haber2-1

TGDF Gıda Kongresi 2013’ün ilk günü, Gıda zinciri yaşam döngüsünün her aşamasına ilişkin küresel ve ulusal ölçekte zorlukların tartışıldığı, Gıda Güvenliğinde Global Yaklaşımlar ve Türkiye oturumuyla başladı. Oturumun moderatörlüğünü, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları yaptı. Bu oturuma Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda Kontrol Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Erol, TGDF Genel Sekreteri Ersin Taranoğlu, Global Resources Corporation, CEO ve Yaşar Topluluğu Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Öğütçü ile Michigan Eyalet Üni. Gıda Kanunları ve Düzenlemeleri Enstitüsü Direktörü Prof. P. Vincent Hegarty katıldı.

Mirmahmutoğulları: “G20’nin 2015 gündeminde de gıda güvenliği olacak”

Oturum Başkanı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları; tarım ve gıdada dünyada baş döndürücü hızla gelişmelerin devam ettiğini belirtti.

Geçmiş yıllarda yaşanan küresel kuraklık krizinin ardından gıda güvenliğinin önemi ortaya çıktığına dikkat çeken Mirmahmutoğulları, Türkiye’nin 2015 yılında G20 Başkanlığını üstleneceğini hatırlatarak; konunun G20 gündemine taşındığını, 2015 gündeminde de gıda güvenliğine yer vereceklerini kaydetti.

Dünyanın bugünkü tablosuna bakıldığında 900 milyona yakın insanın yetersiz beslendiğini, 1,2 milyar insanın obez olduğunu söyleyen Müsteşar Mirmahmutoğulları, “Bunun yanında yanında 1 trilyon dolar değerinde 1,3 milyar ton gıda israf ediliyor” şeklinde konuştu.

Mirmahmutoğulları, ülkelerin enerji, su ve gıda güvenliğini garanti altına almak için çeşitli yollara başvurduğunu ve bazı ülkelerin gıda güvencesini sağlamak için başka ülkelerde toprak satın aldığını ya da kiraladığını ifade etti. AB-ABD arasındaki serbest ticaret görüşmelerine de değinen Mirmahmutoğulları; konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bugün 8 ülkenin kendine ait toprağı olmadığını söyleyebiliriz. Tabii, böyle bir ortamda ciddi iş birlikleri yapılıyor. AB-ABD arasındaki serbest ticaret anlaşması görüşmeleri gibi. Bu anlaşmadan belirli ülkeler kazançlı olacak. Ancak bu anlaşma Türkiye’yi bir başka yönden ilgilendiriyor. Bizi sıkıntıya sokacak. Türkiye’nin muhakkak surette bu anlaşmada yer alması lazım.”

Prof. Dr. Vincent Hegarty: “Jonglörlük yapıyoruz”

Oturuma katılan ABD’den katılan Michigan Eyalet Üniversitesi Gıda Kanunları ve Düzenlemeleri Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Vincent Hegarty, sunumunda gıda güvenliği ve sağladığı daha iyi iş fırsatlarını değerlendirdi. “Dünyada artık çok daha fazla insan, bir soruyu sormakta; yemeğimiz, gıdamız güvenli mi? Tüketiciler artık gıdalarının güvenliğine çok daha fazla dikkat ediyorlar” diyen Hegarty,  gıda güvenliğini ele almanın çok kolay bir iş olmadığını belirterek şöyle konuştu:

“Tam altı topu havaya atıyoruz, jonglörlük yapıyoruz. Birisini yere düşürürseniz kaybedersiniz. Gıda kanunları ve düzenlemeleri hükümetleri ilgilendirmektedir. Dünyada cezalandırmadan bir koruma ve destekleme sistemine geçiş gözlenmektedir. Üniversitelerin burada önemli rolü bulunuyor. Tabii gıda üreticilerinin de. Bir jonglör gibi, bu bileşenlerin oynadığı önemli bir rol mevcut. İletişimin açık ve şeffaf olması, herkesin ulaşılabilir olması önemlidir.”

Hegarty, ABD’de de gıda konusunda oldukça kapsamlı bir düzenleme yapıldığını vurguladı. Yeni ABD Gıda Modernizasyonu Kanunu’nun hazırlık safhalarında tüm paydaşların geri bildirimleri olduğunu kaydeden Hegarty, özellikle ABD’ye gıda ihraç eden tüm Türk İşletmelerinin bu kanunu iyi bilmek durumunda olduğuna dikkat çekti.

Prof. Dr. Vincent Hegarty gıda güvenliğine ilişkin bir mesajla konuşmasını tamamladı: “Gıda zinciri içerisinde yönetmelikler önemlidir, ama eğitim daha önemlidir.”

Mehmet Öğütçü: “Gıda, enerji ve su arasında önemli bir bağlantı var”

Global Resources Corporation, CEO ve Yaşar Topluluğu Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Öğütçü ise gıda, enerji ve suyun üç vazgeçilmez olduğunu söyledi. “Türkiye gibi ülkelerde bu üç vazgeçilmez kaynağın stratejik yönetimi kritik öneme haiz” diyen Öğütçü, Bakanlar Ahmet Davutoğlu, Veysel Eroğlu, Mehdi Eker ve Taner Yıldız’ın mini bir kabine oluşturmaları gerektiğine inandığını ifade etti.

Öğütçü konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Küresel gelişmeleri doğru bir düzleme oturtmak lazım. Küreselleşme ciddi bir darbe aldı, son 10 yıldaki gelişmelerle, devrim niteliğinde gelişmeler başladı: BRIC ülkeleri ekonomide hakim tepeleri ele geçirmeye başladı. Çin dünyanın ekonomik süper gücü olmuş durumda. Hindistan Çin’i yakından izliyor. Ticaretin akışı da batıdan doğuya doğru kaymaya başladı.

Enerji konusunda dinamikler müthiş bir hızla değişiyor. Kaya gazı devrimiyle ağırlık değişti. 2015’ten itibaren en büyük doğalgaz üreticisi ABD olacak.

Enerji, su ve gıdaya arz ve talep dengesiyle bakmanız lazım. Talepte de büyük bir patlama var. Artacak enerji talebinin %95’i Çin ve Hindistan’dan gelecek. Bu talebi karşılayacak kaynak var ama artık ucuz enerji dönemi kapandı.  Yenilenebilir enerjinin avantajı gıda ve su açısından baktığınızda çok daha fazla. Enerjide su kullanımı çok yoğun. Tatlı su kaynaklarının %50’den fazlası enerji türbinlerinin soğutulmasında kullanılıyor.

Türkiye, tarımda giderek çok daha iyi noktalara ulaşıyor ama enerji açısından Türkiye yoksul bir ülke. Türkiye petrolde %92, doğalgazda %98 ithalata bağımlı. Türkiye’nin toplam doğalgazı ancak 3 aylık tüketime yeterli. Türkiye 2023 hedeflerini gerçekleştirecekse, enerji ikmal güvenliği çok önemli ve bu Türkiye’nin yumuşak karnı. Türkiye suda da zengin bir ülke değil. Kişi başına düşen su miktarı 1500 metreküp.

Kapsamlı, entegre bir yönetim anlayışı gerekiyor. Bir de kaynak savaşları olduğu için gıda konusunda sübvansiyonların kaldırıldığı ülkelerde Arap baharı başladı. Bunun stratejik yönetimini ayrılmaz bir şekilde gerçekleştirmek gerekiyor. Tüm senaryolarda su savaşlarının 2040’da başlayacağı konuşuluyor.”

Gıda ve Kontrol Genel Müdürü İrfan Erol: “Gıda güvenliğinde hedeflerimiz var”

Gıda ve Kontrol Genel Müdürü İrfan Erol da konuşmasında gıdanın stratejik olmaya devam edeceğini kaydetti. Dünya nüfusu, demografik alandaki değişimler, nüfusun doyurulması, güvenilir gıdaya erişim gibi sorunların bütün insanlığın temel problemi olduğunu belirten Prof. Dr. Erol, “Bütün bunları aşmak zorundayız” dedi.

AB müktesebatı yanında, FAO ve WHO standartları ve global kabul görmüş bilimsel temellere dayalı yaklaşımları temel aldıklarına dikkat çeken Erol,  güvenilir gıda ve kaliteli ürünlere erişimi arttırmayı hedeflediklerini belirtti.

İrfan Erol, Bakanlığın bu konudaki çalışmalarından elde edilen sonuçlar hakkında ise şu bilgileri verdi:

“Son 11 yılda bitkisel üretim 13 milyon ton artarken, zirai ilaç kullanımını yüzde 27 azaltıldı. 55 Bin tondan, 40 Bin tona düşürüldü. 2013 yılının ilk 8 aylık dönemde AB’ne yapılan ihracat ürünlerinden pestisit kalıntısı nedeniyle alınan bildirim sayısında, 2012 yılının aynı dönemine göre yüzde 54 oranında azalma görüldü.

AB’ye süt ürünleri ihracatına yeniden başlandı. Okul bünyesinde faaliyet gösteren işyerleri ile gıdaların güvenilirliği ve kontrolüne ilişkin esaslar belirlendi ve TGDF iş birliği ile “Okul Kantinlerine Dair Özel Hijyen Kılavuzu”  hazırlandı.

Okul Sütü Programının kapsamı genişletilerek devam edildi. Ekmekle ilgili yeni düzenlemeler getirdik. 17 çeşit katkı maddesini ekmekten çıkardık. Ekmekte kepek oranı artırıldı, tuz oranı düşürüldü. Kırmızı et ve kanatlı etinin karışım halinde ürünlerde kullanılması da yasaklandı.”

Ersin Taranoğlu: “Kayıtdışılık gıda güvenliğinin en büyük düşmanıdır”

Gıda Güvenliği oturumunda son olarak TGDF Genel Sekreteri Ersin Taranoğlu söz aldı. “Gıda sektörü olarak kayıt dışılık en büyük rakibimizdir, gıda güvenliğinin en büyük düşmanıdır” diyen Taranoğlu, kamu otoritesinden kayıt dışılığın önlenmesi konusunda çok önemli adımlar beklediklerini ifade etti.

Ersin Taranoğlu konuşmasına şöyle devam etti: “Biz kayıtlıyız, elinizin altındayız her zaman denetleyebilirsiniz. Ama biraz da dışarıdaki, kayıtlı olmayan işletmelere bakın.

Biz gıda güvenliği konusunda her şeyi yapmaya hazırız. Ulusal Gıda Kodeksi Komisyonunda sektör temsilcilerimizin olması çok çağdaş bir gelişmedir. Komisyonlarda çok ciddi çalışmalar yapılıyor.

Diğer yandan bağımsız bir Gıda Otoritesi de olmalı. Böyle bir bağımsız kuruluşun olmasını da önemsiyoruz.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın