Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Semahat Arsel, “Ramazan ayını hem bereket hem de maneviyat ile toplumsal birlikteliğimizi canlandırdığımız çok değerli bir ay olarak görüyorum” dedi.
Arsel, Bizden Haberler Dergisine yaptığı açıklamada, çocukluğunda Ramazan öncesi uzun hazırlıklar yapılıp, her şeyin programlandığını belirterek, iftar masasına bütün aile birlikte oturduğunu, Ramazan topunun patlamasını ve akşam ezanını beklediklerini, besmeleyi takip eden bir dua okunarak, oruçların açıldığını kaydetti.
İftariyelik olarak “hurma, peynir, zeytin, reçeller, tahin-pekmez ve lezzetini unutamadığı sıcak pidelerin hazırlanıp kapışıldığını” anlatan Arsel, şunları ifade etti:
“Ramazan’ın geleneksel tatlısı güllaç da soframızdan hiç eksik olmazdı. İftar sofrasından akşam namazı için bir ara kalkılır, sonra yemeğe devam edilirdi. Yatsı namazının ardından ise teravih namazı kılınırdı. Mevsimine göre Ramazan eğlenceleri tertip edilirdi. İmsakiyeye göre, başlı başına bir keyif olan sahura kalkılırdı. Sahurda ağır yemek yenmez nispeten hafif olan çorba, komposto ve iftariyelikler tercih edilirdi. Ramazan’ın 27’sinde Kadir Gecesi coşkuyla kutlanır, Hırka-i Saadet ziyaretleri yapılır, oruç tutmayanlar dahi o gün oruç tutarlardı.”
Arsel, bayramlarda ise ailenin hayatta olan büyüklerine gidildiğini, büyüklerin, harçlık ya da mendil verdiğini aktararak, “O dönemde Cumhuriyet ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Ramazan ve Kurban bayramlarının keyfini yaşayabilmek büyük şanstı. Bizler çocukluğumuzdan itibaren bu bayramların tadını çıkardık. Bunlar birçok çocuk için unutulmaz hatıralardı” dedi.
“Cumhuriyetin kıymetini en iyi bilen ailelerden biriyiz”
Arsel, Ramazan ayının bolluk-bereket, birlik-dirlik, yardımlaşma, kaynaşma, ibadet ve tefekkür ayı olduğunu dile getirerek, “Bu ayda oruç tutabilenler oruçlarını tutar. Her gece Kur’an-ı Kerim okunur, farz olan beş vakit namazın yanı sıra akşamları teravih namazı kılınır, iftarlarda eş-dost bir araya toplanır, zekatlar ve fitreler dağıtılır. Kadir Gecesi ise ibadetlerle kutlanır ve nihayet bayrama hazırlanılır. Bu vazifeleri yerine getirmek insana huzur veriyor” ifadelerini kullandı.
Çıkarılan şecerelerine göre, köklerinin gerek anne gerekse baba tarafından 1432 yılında yaşayan Hacı Bayram Veli Hazretleri’nin kadın kolundan geldiğini belirten Arsel, şunları kaydetti:
“Hacı Bayram Veli, Anadolu’nun en önemli mutasavvıflarından biriydi. Vehbi Koç Ailesi de bu etkiyle, tipik bir Orta Anadolu aile yapısıyla kurulmuştur. Yani ailenin birliği, dirliği, geleneklere bağlılığı, değer yargıları üstünde önemle durulup, gösterişten, israftan sakınan bir aile yapısındadır. Büyüklerimiz fevkalade ölçülü insanlardı. Her şeyin zamanında ve kararınca yapılmasına özen gösterirlerdi. Gerek çocukluğumuz gerekse gençliğimiz Ankara’da huzurlu ve mutlu geçmiştir.”
Arsel, gençliklerinde Ankara’da, Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşunu ve gelişimini gördüklerini ifade ederek, “Çocukluğumuzdan bu yana ne günlerden, nerelere, ne kadar sıkıntı ve özveri ile gelindiğinin canlı şahidiyiz. O nedenle gerek Ankara’nın gerekse Türkiye Cumhuriyeti’nin kıymetini en iyi bilen ailelerden biri olduğumuzu düşünüyorum” dedi.
Ramazan ayını hem bereket hem de maneviyat ile toplumsal birlikteliği canlandırdığı çok değerli bir ay olarak gördüğünü anlatan Arsel, “Koç Ailesi’nde bugün de tıpkı geçmişte olduğu gibi oruç tutabilenler oruçlarını tutuyor, herkes ibadetini yapıyor, iftarını açıyor. Kadir Gecesini ise birlikte kutluyoruz. Mustafa Koç’un evi daha müsait olduğu için genellikle bu buluşmalar onun evinde yapılıyor, bütün aile ve yakın dostlarımız ile orada buluşuyoruz” şeklinde konuştu.
“Bugünkü israfı yadırgıyorum”
Vehbi Koç’un, her sene eşe-dosta iftar verip, Fatih Camisi’nde ihtiyaç sahiplerine para dağıtıp ve vefat eden aile büyükleri için hatim okuttuğunu dile getiren Arsel, şunları kaydetti:
“Bizlerden, yani çocuklarından ve torunlarından isteği de hayattayken itinayla gerçekleştirdiği bu vazifelerin sürdürülmesiydi. Biz de bu vasiyetleri yerine getirmeye devam ediyoruz. Maalesef bugünkü hayat koşulları ve yoğun tempo gençlerin bizler kadar bu güzel ayların ve bayramların keyfini çıkarmalarına engel oluyor. Bu da bazı geleneklerin arzu edilmesine rağmen uygulanmasının önüne geçiyor. Bu nedenle geleneklerimizin bugünün koşullarına adaptasyonu önem taşıyor. Çocukluğumuzda tüketim ekonomisi yoktu. Bu nedenle bugünkü israfı yadırgıyorum. Çocukları sevindirmek için genellikle bayram kıyafetleri alınır, bir evvelki giysiler gündelik olarak, yeni alınan bayramlıklar da misafir kıyafeti olarak kullanılırdı.”
Arsel, Türkiye’nin dünyanın iyi giden ekonomileri arasında yer aldığına işaret ederek, “Vehbi Bey’in hayatı boyunca benimsediği ve Koç Topluluğu’nun tüm faaliyetlerinde bizlerin de düstur olarak uyguladığımız ‘Ülkem varsa ben de varım’ sözünün bizlere birçok konuda kılavuzluk etmesini umuyorum. Toplumsal birlikteliğin en güzel örneklerinin yaşandığı kutsal Ramazan ayında ülkemizin birliğinin ve dirliğinin sürmesini, her yaştan ve kesimden insanın üzerine düşeni yerine getirmesini diliyorum” ifadelerini kullandı.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.