Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Fransa’da 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının inkarını suç sayan yasa teklifinin senatoda reddedilmesi için Türklerin Paris’te düzenlediği protesto gösterisine ilişkin “Bu yürüyüşü düzenleyenleri tebrik ediyorum. Demokrasiyi gerçekten önemsediklerini ortaya koydular” dedi.

Bağış, Ekonomi Gazetecileri Derneği tarafından Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen sohbet toplantısında yaptığı konuşmada, ekonomi muhabirleri ve gazetecilerin, Türk ekonomi tarihinin en müreffeh ve parlak döneminde görev yaptığını söyledi.

Egemen Bağış, “Türk ekonomisinin, dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri olma sürecine tanıklık ediyorsunuz. Uluslararası sermayenin en çok geldiği, yerli ve uluslararası yatırımcı güveninin en yüksek olduğu dönemin haberlerini yazıyor, bu dönemin yorumlarını, analizlerini yapıyorsunuz” dedi.

Son 8,5 yılda çok ciddi dirençlerle karşılaştıklarını ifade eden Bağış, “Önümüze sürekli engeller çıkardılar ama biz bütün bu engellere inadına demokrasi diyerek, inadına birlik ve beraberlik diyerek, inadına kardeşlik, inadına kalkınma diyerek yolumuza devam ettik” diye konuştu.

Bağış, en büyük yatırımı demokrasiye yaptıklarını ifade ederek, şunları kaydetti:

“Demokrasiye yaptığımız yatırım sayesinde istikrar ve güven ortamı pekişti. Güçlü kalkınma ve güçlü ekonomi hedefimizin tamamlayıcısı güçlü ve ileri demokrasidir. Şimdi aynı çevrelerin tasfiye korkusuyla, yok olma korkusuyla, tedavülden kalkma korkusuyla daha da hırçınlaştıklarını görüyoruz. Bu ülkenin kaynaklarını yıllarca çarçur eden, millete değil kendine yontanlar da aynı zihniyetti. Şimdi çılgın projeler açıklıyoruz. Kendi öz kaynaklarımızla vizyon projeler ortaya koyuyoruz. Ekonomide ‘Türkiye modeli’ kavramı ortaya çıktı. Dün 12 saat sonramızı göremiyorduk, bugün 12 yıl sonrasının hedeflerine odaklanıyoruz. Artık Türkiye’nin elinde limitsiz kredi kartı var.”

Avro bölgesinin içinde bulunduğu sıkıntının dünyanın en büyük ekonomisi olan AB’nin gündemindeki en önemli sorunların başında geldiğini dile getiren Bağış, “Almanya Başbakanı Angela Merkel, Avrupa ekonomisinin İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana bu kadar zor bir dönemden geçmediğini belirtiyor. Aynı şekilde İngiltere Başbakanı David Cameron’ın ‘Reforma gidilmezse Avrupa Birliğinin geleceği tehlikede’ diyor olması krizin boyutunu bizlere açıklıyor” diye konuştu.

Bağış, AB üyesi ülkelerin bütçe açıklarıyla, ekonomik daralmayla, borç finansmanıyla boğuşurken hemen yanı başlarındaki Türkiye’nin genç, dinamik ve eğitimli iş gücüyle büyüme rekorları kırarak 2023 hedefleri doğrultusunda emin adımlarla ilerlediğini kaydetti.

“İşte bu gerçeği Avrupalı liderlerin çok iyi okumaları ve geleceğe dönük sağlıklı kararlar almaları gerekmektedir” diyen Bağış, dünyanın hala güçlü bir AB’ye ihtiyacı olduğunu, çünkü AB’nin fikirler ve idealler birliği olduğunu vurguladı.

AK Parti Tüzüğü

Bağış, AK Parti Tüzüğü’ndeki 3 dönem kuralının değişip değişmemesi yönündeki görüşünün sorulması üzerine şunları söyledi:

“Tüzükteki 3 dönem kuralı değişmemelidir. Değişmesinin yanlış olacağına inanıyorum. 2015’te benim de milletvekilliğimin son yılı olacak ama Türkiye’nin çıkarları, bizim çıkarlarımızdan daha önemlidir diye düşünüyorum. Çünkü bu durum, partinin kendini yenilemesini, kurumsallaşmasını sağlar. Kendini yenileyemeyen partiler, Cumhuriyet ile yaşıt partiler hala aynı kişilerle devam ettikleri için de halkın gönlünde maalesef yer tutamıyor. Kendini yenileyebilen partiler de halkın sorunlarına yeni çözümler ve öneriler ortaya koyabilir. Farklı bir algı da var; sanki AK Parti’deki herkes 3. dönem milletvekilliğinden önümüzdeki döneme kimse kalmayacak diye…. Şu an AK Parti’nin 326 milletvekili var. Bunların sadece 73’ü 3. dönem milletvekilidir. Biz bu kuralı bilerek zaten bugüne kadar gerekli alt yapı çalışmalarını yaptık. 3. dönem milletvekillerinin siyaseti tamamen bırakacakları gibi bir kural yok. Bazıları Başbakanımıza, Cumhurbaşkanımıza danışmanlık yapabilir. Bir kısmı yerel siyaseti tercih edebilir, bir kısmı il başkanımız olabilir, dışarıdan bakan olabilir, bazıları üst düzey yönetici olabilir, yani opsiyonlar çok. Siyaset yapmak için milletvekili olma şartı yok.”

Başbakan Erdoğan’ın köşke çıkma ihtimali

Bağış, bir gazetecinin “Başbakan Erdoğan’ın köşke çıkma ihtimali var mı?” şeklindeki sorusu üzerine de şunları kaydetti:

“Milletin gönlünde sayın Başbakanımızın yeri açık ve ortada. Türkiye’de girdiği 3 seçimde de oyunu arttırarak çıkan başka bir örnek yok. Sayın Başbakanımızın (milletvekilliğinin bitmesinin ardından) ne yapacağına kendisi karar verecek. Kendisinin de şu an bu kararı verdiğine inanmıyorum. Çünkü Başbakanımız çok stratejik düşünür ve son güne kadar verilerin değişebileceğini bildiği için son ana kadar karar vermez. Başbakanımız o gün geldiğinde Türkiye’nin çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapar ama onun şimdi gelecekten ziyade bugüne yoğunlaşmış durumda. Kapatma davası sürecinde bile çıkıp ‘Eğer Türkiye kazanacaksa biz kaybetmeye hazırız’ diye bir açıklama yaptı. Türkiye, bunu diyecek kadar açık, net, samimi bir lider görmemişti.”

“AB de kendi içinde bir transformasyondan geçecektir”

Bağış, “AB’ye girebileceğimize inanıyor musunuz?” şeklindeki soruya karşılık olarak da Türkiye’nin AB’ye girebilecek standartlara kavuşacağını, ancak AB’ye girmeye milletin karar vereceğini söyledi.

AB sürecini illa AB’ye üye olmak için yürütmediklerini dile getiren Bağış, AB’ye girmenin bir hedef olduğunu, ancak sürecin sonuçtan daha önemli olduğunu dile getirdi.

Türkiye’nin Ortaasya ve Afrika ile geliştirilen ilişkilerinin AB’den vazgeçildiği anlamına gelmediğini aktaran Bağış, Türkiye’nin artık birçok yerde önemli bir oyuncu haline geldiğini ifade etti.

Bağış, AB’nin şu an bir “akıl tutulması” içerisinde olduğunu dile getirerek, “2012 sancılı bir yıl olacaktır ama 2013’te bu sorunların hepsi bitecektir. AB de kendi içinde bir transformasyondan geçecektir” dedi.

Bağış, AB’nin içinde istikrar sancısı olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

“(Sık dişini Avrupa, Türkiye seni kurtarmaya geliyor) lafını Avrupa’da birkaç yerde söyledim ama şu ana kadar bir Avrupalı bu söze tepki göstermedi. Ancak bizdeki kraldan çok kralcılar, muhalefet ve bazı çok bildiğini sanan meslektaşınız ‘Ya bu laf Avrupalıyı rencide etmez mi?’ dedi. Biz AB’ye yük olmak için değil, yük almaya gidiyoruz. OECD rakamlarına göre Türkiye, 2050’de Avrupa’nın en güçlü 2. ekonomisi olacak. Bunu ben söylemiyorum rakamlar söylüyor.”

“AB’yi Türkiye’nin diyetisyeni olarak nitelendiriyorum”

Bir gazetecinin Türkiye’de yetiştirilen sporcu sayısının az olduğunu belirterek, gerekli çalışmaların da yapılmadığını söylemesi üzerine Bağış, sporda da Türkiye’nin AB standartlarını yakalaması gerektiğini söyledi.

Bağış, şunları kaydetti:

“Biz AB standartlarında bir ülke olmak istiyorsak ortalama ömrümüzün de AB standartlarında olması lazım. Bunu da iki türlü yapabiliriz. Biri beslenme, ikincisi spordur. Ben AB’yi Türkiye’nin diyetisyeni olarak nitelendiriyorum. Ülkeler, AB’nin kurallarına uyulduğu zaman daha müreffeh, daha şeffaf olmuşlar. AB’nin reçetesi hala en iyi reçete. Türkiye’nin de bunu yapması lazım. Düne göre sporda da daha iyi durumdayız ama yarın daha iyi olacağız. Sporun bir ekonomik boyutu bir de tanıtım boyutu var. Türkiye milyonlarca dolarını oradan buradan sporcu getirmeye harcıyor. Bu fonun Türkiye’de kalması lazım. Gençler bu ülkede azınlık değil, tam tersine çoğunluk. Dışarıya yapılan transfer ücretleri milli sermayedir. Çocuklarımızın yetiştirilmesi için kullanılması gereken fonlar hala dışarıya sporcu transferine gidiyor.”

Fransa’daki yürüyüş

Fransa’da 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının inkarını suç sayan yasa teklifinin senatoda reddedilmesi için Türklerin Paris’te protesto yürüyüşü düzenlediğinin hatırlatılması üzerine Bağış, Fransa’daki yürüyüşün de orada demokrasiye inanan insanların düzenlediği bir yürüyüş olduğunu aktardı.

Bağış, “Bu yürüyüşü düzenleyenleri tebrik ediyorum. Demokrasiyi gerçekten önemsediklerini ortaya koydular. Yürüyüşün Fransa’da akıl tutulması içerisine düşmüş, yaklaşan seçimlerde koltuklarını kaybetme korkusu yaşayanların akıllarını başlarına toplamaları için onları içine düştükleri gaflet uykusundan uyandırıcı olmasını temenni ediyorum” dedi.

Gazetecilerin, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin mahkemenin verdiği karara ilişkin görüşünün sorulması üzerine de Bağış, yargı sürecinin henüz bitmediğini söyledi.

Bağış, “Yargıya bir fırsat vermek lazım. Bu yargı kararının vicdanları yaraladığı çok aşikar. Ancak daha Yargıtay süreci var, onu bir görelim, ona göre yorum yaparız. Bu konuda sayın Başbakanımız da Cumhurbaşkanımız da zaten benzer görüşleri dile getirdiler” diye konuştu.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın