490-254-3
MURAT TÜRKER >> bianet.org >> Belgeselin sonunda ekoloji sarhoşu Yue’yi Ekopolis’in temelini atarken görüyoruz, benzerlerinden özenle sakınmanız tavsiye edilir…

Çok da uzak olmayan bir gelecekte Çin’in şehirlerde yaşayan nüfusunun1 milyarı bulacağı tahmin ediliyor: İşin daha da hazin tarafı dünyanın geriye kalan kısmının da bu nüfusun ihtiyaçlarına göre şekillenmek durumunda kalacağı.

Tarihî dokuya hiç değer verilmemesi bir yana, hava kirliliği yüzünden şimdiden alarm zillerinin çaldığı Çin’in metropollerini örnek alanların bir kez daha düşünmesinde fayda var gibi görünüyor.

20 Kasım – 1 Aralık tarihleri arasında düzenlenen Uluslararası Belgesel Festivali IDFA’da görücüye çıkan “Ekopolis Çin” (Ecopolis China) gezegenimizde insanları üst üste yığarak bir yere varılamayacağını zarafetle ortaya koyuyor. İki kişiye odaklanan, Anna-Karin Grönroos‘un yönettiği 56 dakikalık Finlandiya yapımı ekolojik belgesel Amsterdam’daki etkinliğin orta metraj klasmanında yarışıyor.

Finlandiyalı mühendis

Hayatını temiz teknolojiyle ekolojik yaşama adamış Finlandiyalı yazar ve mühendis Erro Paloheimo yepyeni bir Silikon Vadisi projesi için Avrupa’dan yüz bulamayınca Çin’den medet ummaktadır. Komünist rejimin örnek köy olarak tescillediği bir yerleşimin bulunduğu yeşil bir vadiye konuşlandırılacak, daha çok modern bir tatil beldesini andıran yaşama alanının planları çoktan hazırlanmıştır.

Pekin’e çok da uzak olmayan bir mıntıkada inşa edileceği için iddialı proje, kârlı yatırımın kokusunu alan Çinli yetkililerin de aklına yatmış gibi görünmektedir. 20 bin kişinin yaşayacağı ve on adet inovasyon merkezinin bulunacağı yerleşim dünyayı kuşatan ekolojik krize çareler üretecek ve duruma acilen müdahalede payına düşeni yapacaktır. Tonton tavırlarıyla sempati toplayan entelektüel Paloheimo yıllardan beri hayalini kurduğu rüyayı gerçekleştirmek üzere sık sık Çin’e seyahat eder, yetkililerle çeşitli temaslar kurar, vakit kaybı olarak algıladığı çevre konulu birçok konferansa katlanmak zorunda kalır. Fakat uzun bir süre sonra insanlığı kurtarma ideallerinin Çin’de de gerçekleşemeyeceğini anlar; üst düzey bürokratlar ve politikacıları ikna edecek arabulucuları ayarlama konusunda zayıf kaldığı yüzüne vurulur.

Çin’li mültimilyoner

Ülkede ilk özel jete sahip olan Zhang Yue ise bir zamanlar arsızca para harcayan gösteriş meraklısı, müsrif ve bilinçsiz bir işadamıyken, şimdilerde kendini ekolojiye adamış adeta bir doğa savaşçısı gibi karşımıza çıkıyor. Neoklasik tarzda inşa edilmiş, Fransız saraylarını andıran dev bahçeli ikametgâhını bile artık şirketlerinde çalışanların eğitimine tahsis etmiş durumda. Eh ne de olsa Zhang Yue’nin havalandırma sistemleri üreten grubu Çin’in ekolojik atılımının medarı iftiharlarından.

Belgeselde enerjik ve idealist işadamı Yue, ekolojik bilinç ve hareketin hayat gailesi içinde olanlarca değil, ancak kendisi gibi lüks içinde yaşayan varsıllarca geliştirebileceğinden bahsetmekte, dünyayı ve insanlığı kurtarmak için elinden geleni ardına koymayacağını her fırsatta belirtmekte. Onu şimdi mutlu eden ve kendisini hür hissetmesini sağlayan “sürdürülebilir inşaat” esas takıntısı haline gelmiş durumda.

Dünyada inşaatı en hızlı bitecek ve gezegenin en yüksek binası olacak gökdelen de zaten 20 bin kişiyi barındıracak Ekopolis’in ta kendisi – Dubai’dekini, birkaç metreyle de olsa aşması bekleniyor…

Planda ekolojik binanın kendine yetecek enerjiyi kendi imkânlarıyla üretirken atık üretmeyeceği ifade ediliyor. Her ne kadar en üst katlarda lüks otel odalarının yer alacağı, en altta da hizmet sektörünün yaşayacağı belirtilse de yaşam tamamıyla bina içinde sürdürüleceğinden ahalinin bir yerden bir yere gitme zahmetine katlanmayacağı da projenin önemli bir unsuru olarak pazarlanıyor. (Bizim de AVM’si altında Ada manzaralılarımız var!)

Bina içinde çeşitli tarım alanları suni güneş sistemleriyle desteklenecek ama kremasyon fırını ne yazık ki Ekopolis’in dışında olacak.

Takıntılı şekilde bağlı olduğu projesini tanıtmak ve kabul ettirmek için Yue bol bol seyahat da ediyor. Fakat sonuç her zaman beklediği gibi olamayabiliyor: İyi niyetli işadamı Yue Londra’da katıldığı üst düzey konferansta bir konuşmacının “İnsanların hayatını fazla organize edersek insanlığın ruhu ölür” lafı karşısında da suratında garip bir ifadeyle kalakalıyor.

Bu cümlenin etkisinden kısa zamanda kurtulmuş olsa gerek, belgeselin sonunda ekoloji sarhoşu Yue’yi Ekopolis’in temelini atarken görüyoruz, benzerlerinden özenle sakınmanız tavsiye edilir..


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın