Analistlere göre, yatırımcılar hisse seçiminde dolar bazında ucuz kalmış olanlara da yer vermeli. Çünkü dövizde olası bir gerileme halinde bu hisselerin prim potansiyelleri daha da yükselecek.

İDİL TARAKLI >> İMKB endeksi yılbaşından bu yana genelde yatay-dalgalı bir seyir izliyor. Borsadaki yabancı yatırımcı payı ise yüzde 70?lerden 62.5?lere gerilemiş durumda. Yabancı payı gerilese de İMKB?deki ağırlıklarının hala önemli bir seviyede olduğunu söylemek mümkün. Bilindiği gibi İMKB?nin seyri son yıllarda genelde yabancı alımlarıyla yükselişe geçiyor. Yabancı alımlarında ise faiz ve dövizdeki hareketler de önemli bir etken oluyor. Özellikle döviz kurlarındaki hareketler hisse senedi piyasasına direkt olarak yansıyor. Çünkü İMKB?de ciddi bir ağırlığa sahip olan yabancı yatırımcılar, yerlilerden farklı olarak hisselerin değerine kendi para birimiyle bakıyor. Döviz kurlarının yatay ya da istikrarlı seyrettiği dönemlerde bu durum çok önemsenmiyor. Ancak kurlar aşağı ya da yukarı yönde sert hareketler yaptığında borsa aynı seviyede kalsa da yabancılar açısından İMKB birdenbire ucuz ya da pahalı konuma gelebiliyor. Bu da elbette onların İMKB?deki pozisyonlarını etkiliyor.

Avantaj ve dezavantajlar

Geçen yıl hatırlanacağı gibi TL, dolar karşısında yüzde 20?nin üzerinde değer kaybetmişti. Bu durum borsadaki yabancı yatırımcılar açısından bir avantajdı.

Çünkü bu, kendi paralarıyla İMKB?de yüzde 20 daha fazla hisse senedi alabilecekleri anlamına geliyordu. Ancak madalyonun bir de öbür yüzü var. Yabancı yatırımcılar bu dönemde ellerindeki hisseleri satmak istediğinde avantajları ortadan kalkıyor. Çünkü TL değer kaybettiğinde yabancılar hisselerini aldığı fiyattan satsa bile paralarını dolara çevirip bunları geri almak istediklerinde zarar yazıyorlar. Kısacası yabancı yatırımcılar açısından kurların seyri, borsadaki pozisyonlarını etkileyen en önemli unsurlardan. Aynı durum yerli yatırımcılar açısından da geçerli. Yerli yatırımcılar da bir hisse senedinin dolar bazında ucuz olup olmadığını dikkate almak durumunda. Çünkü dolar bazında pahalı olan bir hissenin prim potansiyeli de olmayacaktır.

Galata Menkul Değerler Araştırma Müdürü Polat Yaman, hissenin dolar bazında ucuz olup olmamasının önemli bir kriter olduğunu düşünüyor. Ancak Yaman, portföy oluşturulurken sadece bu kritere bakmanın yeterli olmayacağını da hemen ekliyor. Yaman, ?Hissesi alınacak şirketin gelecekteki iş yapma potansiyeli, defter değeri, fiyat/kazanç oranı ve benzer finansal verileri de incelenmeli? diyor. Polat Yaman, bunların yanı sıra TL ve dolar bazlı grafiklere de bakılarak o şirketin ucuz olduğuna kanaat getirilirse kademeli olarak alıma geçilmesini öneriyor. Yaman, öngörülemeyen risklerin hep olacağını, bunlara karşı bir korunma mekanizması oluşturulması gerektiğini sözlerine ekliyor.

TL bazında % 30, dolar bazında % 37

Dolar kuru, son bir yıl içinde 1.50 TL ile en düşük (8 Nisan 2011), 1.9195 TL ile de en yüksek (29 Aralık 2011) seviyelerini gördü. Endeksin en yüksek seviyesi 70 bin 336 puanla 4 Mayıs 2011?de görüldü. Endeks, geçen yıl 11 Ağustos?ta ise 48 bin 600 puanla en düşük seviyeyi gördü. Bu yılın başından bu yana enyüksek seviye ise 63 bin 616 puanla 3 Nisan?da görüldü. Böylece 11 Ağustos 2011 ile 3 Nisan 2012 tarihleri arasında endeks, TL bazında yüzde 30 getiri sağlamış oldu.

Endeks, dolar bazında ise en düşük seviyesini 25 Kasım 2011?de 25 bin 884 puanla gördü. Bu yıl dolar bazındaki en yüksek seviyesine ise 35 bin 967 puanla 3 Nisan?da çıktı. Söz konusu iki tarih aralığında endeksin dolar bazında getirisi ise yüzde 37 oldu. Hazırladığımız haber, dolar bazında ucuz kalmış hisseleri kapsıyor. Uzmanlara göre dolar kurunda olası gerilemelerde bu hisselerin prim potansiyelleri daha da yükselecek. Yabancı yatırımcıların da bu tür hisselere daha fazla ilgi göstereceği tahmin ediliyor.

Para Dergisi


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın