Hava İş Sendikası 100 gününe ulaşan THY grevine yönelik bir açıklama yaptı. Sendika, üzerlerindeki baskıyı, sendika yönetiminden kurtulmak için yapılan yıpratmalardan bahsediyor. Ancak açıklamada ilginç bir nokta var. O da THY ile sponsorluk anlaşması bulunan Borussia Dortmund’un bu sponsorluktan çekilmeye doğru gittiği iddiası…
Hava İş’in açıklamasının Borussia Dortmund’la ilgili bölümü ise şöyle:
“Barselona ve Manchester United’dan sonra aldığımız haberlere göre Borussia Dortmund’un da sendikal hak ihlalleri ve haksız işçi çıkarmaları yapan bir şirket kanısına vararak sponsorluk sözleşmesini sona erdirme noktasına gelmesi şirketin markasının nasıl yıpratıldığının göstergesidir. Çalışanlara ve onların tüzel kişiliği adına sendikaya karşı sürdürülen yok sayma ve etik olmayan şirket söylemlerine rağmen, şirketin getirildiği bu duruma elbette üzülüyoruz.”
Hava İş Sendikası’nın açıklamasının tamamı ise şöyle:
HAVA-İŞ BAŞKANLAR KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ
Değerli Üyelerimiz ve Kamuoyuna;
Hava-İş Başkanlar Kurulu 20 Ağustos 2013 tarihinde toplanmış ve aşağıdaki değerlendirmeler ışığında gerekli kararları almıştır.
Halen örgütlü olduğumuz THY, THY Teknik A.Ş ve TEC işyerlerindeki toplu iş sözleşme süreçleri işverenlerin uzlaşmaz tutumları nedeniyle uyuşmazlığa sürüklenmiştir.
THY’de 100 gündür grevdeyiz. THY Teknik A.Ş’de ve TEC’de resmi arabulucu süreci uyuşmazlıkla sonuçlanmış, grev kararı alınma sürecine gelinmiştir. THY Teknik A.Ş’de ayrıca işverence istenen işkolu tespit talebi sonucu, daha önce Yargıtay Kararı ile kesinleşmiş hava taşımacılığı işkolu, Bakanlıkça bu işyerinin Metal İşkolunda olduğuna yönelik tespit yapılarak yeniden değiştirilmiş ve yeni bir sorun yaratılmıştır.
Hava-İş’e yönelik saldırılar çok yönlü, çok boyutlu ve sistematik olarak sürmektedir. Hava-iş bu saldırılara direnmiş, direnecektir. Hiçbir haksızlık, hukuksuzluk karşılıksız kalmayacaktır.
Tüm bu işyerlerinde iş barışı huzuru büyük yara almış ve şirket aidiyetine olan güven zedelenmiştir. Uluslararası ödüllere layık görülen THY mahkemelerle açıkça belgelendiği gibi hukuk dışı grev kırıcılığı yapan, İLO’ da, Avrupa Birliği Türkiye Komisyonunda hakkında açık sendikal hak ihlalleri suçlaması bulunan şirket durumuna düşürülmüştür. Grev kırıcılığı ile ilgili icra emrini ertelemek için icra dairelerine teminat yatıran borçlu haline getirilmiştir. SPK’ da grev ile ilgili özel durum açıklamalarını zamanında doğru bilgilerle yapmayarak hissedarları yanıltmakla suçlanmıştır.
Barselona ve Manchester United’dan sonra aldığımız haberlere göre Borissa Dortmund’un da sendikal hak ihlalleri ve haksız işçi çıkarmaları yapan bir şirket kanısına vararak sponsorluk sözleşmesini sona erdirme noktasına gelmesi şirketin markasının nasıl yıpratıldığının göstergesidir. Çalışanlara ve onların tüzel kişiliği adına sendikaya karşı sürdürülen, yok sayma ve etik olmayan şirket söylemlerine rağmen, şirketin getirildiği bu duruma elbette üzülüyoruz.
Ancak tüm baskı, saldırı, grev kırıcı hukuk dışı uygulamalar, artık yargı kararları ile belgelenmiş yalanlar, hiçbir demokratik ülkede görülmeyecek hukuki, idari skandal kararlar ve grevi içten sabote girişimlerine rağmen onurlu bir duruş olarak THY’de grevimizin 100. gününde haksızlıklara hukuksuzluklara karşı direncimiz, mücadelemiz sürüyor. THY grevi onurumuzdur.
Bu direnci dışarıdan ve içeriden 2-3 günde yok ederiz, diyen emek karşıtı güçlere, grevci işçilerimizle birlikte gereken onurlu yanıt verilmiştir, verilmektedir.
THY grevinin sayısal başarısızlığından bahsedenler, greve çıkmayı göze alamayanların hangi pişmanlıklar içinde olduğundan bahsetmemektedir. Toplumun yanlış yapması, bizim doğru duruşumuzun değerini değiştirmez. THY’de işçilere saldırı grevle başlamadı ve bu saldırının hedefi doğrudan yıllardır mücadele ile kazanılmış hakların ortadan kaldırılmasıdır. Biz grev diyerek bu saldırıya dur denilmesinin doğru olacağını düşündük ve bugün bu konuda h aklı olduğumuz net biçimde ortaya çıkmıştır.
Bugün gelinen noktada en büyük çarpıtma sorunun Hava-İş ve THY yönetimi arasında basit bir kavga olduğuna yönelik sürdürülen çok bilinçli bir propagandadır. Bu tamamen yalandır ve işverenlerin emek karşıtı yüzünü gizlemek amaçlıdır.
THY’de işverence 23. Dönem TİS 20. Madde hükümleri açıkça ihlal edilerek 12.500 üyemizden yaklaşık 8000 pilot ve kabin memuru üyemizin hakları ile ilgili, 2012 yılı Ekim ayında Operasyon El Kitabı OM PART A Revizyon 16 ve grev uygulama kararından kısa süre öncede Kabin Ekipleri El Kitabı CCM Revizyon 3 düzenlemeleri yayınlanmıştır.
Bu suretle el kitaplarının 7. bölümünde yıllardır, önce 07-029 no’lu Yönetmelik, daha sonra ise PR.01.70.07 no ile Prosedür çerçevesinde uçucu ekiplerin kazanılmış hakları olarak uygulanan Uçuş Görev ve Dinlenme Süreleri hakları, SHGM’nin bilim dışı SHT 6A-50 Talimatı ile yer değiştirmiştir. Bu değişiklik çok önemli hak kayıpları getirecek bir durum yaratmış ve grevin en önemli nedenlerinden biri de bu değişiklik olmuştur.
İşveren personel maliyetlerini düşürme amaçlı, esnek, insanların sosyal hayatı, sağlığı ve yorgunluğunu hiçe sayan SHT 6A-50 düzenlemesini tüm maddeleri ile meşru hale getirmek istemektedir.
Grevin sürmesinin temel nedeni işçilerin haklarının işverence hukuk dışı yollarla grev kırıcılığı işletilerek geriye götürülmek istenmesidir.
Tüm beyanlarında idari maddeler anlamında 23. Dönem sözleşme metnini işçilerin hiçbir hak kaybı olmadan imzalayalım diyen Sayın Hamdi Topçu’ ya açık çağrımızdır. Madem sözlü garanti veriyorsunuz, 23. Dönem sözleşmenin atıf yaptığı geçerli prosedür olan, PR.01.70.07 No’lu prosedürünün, eski şekliyle (yani içinde 36 saatlik ER dinlenme hakkı da bulunan) 24. Dönemde de geçerli olduğunu beyan eden protokolü yapalım toplu iş sözleşmesini bugün imzalayalım. Eğer bu sözünüzü de yerine getirmekten imtina ediyorsanız bunu hemen açıklayın ki, gerçekler herkesçe öğrenilsin…
Sendikamız grevimizle ilgili sağladığı grev kırıcılığını hukuken belgeleyen ve engelleyen ihtiyati tedbir kararını mutlaka uygulatacaktır. Bu konu, grevimizin toplu iş sözleşmesi imzalanarak ve haklarımız korunarak bitirilmesi için çok önemlidir.
Grev, THY 24. Dönem Toplu İş Sözleşmemiz onurluca ve temel haklarımızdan geriye gidiş olmadan masada imzalanarak sonuçlandırılacaktır.
Diğer bir çarpıtma ise Hava-İş yönetiminin grevi, Aralık ayındaki Genel Kurul için sürdürdüğü yönündeki çok ahlaksızca bir propagandadır. 305 işçimizin işe geri dönüş direnişi ve ardından THY grev gündemi ile yoğun bir saldırıya karşı mücadele içinde bugüne kadar genel kurulu hiç gündemimize almadık.
Ancak, her dönem olduğu gibi 3 yıl işçilerle birlikte onlar için tek bir direniş, tek bir örgütlenme, tek bir eylem yapmadan, hatta yasal greve katılmadan, Hava-İş’in hata yapmasını bekleyerek ve genel kurul yaklaştığında ortaya çıkılarak muhalefet adı altında karalama kampanyalarına başlanması bizi bu konuda da değerlendirme yapmak zorunda bırakmıştır.
Çok geriye gitmeden son altı yıla bir bakınız; THY Teknik A.Ş’de biri işkolu itirazı olmak üzere 3 yetki itirazı ve 25 aya yakın mücadele, THY’de 2 yetki itirazı, aylarca aidat ödenmemesi, onlarca temsilci ve kurul üyemizin işten çıkarılması, 23. dönemde anti- demokratik grev yasağı, Yüksek Hakem Kurulu ve THY Teknik A.Ş ve THY’de 305 işçinin kıyımı bir yıldan fazla sürmekte olan 305 direnişi ve THY’de 100. gününde grevle geçen mücadeleler. Ve yakın zamanda Teknik A.Ş.’de yine işkolu itirazı ve diğer uçak bakım firmalarında siyasi iktidarın yandaşı Hak-İş’e bağlı Çelik-İş’in devreye sokulması.
Ve artık geçen dönem olağan ve olağanüstü Genel Kurul girişimi ile denenen başarılı olunamayan, ancak bu dönem iyice su yüzüne çıkan işverenlerin Hava-İş’in yönetimini dizayn etmeye yönelik etik olmayan girişimleri…
Hava-İş Sendikası’nın yerli yerine oturmuş kurumsal yapısı olmasaydı bu saldırı dalgası ile kurumumuzun çökerti lmesi ve biat edenler listesine katılması amacına çoktan ulaşılmış olacaktı. Ama başaramadılar, başaramayacaklar… Çağdaş, demokrat, bağımsız, özgür, şeffaf, mücadeleci sendikal anlayışı ile emperyalist ve neo-liberal emek düşmanı dış güçler ve yerli destekçilerine boyun eğmeyen Hava-İş, asla susturulamayacaktır.
Hava-İş Sendikası genel merkez ve şubeleri, tüm kurumsal organları ile bir bütün olarak lideri Sayın Genel Başkan Atilay Ayçin ile birliktedir ve saygı duyduğu tek irade olan üye iradesine güvenerek tüm delege seçimlerine katılacaktır.
Hava-İş’in yıllardır sınanmış, işçi haklarından ödün vermeyen ve bunları geliştirmeyi bedel ödemeyi göze alarak başaran, saygın kurumsal tecrübesinin üyelerimizce yine güvenle tercih edileceğine yürekten inanıyoruz.
Hava-İş genel kurulunda her zaman olduğu gibi tamamen demokratik mekanizmalar işletilerek işyeri delege seçimleri ile genel kurul seçimleri dışarıdan hiçbir gücün baskısına ve etkisine izin verilmeden olgunlukla yapılacaktır. Ana Tüzüğümüz gereği işyerlerinde demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan delege ve şube seçimleri, tüzük yasal takvimi çerçevesindeki duyurularımız ile belirtilecek tarihlerde gizli oy açık sayım esasına göre yapılacak, bu iradeye herkes saygı gösterecektir.
Değerli Basın ve Kamuoyu;
Ülkemiz ve emekleriyle geçinen geniş halk kesimleri zor bir dönemden geçiyor. Siyasi iktidarın yanlış dış politikalarının sonucu her geçen gün yeni bir sorunla karşı karşıya kalıyoruz.
Değerli iki pilot üyemizin Suriye’deki iç savaşta hesaplaşma içindeki gruplarca kaçırılarak pazarlık konusu yapılması ne yazık ki bu savaş politikalarına bulaşılmasının bir yansıması olarak bizleri derinden üzmüştür. Dileğimiz iki üyemizin sağ ve sağlıklı olarak ailelerine geri dönmesidir. Sendikamız bu konuda uluslararası üst örgütü ITF ve bağlı Ortadoğu Bölge Birimi ve Lübnan Taşımacılık Sendikası’na gerekli bilgileri vererek çözüm için talepte bulunmuştur.
Saygılarımızla.
HAVA-İŞ GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.