igiad

İktisadi Girişim ve İş Ahlâkı Derneği (İGİAD), ilkini küresel ekonomik krizin olduğu 2008 yılında açıkladığı “İş Ahlâkı Raporu”nun ikincisini de açıkladı. İstanbul’da İGİAD Merkezi’nde gerçekleştirilen basın toplantısıyla duyurulan “2013 İş Ahlâkı Raporu”, 2008’de yayımlanan rapora göre; iş dünyası ve toplumda, iş ahlâkına yönelik beklentilerin arttığını ve bu konuda bilinç düzeyinin oluştuğunu ortaya koydu.

“2020 olimpiyatlarının kaybedilmesinde iş ahlâkına yönelik beklentiler yatıyor”

Prof. Dr. Ömer Torlak, Prof. Dr. Şuayıp Özdemir ve Doç. Dr. Erkan Erdemir tarafından hazırlanan “2013 İş Ahlâkı Raporu”nda iş ahlâkının sadece Türkiye’de değil; Avrupa ve Amerika gibi krizlerin yaşandığı ülkelerde de öne çıktığı vurgulandı. 2013 İş Ahlâkı Raporu’nu açıklayan Konya Karatay Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Torlak, tüketici boykotlarının iş ahlâkının oluşumunda etkili olacağını savundu. Torlak, spordaki şike ve doping olaylarındaki artışı hatırlatarak, “İstanbul’un 2020 Olimpiyatlarını kaybetmesinde de iş ahlâkına yönelik beklentiler yatıyor” dedi. Son yıllarda dini hassasiyetlerden kaynaklanan bir helal ürün pazarı geliştiğini hatırlatan Prof. Torlak, “2 trilyon dolar civarında bir pazardan bahsediyoruz. İş ahlâkının burada da çok ciddi problem olarak ortaya çıktığını görüyoruz. Sertifika alma bu işin ayrı bir boyutu ancak iş ahlâkının gereklerine uygun problemlerin arttığını görüyoruz” diye konuştu.

“Tüketici bankaların ensesinde boza pişirmeli!”

Özellikle kayıt dışılığın ortaya çıkardığı, kimin haklı kimin haksız bilinmediği bir ortamda, iş ahlâkının çok önemli bir konu olarak gündeme geldiğini belirten Prof. Dr. Ömer Torlak, “Son yıllarda bankaların kredi kartlarından aldığı haksız yüksek ücretler ve GSM operatörlerinden kaynaklı şikâyetler, daha korumasız olan tüketicilerin daha fazla korunmasına ihtiyaç duyulduğunu ortaya koyuyor. Ekim ayında ele alınması beklenen Tüketici Yasası’nda bunların ele alınmasını bekliyoruz” dedi. 2008 yılındaki araştırmalarına göre 2013 yılında bankacılık sektöründeki nispi iyileşmeye de dikkat çeken Prof. Torlak, “Buna rağmen, finans sektöründeki ve GSM şirketlerinin, haksız rekabet unsuru uygulamalarına karşı, tüketici boykotlarının olmasını anlamlı görüyoruz. Tüketicinin, şirketlerin haksız uygulamalarına karşı, enselerinde boza pişirecek bir yapı, iş ahlâkının daha önem kazanacağı bir yapının oluşmasına vesile olur” diye kaydetti.

‘Sözüm senet’ diyen iş adamları azaldı!

‘Karşılıksız çek’ sorununa da değinen Prof. Torlak, “Karşılıksız çeklerin ödenmeyişiyle ilgili yasal düzenlemeler var. Ancak önemli olan iş ahlâkı konusudur. Problemler her geçen gün artıyor. Eskiden, ‘sözüm senet’ diyen iş adamlarımız vardı ve sözü gerçekten de senetti. Bugün de ‘sözüm senet’ diyen iş adamlarıma ihtiyacımız var. Raporumuzda çıkan sonuçlardan biri de bu. Bunun sayısının maalesef son yıllarda düştüğünü görüyoruz” dedi.

“Y kuşağını anlamaya yönelik işler yapmamız gerekiyor”

İş ahlâkı alanındaki problemlerin başında “Medya”daki uygulamalar ve “aşırı kazanma hırsı”nın 2008 ve 2013 araştırmalarında öne çıkan unsurlar olduğunu belirten Prof. Torlak, “Nesiller arasında farklar olacaktır. 2008’den bu yana toplumu etkileyen çok gelişme oldu, gençleri anlamamız gerekiyor. Bizlerin Y kuşağı gibi Z kuşağı gibi anlayışlara yönelik işler de yapmamız gerekiyor” diye uyardı.
“İş dünyası ilkesizliği kaldırmıyor, ilkesizlik her yerde kınanıyor, kanaatkâr olmama her yerde sorun!” diyen Torlak; iş ahlâkının oluşmasında en etkili olan ilk beş faktörün “yönetici”, “patron”, “aile”, “müşteri kaybetme korkusu” ve “eğitim-öğretim kurumları” olduğunun araştırmalarında çıktığını vurgulayarak, “İş dünyasında gerek patron gerek yönetici önemli rol model olarak görülüyor. Patron ve yöneticilerin söylemi ve yaptıkları ayrı olmamalı. Kendi durumlarının bilinciyle hareket etmeleri gerekiyor” dedi.

“Kredi kartlarıyla ilgili etkili eylemler olsa Hükümet karşı çıkmaz!”

2008 yılındaki rapor ile 2013 İş Ahlâkı Raporu’nu kıyaslayan İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erkan Erdemir ise, “Beş yıl önce çalışanların ‘aç kalma kaygısıyla’ daha çok ‘ahlâki’ davrandığını belirterek, son yıllarda gençlerde ‘daha çok kazanma hırsı’nın daha belirgin bir şekilde yer aldığını” söyledi. Bankaların aşırı kazanç hırsıyla kredi kartlarından aldığı haksız ücretlere de değinen Doç. Erdemir, “Ağaç yerine kredi kartıyla ilgili etkili eylemler olsa Hükümetin de buna karşı çıkacağını sanmıyorum” dedi.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın