Dünyanın en büyük profesyonel hizmet firmalarından biri olan Deloitte, “Avrupa Vergi Anketi: İstikranın Faydaları” isimli araştırmasını yayınladı. 27 ülkeyi kapsayan araştırma, bu ülkelerdeki vergi düzenlemeleri hakkında çarpıcı tespitleri ortaya koyuyor.
Avrupa Vergi Anketi’ne göre, bir yatırım bölgesinin şirketler tarafından “elverişli” ya da “zorlu” bir bölge olarak algılanmasında en önemli faktör vergideki belirsizlikler. Katılımcıların %60’ı, kendi ülkelerindeki vergi belirsizliklerini en çok endişe veren unsurların başında görüyor. Bu belirsizlik durumunun en çok dile getirildiği ülkeler, Belçika, İtalya, Macaristan, Portekiz ve Fransa olarak öne çıkıyor. Şirketlerin vergi ile ilgili bölümlerinin başında bulunan yöneticiler ise ülkelerinde en çok basit ve istikrarlı bir vergi sistemi görmek istiyor.
Rusya ve İtalya, sadece bu ülkedeki vergi yöneticileri tarafından değil; ankete katılanların çoğunluğu tarafından da en zorlayıcı vergi sistemine sahip ülkeler olarak anılıyor. Bu durumun sebebi olarak yine belirsizlik ve sistemin karmaşıklığı gösteriliyor.
Bunun yanında söz konusu bu vergi profesyonelleri, vergi sisteminin art arda gelen yeni düzenlemelerle daha karmaşık hale geldiğini vurguluyor. Ayrıca çalışanların bu değişim ve gelişimlere ayak uydurmasının imkânsız olduğunu da belirten vergi profesyonelleri, vergi sisteminin karmaşıklığının bu düzenlemelerden kaynakladığını düşünüyor.
Daha kolay bir vergi sistemi herkesin isteği
Büyük ekonomilerde vergi sistemi en elverişli ülkeler olarak Hollanda, Birleşik Krallık ve Almanya başı çekiyor. Vergi profesyonellerinin ortak görüşüne göre bunun nedeni kuralların açık, net ve öngörülebilir olmasının yanı sıra, bu ülkelerin vergi idarelerinin yapıcı ve işbirliğine açık tutumlarıdır. Aynı oranda, göreli olarak daha küçük ekonomilerde ise Lüksemburg ve İsviçre benzer sebeplerle öne çıkıyor. Katılımcılar kendi ülkelerinde de vergi sisteminin gelecekte daha istikrarlı, daha basit, tahmin edilebilir olması ve işbirliğine daha açık vergi yetkililerinin sistem içinde yer almasını arzu ediyor.
Ankete dünya genelinde toplam 940 farklı kuruluş katılırken; katılımcıların özellikle CEO-CFO gibi üst yöneticilere direkt rapor veren profesyoneller olduğu belirtiliyor. Türkiye’den katılım gösteren kişi sayısının ise 29 olduğu belirtiliyor. Raporda dikkat çeken önemli noktalardan biri de, hali hazırda büyük olarak kabul edilen ekonomilere meydan okuyacak, görece daha ufak ekonomiler arasında Türkiye’nin de yer alması. Ek olarak, ankete Türkiye’den katılanların %31’i, vergiyle ilgili inceleme ve tartışmaların Türkiye’de yükselişte olduğunu vurguluyor.
Deloitte Türkiye Vergi Hizmetleri Lideri Ahmet Cangöz, Türkiye’nin vergi iklimi yönünden “en elverişli” ülkeler arasında yer almadığını ancak yine de bulunduğu pozisyonun sevindirici olduğunu ileterek şöyle dedi: “Birçok ülkeyi ayrıntılı olarak inceleyen bu araştırmaya göre vergi yöneticileri kendi görevlerini şirketlerinin efektif vergi yükünü azaltmak olarak değil; mevcut mevzuata tam uyum sağlamayı gerçekleştirmek olarak görüyorlar. Biz de Türkiye’de birlikte çalıştığımız müşterilerimizin profesyonel vergi yöneticilerinde bu yaklaşıma sıklıkla tanık oluyoruz. Anketin de ortaya koyduğu üzere bu yöneticilerin büyük çoğunluğu kendi başarılarının ölçüsü olarak vergi beyanlarının zamanında verilmesi (%73) ve vergisel yükümlülüklerin belirgin hale getirilmesi (%68) gibi konuları dile getiriyorlar. Öte yandan, şirketlerin vergi stratejilerinin ne içerideki, ne de dışarıdaki paydaşlar tarafından yeterince sorgulanmıyor olması öne çıkan ilginç bulgulardan biri. Bu noktada, genel itibariyle verginin çoğu organizasyonda kapalı kutu gibi algılandığını görüyoruz.”
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.