Prof. Dr. Osman Altuğ, Merkez Bankası’nın faiz artırımı kararının vatandaşa "vergi artışıyla zam ve işsizliğin artması" olarak yansıyacağını söyledi.
Prof. Dr. Osman Altuğ, Merkez Bankası’nın faiz artırımı kararının vatandaşa “vergi artışıyla zam ve işsizliğin artması” olarak yansıyacağını söyledi.

Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari İlimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Osman Altuğ, Merkez Bankası’nın faiz artırımı kararının vatandaşa “vergi artışıyla zam ve işsizliğin artması” olarak yansıyacağını söyledi.

Prof. Dr. Osman Altuğ, bianet’in sorularını yanıtladı.

Yeni zamlar kapıda

Bu ortam vatandaşı nasıl etkiler?

Zam olarak gelir. Bu faiz artışı, Merkez Bankası ile bankalar arasındaki borç alıp verme ile ilgili. Merkez Bankası faizleri devletin borçlarını etkiler. Devlet bankalardan borç alıyor. Merkez Bankası faizi yükseltince bankalar da devlete satacakları tahvil faizlerini yükseltir. Devletin faiz gideri artınca da vergiye zam yapar. Benzin, mazot, elektrik, doğalgaza zam gelir. Zaten akşam motorine 25 kuruş zam yaptılar. Diğerler zamlar da kapıda.

“Türkiye’ninki hormonlu büyüme”

İşsizliğin artma ihtimali var mı?

Türkiye’de büyüme yok. Hormonlu büyüme var; sadece borçlar büyüyor. Beş katlı apartmanın var; borçla altıncı katı çıkarsın. Bakınca yüzde 20 büyüdün, herkes böyle görür. Ama kendi üretiminle, paranla değil, borçla o katı çıkmışsındır. Alacaklıya borcunu o katı verip ödeyemezsin.

İşte fabrikalar iflas ertelemesi istiyor, kredi kartları, krediler, senetler ödenmiyor. Ancak devletin borç sorunu yok. Çünkü borçlarını ödemiyor. Türkiye dünyanın en yüksek borç faizini verir alacaklarına. Dünya borç faizi yüzde yarım, bizde yüzde 12; yani 24 kat fazla. Faizi de ödemez sürekli öteler. Hormonlu büyüme budur işte.

Bu ortamda zaten işsizlik aldı başını gidiyor. Üniversite mezunlarının yüzde 56’sı, genç nüfusun yüzde 20’si işsiz. İktisatta üç şey vardır; iş, aş, eş. Türkiye’de 18 milyon evlenmemiş genç var. Yani bu işsizlik daha da kötüye gidecek.

“Bankanın geceyarısı makyajı sabaha aktı”

Faiz hamlesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye zaten krizin içerisinde. Merkez Bankası sadece makyaj yaptı. Bakın gece dolar düştü; sabah yine çıktı. Yani geceyarısı makyajı sabaha kadar kalmadı; aktı.

Dünyanın hiç kimsenin değiştiremeyeceği ekonominin kanun var arz talep kanunu. Aynı yer çekimi gibidir. Değiştirmeye kimsenin gücü yetmez. Merkez Bankası’ndan daha büyük kamusal otorite meclis. Ama o bile doları şu kadar yaptım diyemez. Ekonominin kanunu acımasızdır.

Ekonomin somut yanı üretimdir. Parasal yanı ise soyuttur. Soyut tarafı da üç kağıt ekonomisinden oluşur; döviz, faiz, borsa. Merkez Bankası bu üç kağıttan “faizi açtım” dedi ama fos çıktı.  Yani Merkez Bankası kim ki doları etkileyecek.

Doların değerini belirleyecek olan ülkenin üretim gücüdür. Daha çok üretirsek daha az tüketirsek o zaman doların değeri düşer. Bu kadar basit. Şu anda Türkiye’de 1 üretip 2 tüketiyoruz. Aradaki fark da zarar, bu zarar da kurlarda yüksekli olarak karşımıza çıkıyor.

“Vatandaş maaşını dolara yatıracak”

Vatandaş ne yapmalı?

Bu üç kağıt ekonomisi kendisine çalışır. Sokaktaki vatandaşın cebinde dolar var mı, faizde parası var mı, borsada kağıdı var mı; yok. Milleti niye bunlarla uğraştırıyorsunuz?

Vatandaş bana ne diyor. Karnımı doyurmama bakarım diyor. Ama üç kağıtçılar işi beceremediği için bu vatandaşın zamlarla cebine yansıyacak.

Eskiden böyle durumlarda vatandaş maaşını alıp dolara, euroya yatırırdı. Lazım oldukça bozardı. Yine öyle olacak. Buna da dolarizasyon denir.

Dünyanın en güçlü ülkesi kim; ABD. Onun para birimi ne; dolar. İşte bundan sonra vatandaş her yerde “yeşilim yeşilim yeşilim aman” türküsünü söyleyecek.

“Üretim artmalı”

Nasıl bir yol izlenmeli?

Düşük kur, yüksek faiz modeline son verilmeli. 11 yıldır bu modelle geldiğimiz nokta belli. Borç yüzde 400 arttı. Sözümona büyüme yıllık yüzde 7 diyorlar, bence hesap yanlış ama hadi kabul edelim; 10 yılda yüzde 70 yapar. Böyle bir dengesizlik var, o yüzden hormonlu büyüme diyorum. Türkiye bu modeli terk etmeli, ona giydirilmiş deli gömleğidir bu.

Başbakan topu “bağımsız kuruluş” diyerek Merkez Bankası’na attı ve hemen yurtdışına gitti. Çünkü bugün bu ipi göğüslemesi gerekiyordu. Faiz arttırdı noldu? Yüzde 20 de yapsa fark etmez.

Türkiye üretimin önünde engel olan deli dumrul vergilerini azaltmalı. Yoksa dışarıdan alınan ithal mallarla kalkınılmaz. İthal mal al, yerli malı yok olsun sonra milli iradeden bahset. Yeniden yapılanma süreci şart. Vatandaşın geliri üzerinden vergi sistemi gelmeli. Kayıtdışı ekonomiden kayıtlı ekonomiye geçilmeli.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın