HSBC-Virma Sokmen2

Ülkeler arası ihracat, ithalat ve ticari dengelerin analiz edildiği HSBC Küresel Bağlantılar Raporu’na göre, Türkiye’nin durgun ekonomiden çıkarak rekabetçi güce kavuşması, bilişim teknolojileri ve Ar- Ge’ye yatırım yapmasıyla gerçekleşebilir. HSBC’nin dünya ekonomisine dair tahmin ve analizleri baz alınarak Oxford Economics desteğiyle hazırlanan HSBC Küresel Bağlantılar Raporu’nda; Türkiye’nin, GSYİH’den yalnızca %1 pay ayırdığı Ar-Ge yatırımlarını artırmasının, 2030 yılına kadar ihracattaki toplam büyümeye katkısının yüzde 10’un üzerinde olacağı öngörülüyor.

Global raporun yanı sıra aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 23 ülke için hazırlanan raporda yer alan güncel Dış Ticaret Güven Endeksi verisine göre, dış ticarette koşulların gelecek 6 ayda iyiye gideceği hatırlatılırken, bu iyileşmenin biraz daha düşük bir hızla gerçekleşmesinin beklendiği belirtiliyor. Raporda ayrıca Türkiye’nin coğrafi konumu ile Ortadoğu ve Asya ülkeleriyle güçlü ticaret bağlantılarının orta vadede ihracatını artırmasında önemli bir temel oluşturduğu, Türkiye imalat mallarının Avrupa’daki rakiplerinin nispeten gerisinde kaldığı ancak yüksek teknolojili malları ithal ederek Avrupa’daki rekabette avantaj kazanabileceği ifade ediliyor.

Raporu değerlendiren HSBC Türkiye Kurumsal ve Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Virma Sökmen “HSBC Küresel Bağlantılar Raporu ana hatlarıyla, gelişmekte olan pazarların, global arenada daha da rekabetçi olabilmek için Ar-Ge’ye yatırım yapması gerektiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Teknolojinin ana tema olarak ele alındığı rapor; yüksek teknolojili ürünleri kendileri üreten ülkelerin, rekabette her zaman avantaj sahibi olacağına dikkat çekiyor.  Türkiye’nin, farklı sektörlerde giderek yoğunlaşan Ar-Ge temelli yenilikçi çalışmaları ve eğitimli genç nüfusuyla, bu konuda önemli bir potansiyele sahip olduğunu düşünüyoruz. Halihazırda, GSYİH’den Ar-Ge’ye ayrılan sadece %1’lik pay da, söz konusu potansiyelin ne kadar ileri bir noktaya ulaşabileceğini gösteriyor. Ülkemizdeki Ar-Ge harcamalarının artırılması, yüksek teknoloji alanında nitelikli insan kaynağının daha fazla geliştirilmesi, Türkiye’nin gelişmiş pazarlardan biri olması için itici bir güç olacak. Diğer taraftan ülkemizin Ulusal Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi de, Türkiye’nin bu alandaki kararlığının önemli bir göstergesi olarak dikkat çekiyor” dedi.

Ticaret koridorları 2030’a kadar Ortadoğu ve Asya’ya uzanacak

Rapor, Türkiye ile Orta Doğu ve Orta Asya ülkeleri arasındaki ticari ilişkilerin ve bu bölgelere olan  ihracatın orta vadede artacağına işaret ediyor. Rapora göre; 2030 yılına kadar makina ve ulaşım ekipmanı ihracatı toplam ihracattaki artışın yaklaşık üçte birini sağlayacak. Türkiye son dönemde Orta Doğu ülkeleriyle ilişkilerini artırmış olsa da, ticaretin büyük bir kısmı halen Avrupa ülkeleriyle yapılıyor. Avrupa ekonomisinin umut verici toparlanması ve TL’nin değer kaybı gibi etkenler birleşince Türk ihracatçıların, önümüzdeki yıllarda iş hacimlerini artırması bekleniyor. Ayrıca Türkiye’deki yabancı yatırımda en büyük paya sahip olan Avrupalı şirketlerin ülkedeki güçlü varlığı teknoloji bilgisinin yayılmasına da katkı sağlayacak. Böylece Türk şirketleri sanayileşmiş ülkelerden bu yolla teknoloji transferinden  yararlanabilecek. Raporda Türkiye’nin, önümüzdeki yıllarda dikkat çekici bir büyüme potansiyelini koruduğu belirtiliyor. Diğer taraftan yükselen gelirler, ithal edilen ürünler için büyüyen bir tüketici pazarına da işaret ediyor.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın