-200 olduğunu ancak köklerinin çok daha eski olduğunu söylüyor.
Klon parkı hem koruyacak hem çoğaltacak
Öztürk, bu ağaçları koruma altına almak, genetik çeşitliliği muhafaza etmek ve sakız üretimine ilişkin materyal için altyapı oluşması adına proje kapsamında klon parkı kurduklarını belirtti.
“Varolan ağaçları etrafına tel çekerek korumak bir işe yaramıyor. Biz proje kapsamında aşı aldığımız ağacı bir yıl sonra yerinde bulamadık. Bu ağaçlar birbirinden ayrı ve kopuk durumda. Zamanla da ölecekler. O yüzden bu ağaçlara birbirlerine yakın, yeni jenerasyon üretecek alan oluşturmak gerekiyordu. Çünkü koruma yeni çocuklarla olur.
Gen alışverişi sağlayacak
“İzmir’de Orman Bakanlığı’nın tahsis ettiği 2,5 hektarlık bir arazideki klon parkı neredeyse bitti. 2013’te mevcut ağaçlardan genetik yapıları farklı olan 92’sinden aşı yapılarak 617 dikim yapıldı. Bu klon sayısı 100’e ağaç sayısı da 1000’e çıkacak.
“Klon parkı gen alışverişi yaratacak ortak alan yaratacak. Yani bizim esas amacımız sakız üretimi değil ağaçların korunmasıydı. Ama burası aynı zamanda aşı kalemi için materyal bahçesi olacak. Çünkü sakız aroması ve verimliliğinde farklılıklar var. Bu parktan en verimli ve istenen aroma seçilip çoğaltma yapılabilecek. Yani bu fidanlar garantili.”
Kalkınmak için fırsat
“Gözyaşı damlayacak, kuruyacak, toplanacak” diyerek sakız ağacı işinin çok zahmetli olduğuna dikkat çeken Öztürk, köylülerin kalkınmasına büyük katkısı olacağını söyledi.
Öztürk, Türkiye’nin yılda 18 ton sakız ithal ettiğini hatırlatarak Bakanlığın sakız eylem planını çok olumlu bir adım olduğunu belirterek sakız üreticileri birliği oluşturulmasının da şart olduğunu vurguladı.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.