TL’nin değer kazanması ve dünya gıda fiyatlarındaki gerilemenin, önümüzdeki dönemlerde enflasyon baskısını hafifleteceği bildirildi.

Okan Üniversitesi Finansal Riskleri Araştırma ve Uygulama Merkezi (OKFRAM), enflasyon verilerine ilişkin raporunda, dünya gıda fiyatlarının 2011 yılı eylül, ekim ve aralık aylarındaki düşüşle birlikte yaklaşık yüzde 9 gerilediği, gıda fiyatlarında eylül ayında başlayan bu düşüşün 3 ay gecikmeli olarak Türkiye’ye yansıdığının görüldüğü belirtildi.

Raporda, son açıklanan enflasyon verileri dikkate alınarak, seçilmiş ülkelerde bir önceki yılın aynı ayına göre en yüksek enflasyon artışının 4,05 puan ile Türkiye’de gerçekleştiği, ardından 3 puan ile Güney Afrika, 1,6 puan ile ABD’nin geldiğine işaret edildi.

Kısa vadede Merkez Bankası’nın 2011 yıl sonunda aldığı ek sıkılaştırma önlemleriyle ekonomik aktivitenin soğumaya başlaması, dünya gıda fiyatlarındaki gerileme ve döviz kurundaki düşüş sayesinde enflasyon artış hızında gözlenen yavaşlamanın devam edeceğinin altı çizilen raporda, ancak küresel piyasalardaki borç krizinden kaynaklanan oynaklığa bağlı olarak, kur ve petrol arzına ilişkin sorunlar sebebiyle petrol fiyatlarında gözlenebilecek olası artışların enflasyon hedefleri bakımından en önemli riskleri oluşturduğu ifade edildi.

Merkez Bankası’nın söz konusu risklerin yaşanması durumunda gerekli tedbirlerin alınacağı vurgusunu da göz önünde bulundurmak gerektiğinin altı çizilen raporda, 2012 yılının son çeyreğinde baz etkisinin de katkısıyla enflasyonda ivme kaybı gözlenebileceği belirtildi.

2011 yılını çift haneyle kapatan enflasyonun, kur artışının gecikmeli etkilerinin hafiflemesi ve gıda fiyatlarındaki ılımlı seyir ile 2012 yılına yatay bir seyirle başladığı kaydedilen raporda, 2011 yılı son çeyreğinde uygulanan parasal sıkılaştırmanın da etkisiyle sanayi üretim endeksinin Kasım ayında yüzde 5,50 ile son bir yıllık ortalama olan yüzde 9’un altında kalarak yavaşladığının görüldüğü anımsatıldı.

2012 son çeyreğinde ivme kaybı gözlenebilir

Son 5 yıllık ortalamanın ise yüzde 4’te olmasının, üretimdeki bu yavaşlamanın süreceğine işaret ettiği belirtilen raporda, şöyle denildi:

”Sıkılaştırıcı politikaların sanayi üretiminde de açıkça görülen soğutucu etkisi, dünya gıda fiyatlarındaki gerileme ve kurlardaki düşüş, enflasyon üzerindeki hafifletici etki yapmaya devam edebilecektir. Enflasyonla ilgili en önemli belirsizlik unsurları ise AB krizine bağlı olarak kurlarda yaşanabilecek volatilite ve petrol fiyatlarına ilişkin beklentilerdir. FED’in düşük faiz politikası ve Merkez Bankası’nın müdahaleleri, dolarda kısa vadede düşüş sağlayarak Merkez Bankası’nın enflasyon sorunu bakımından elini rahatlatmıştır. Ancak küresel yavaşlama kaygısı, önümüzdeki dönemde faiz indirimini gündeme getirebilecek olsa da kısa vadede Merkez Bankası’nın enflasyonla ilgili daha net yavaşlama sinyalleri alana dek sıkı politikalardan vazgeçmeyeceğini düşünmekteyiz. Kısa vadede yüksek kurun gecikmeli etkilerinin hafiflemesi, dünya gıda fiyatlarında yaşanan gerileme ve sezon indirimlerine bağlı olarak enflasyondaki yükselişin hafiflediği gözlenmektedir.

OKFRAM olarak, kısa vadede Merkez Bankası’nın 2011 yıl sonunda aldığı ek sıkılaştırma önlemleriyle ekonomik aktivitenin soğumaya başlaması, dünya gıda fiyatlarındaki gerileme ve döviz kurundaki düşüş sayesinde enflasyon artış hızında gözlenen yavaşlamanın devam edeceğini düşünmekteyiz. Fakat, küresel piyasalardaki borç krizinden kaynaklanan oynaklığa bağlı olarak, kur ve petrol arzına ilişkin sorunları sebebiyle petrol fiyatlarında gözlenebilecek olası artışların, enflasyon hedefleri bakımından en önemli riskleri oluşturduğunu ve Merkez Bankası’nın söz konusu risklerin yaşanması durumunda gerekli tedbirlerin alınacağı vurgusunu da göz önünde bulundurmak gerekmektedir. 2012 yılının son çeyreğinde ise baz etkisinin de katkısıyla enflasyonda ivme kaybı gözlenebilecektir.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın