Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu’nun (TGDF) tüm faaliyetlerinin odağında bulunan 4 ana başlıkta (Gıda Güvenliği; Çevre; Tüketici ve Ticaret-Rekabet) sektörel politikalar oluşturulabilmesi için doğru ve güncel bir veri kaynağı olmayı amaçlayan ve bu yıl yedincisi hazırlanan TGDF Gıda ve İçecek Sanayi Envanteri 2012, kamuoyuna açıklandı. Envanter 2012 verilerine göre; gıda ve içecek sektörü 2012 yılında 5,1 milyar dolarlık ithalatına karşın, 9,5 milyar dolarlık ihracatla, 4,4 milyar dolar pozitif dış ticaret hacmiyle, yüzde 186 gibi yüksek bir oranda dış ticaret fazlası verdi. Yine verilere göre, gıda ve içecek sanayinin ihracat artışı bir önceki yıla oranla yüzde 7,2 büyüme gösterdi.
Basın toplantısında konuşan Şemsi Kopuz, ihracata ilişkin yaptığı değerlendirmesinde ?Bu rakamla sektörümüzün, Türkiye toplam ihracatı içindeki payı geçen yıl yüzde 6,2 olmuştur. Son 10 yılda ise sanayimiz büyük bir başarıya imza atarak, gıda ve içecek ihracatımızı yaklaşık 5 kat arttırmıştır. Bu başarı sanayimize, 2011 yılında dünyanın en büyük 15. Gıda ve içecek ihracatçısı unvanını kazandırmıştır. Geçmişten gelen bu dinamikle, bu yıl ihracatta çift haneli rakamları göreceğimizi rahatlıkla söyleyebilirim. Yılın ilk çeyreğinde elde edilen 4,2 milyar dolarlık ihracat da sanayimiz için psikolojik sınır olan 10 milyar dolar ihracat rakamını geride bırakacağımızı gösteriyor? dedi.
Şemsi Kopuz, Cezayir ile sağlanan anlaşma çerçevesinde bu ülkeye de süt ve süt ürünleri ile et ve işlenmiş et ürünlerinin ihracatı da yakın zamanda başlayacağını, bir diğer gelişmenin de bir süre önce Çin ile imzalanan Gıda Güvenliği Mutabakat Zaptı olduğunu ve bu anlaşma ile iki ülke arasında yapılacak denetim ve standart uyumu sayesinde ülkemizin Çin’e daha fazla tarım ve gıda ürünü ihraç edeceğini belirtti.
Bu noktada öncelikli ihraç kalemlerini Çin?in gıda talebi belirleyeceğini söyleyen Kopuz, tahminlerinin, ihracattaki ağırlığın yaş meyve sebze, beyaz et, süt ve süt ürünleri olacağı yönünde olacağını kaydetti.
Şemsi Kopuz, 2007 yılında Rusya?nın tarımsal ürünler ithalatı içinde Türkiye?nin payı yüzde 3,3 iken, 2011 yılında bu pay yüzde 4,2?ye yükseldiğini belirterek, bu payın da önümüzdeki yıllarda artacağını işaret etti. TGDF Başkanı Kopuz; ?İthalatımızda ise en yüksek paya sahip olan alt sektörün, yüzde 48,2’lik oranla bitkisel ve hayvansal yağlar sektörü olması, bize, acil iyileştirme yapmamız gereken alanı da göstermektedir. Türkiye?de yağlı tohum üretimi, özellikle ayçiçeği üretiminin desteklenmesi gerekmektedir. Son 3 yılda başvurulan canlı hayvan ve karkas ithalatı da hükümetimizin aldığı önlemler ve hayvancılığımıza verdiği destekler sayesinde ihracat yapma noktasına gelinmesini sağlamıştır? dedi.
62 milyar dolarlık tarımsal hasılası ile dünyanın 7?nci büyük, Avrupa?nın ise birinci tarım ülkesi konumunda olan Türkiye, yabancı yatırımcılar için de en cazip alanlardan birini oluşturdu.
Küresel yatırımcılara kârlı yatırım fırsatları sunduğundan, doğrudan yabancı yatırımı çekerek son on yılda yaklaşık 4 milyar dolara, sadece 2012 yılında ise 2,1 milyar dolar seviyesine ulaştı.
2005 yılında 29,4 milyon TL olan Gıda ve İçecek Sanayi ARGE harcamalarının, 2011 yılında yüzde 157,4 oranında artarak 75,7 milyon TL’ye yükseldiğini söyleyen Şemsi Kopuz, Türk ekonomisinin 2023 hedefine ulaşmasında gıda ve içecek sektörünün önemli bir katalizör görevi göreceğini söyledi.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.