Tunus?ta düzenlenen Filistin İş Forumu’nda (PBF) konuşan MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, ?İslam ülkeleri ekonomide ve siyasette yükseliyor. İslam dünyasının sadece maddi gelişmeleri ilerleme saymak hatasından kurtulması, zenginleşmenin öz saygı, sabır, nezaket, çalışkanlık, huzur gibi kavramlarını da barındıran, sosyal ve kültürel iletişim alanlarını oluşturması gerekiyor? dedi.

Tunus Başbakanlığı himayesinde gerçekleşen, kuruluş aşamalarında MÜSİAD’ı ve IBF’i model alan Filistin İş Forumu (PBF) ve NAMAA Tunus dernekleri tarafından ortaklaşa düzenlenen 3. Filistin İş Forumu?na 25 ülkeden yaklaşık 750 işadamı Tunuslu 300 işadamıyla birlikte iştirak etti. 100?den fazla MÜSİAD üyesi işadamının da katılım gösterdiği toplantıda MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak ve IBF Başkanı Erol Yarar birer konuşma yaptı.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak, Tunus?ta gerçekleştirilen Filistin İş Forumu?nda dikkat çeken açıklamalar yaptı.

Konuşmasına İslam dünyasının kritik bir dönemden geçtiğine vurgu yaparak başlayan Başkan Nail Olpak, ?Tunus?ta başlayan uyanış, Libya?da kaosla, Mısır?da sancılarla, Suriye?de ateş ve kanla devam ederken, bölgemizdeki bu değişim ve dönüşüm sürecinin etkisini hayatımızın her sahasında hissediyoruz? dedi.

İslam ülkelerinin ekonomide ve siyasette yükselmeye başladığı ve bölgemizin yeniden şekillendiği tarihi bir dönüm noktasında bu yeni dönemin işaretini ilk olarak tüm dünyaya haykıran Tunus?ta bu toplantının yapılıyor olmasını çok önemli ve heyecan verici bulduklarını ifade eden MÜSİAD Genel Başkanı, dünyadaki mevcut dengelerin artık değişmeye başladığının en önemli göstergelerinden birisine 29 Kasım günü hep birlikte şahit olduğumuzu söyledi.

Genel Başkan Olpak konuşmasına şöyle devam etti:

“İsrail?in Gazze?deki Filistinli kardeşlerimize yönelik suikast ve hava saldırılarında onlarca masum insanın hayatlarını kaybetmelerinin hemen ardından, büyük bir insanlık ayıbı gecikmeli de olsa giderilmeye başlanmış, Birleşmiş Milletler?de alınan kararla Filistin, Gözlemci Devlet statüsü kazanmıştır. Bu karar Filistinli kardeşlerimizin en kısa zamanda bağımsız bir devlet olarak da Birleşmiş Milletlerde temsil edileceğinin işareti olmuştur.

1948’den beri Filistinli kardeşlerimize İsrail tarafından uygulanan zulüm, göçe zorlayan politikalar, masum siviller de dahil olmak üzere Filistinli kardeşlerimize yönelik katliamlar, coğrafyamız dışında da insanlığın ortak sorunu haline gelmiştir. Bugün gözlemci devlet statüsü kazanmış olsa da Filistin işgal altındadır. Başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devleti kurulmadıkça, Filistin sorunu sürdükçe sadece bölgeye değil dünyaya da huzur ve barışın hakim olamayacağı görülmelidir.

Birleşmiş Milletler?de Filistin Devleti?ni tanıyan 132 ülke olmasına rağmen Filistin?e ?Gözlemci Devlet? statüsünü kazandıran oylamada 138 evet oyu kullanılması hem mutluluk verici hem de anlamlıdır. Elde edilen bu başarının dünya barışı için hayırlı sonuçlar getirmesini diliyor, Filistin halkını ve devletini bir kez daha kutluyorum.”

Filistin ekonomisi güçlendirilmeli

“İşgal edilmiş Filistin?in işgalden kurtarılması elbette çok önemli, hayati bir meseledir. Fakat gözden kaçırmamamız gereken asıl mesele Filistin ekonomisini güçlendirmektir.”

Ekonomik ve sosyal kalkınma

“Dünyanın gerçek bir buluşmaya ihtiyacı var. Ekonomiyle ahlakın buluşmasına, teknolojiyle erdemin buluşmasına, insanla tabiatın buluşmasına ihtiyacımız var. Dünyanın, birbiriyle savaşan değil, fakirlikle, cehaletle, ayrımcılıkla savaşan ülkelere, yönetimlere ihtiyacı var.

İslam dünyasının da sadece maddi gelişmeleri ilerleme saymak hatasından kurtulması, zenginleşmenin öz saygı, sabır, nezaket, çalışkanlık, huzur gibi kavramlarını da barındıran, sosyal ve kültürel iletişim alanlarını oluşturabilmesi gerekiyor. Ekonomik ve sosyal kalkınmayı gerçekleştirebileceğimize inanıyoruz. Biz işadamlarına düşen en büyük sorumluluk bu idealin gerçekleşmesi yolunda gereken çabayı harcamaktır.

İslam ülkelerinin güçlenebilmeleri ve yeni dünya düzeninde söz sahibi olabilmeleri için birlikte hareket etmelerinin gerekli olduğuna inanıyoruz.

Küresel krizlere dayanıklı,teknolojik gelişme rekabetine ayak uydurabilen, mali dengeleri kadar beşeri sermayesini de zenginleştiren ve güçlendiren, değişen ve çeşitlenen üretim ve pazar ekonomilerine hakim olabilecek siyasal ve ekonomik mimariler kurabilmemiz için ticari işbirliklerine yönelik projeler üretmek öncelik vermemiz gerekiyor.

Türkiye İslam İşbirliği Teşkilatı ülkeleri ile ticaretini anlamlı bir şekilde artırırken, dünyadaki diğer ülke gruplarının ekonomik verileriyle kıyaslandığında, halen İslam İşbirliği Teşkilatı ülkelerinin kendi arasındaki ticareti düşük kalmaktadır.

Evet, belki son 10 yılda İslam İşbirliği Teşkilatı ülkeleri arasındaki ticaret yüzde 9?dan yüzde 15 seviyesine yükselmiş ve 2020 yılı için konulan yüzde  20 hedefine emin adımlarla gidilmektedir. Ancak, Türkiye örneğinde olduğu gibi, ülkelerimiz arasındaki işbirliği alanları ve sahip olunan potansiyel göz önünde bulundurulduğunda, ticaret hacmi çok daha artmalıdır.

İslam Dünyası; ekonomik büyümenin ana unsurları olan; sermayeye, dinamik nüfusa ve işgücüne, geliştirilebilir teknolojik altyapıya ve geniş pazarlara sahiptir. Ne var ki, ülkelerimiz sahip oldukları bu farklı potansiyelleri gereği gibi harmanlayamamakta ve arzu edilen işbirlikleri kurulamamaktadır. Bu nedenle, halen İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler arasında, yıllık kişi başına düşen Gayri Safi Milli Hasıla 340$ ile 72.000$ arasında değişmektedir. İslamİşbirliği Teşkilatı ülkeleri, hem fakirlikle uğraşmakta, hem orta gelir tuzağında kalmakta, hem de gelecekte bitmesi olası doğal kaynaklarıyla,şimdilik, bir zenginlik sürdürmeye çalışmaktadır. Bu durum İslam dünyasının kaderi olmamalıdır. İslam dünyası önceliklerini belirleme hakkına ve gücüne sahiptir.?

İnsan onuruna yaraşır bir refah artışı

“İslam İşbirliği Teşkilatı ülkeleri olarak, birbirleri ile rekabet eden değil, birbirlerinin karşılaştırmalı üstünlüklerini göz önünde bulunduran ve tamamlayıcı bir şekilde iş bölümü yapan, Allah?ın nimetlerini paylaşıp, uzun vadeli, adil ve insana yaraşır bir refah artışına doğru gidecek kalkınma politikasını oluşturan bir anlayışa ihtiyacımız var.

İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler arasında insanların ve ürünlerin serbestçe hareket etmesinde, sermayenin serbestçe dolaşımında, sınırlar artık ortadan kalkmalıdır. Mağrip?ten Çin Seddi?ne uzanan geniş coğrafyamızı boydan boya, sorunsuz ve engelsiz kat ettiğimizde bundan hepimiz kazançlı çıkacağız.

Biz yakınlaştıkça, paylaştıkça, daha çok ürettikçe, tasarruflarımızı yek diğerine yardım için kullandıkça, bilgi, birikim, teknoloji ve finans kaynaklarımızı bölüştükçe, güzel günler yakınlaşacak, hür ve müreffeh zamanlar hızla yaklaşacaktır.”

MÜSİAD Heyetine büyük ilgi

Tunus’a adeta çıkarma yapan MÜSİAD Heyetine ilgi büyük oldu. MÜSİAD Heyetini Tunus Ulaştırma, Sanayi ve Dışişleri ve Kalkınma Bakanları ağırladı. MÜSİAD Heyetini Tunus Başbakanı Hmadi Cibali de ağırladı. Görüşmede Türkiye ile Tunus arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi konusunda neler yapılabileceği değerlendirildi.

Tunus’ta bulunan MÜSİAD heyeti ayrıca IBF Yönetim Kurulu Toplantısı?nı da burada gerçekleştirdi. IBF Yönetim Kurulu Toplantısı, Tunus Bölgesel Kalkınma Bakanı Jemaleddim Gharbi?nin katılımıyla gerçekleştirildi.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın