Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) 33.Şubesini Kırıkkale’de Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç ve Beşir Atalay’ın katılımlarıyla açtı. Açılışta konuşan MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, 2011’i değerlendirdi ve 2012’ye ilişkin beklentilerini sıraladı.

Vardan’ın konuşmasında öne çıkan görüşler şöyle:

“Malumunuz olduğu üzere, sadece birkaç ay sonra kuruluşunun 22. yılını kutlayacağımız MÜSİAD, kurulduğu günlerden bu yana Türkiye?nin dört bir yanındaki sanayici ve işadamlarına ulaşarak ülke ekonomisinde söz sahibi olmuş, aynı zamanda dünya çapındaki irtibat noktalarını artırarak Türk işadamlarının dışa açılım sürecinde köprü vazifesi görmüştür.

Son dönemde durmadan büyüyen güçlü ekonomimize paralel bir şekilde, MÜSİAD da yerinde durmamış ve büyümesine devam etmiştir. Nitekim, MÜSİAD olarak 2011 yılında da, gerek yurt çapındaki şube sayımızı gerekse yurtdışı irtibat noktalarımızıhızla artırmaya devam etmiş bulunmaktayız.Bu minvalde, yeni bir yıla ilk adımlarımızı attığımız şu günlerde de Kırıkkale Şubemizin açılış töreniyle burada sizlerle bir araya gelmenin mutluluğunu yaşamaktayız.

2011 yılına geriye dönüp baktığımızda, MÜSİAD olarak çalışmalarımızın giderek yoğunluk kazanmış olduğu bir yıl geçirmiş olduğumuzu görmekteyiz. Yurtiçi ve yurtdışı teşkilatlanma faaliyetlerinin yanı sıra, iş gezileri, eğitimler, raporlar, yayınlar ve paneller gibi sayısız faaliyeti başarıyla gerçekleştirmiş olmanın gururunu taşımaktayız. 2011 yılının son günlerini, bu çalışmaların en önemlilerinden biri olan ve 6 aylık bir çalışmanın eseri MÜSİAD Yeni Anayasa Önerisi?ni kamuoyuna ve karar alıcılara sunarak kapatmış olmak da bizler için özel bir önem taşımaktadır.

Bunun yanı sıra, yeni yılın ilk iş gününe, ekonomik analizlerimizi, MÜSİAD Üye Ekonomi Anketi sonuçlarıyla birleştirerek hazırlamış olduğumuz ?2011 Ekonomi Değerlendirmesi ve 2012 Beklentileri? konulu basın toplantısıyla girmiş bulunmaktayız. Hemen akabinde 5 Ocak günü Genişletilmiş Başkanlar Toplantısı?nda Başbakan Yardımcımız Sn. Ali Babacan?la Ankara?da bir araya gelerek ekonomiyi enine boyuna değerlendirme fırsatı yakaladık. Yine aynı haftanın son günü, Pazar günü demeden, 500?ün üzerinde MÜSİAD üyesinin katılımıyla, Dışişleri Bakanımız Sn. Ahmet Davutoğlu?nu,?son gelişmeler ışığında dış politika? ile ilgili bizleri aydınlattığı ufuk açıcı konuşmasıyla MÜSİAD Genel Merkez?de ağırlama imkânı bulduk. İşte ülkedeki gelişmeleri böylesine yoğun bir şekilde değerlendirerek girdiğimiz 2012 yılının hemen ikinci haftasında da Başbakan Yardımcılarımız Sn. Bülent Arınç ve BeşirAtalayileyeni bir MÜSİAD şubesi açmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Bahsettiğim gibi, her yıl yaptığımız üzere,bu yılın da ilk günlerinde, geride bırakmış olduğumuz senenin ekonomi değerlendirmesini kapsamlı bir şekilde analiz etmiş bulunmaktayız. Bu çerçevede, 2011?e dair ekonomik verilerin, 530 MÜSİAD üyesinin katılımıyla elde edilen anket sonuçlarıyla örtüşüyor olması da, açıklanan rakamların reel piyasalarca da onaylandığını göstermiştir. Bu minvalde, bu sonuçları ve değerlendirmeleri sizlerle de kısaca paylaşmak isterim.

2011 değerlendirmesi

2011 değerlendirmemizde ilk olarak büyüme rakamlarına bakacak olursak, grafikten de görüleceği üzere, ülkemizde küresel kriz nedeniyle 4 çeyrek ekonomik daralmadan sonra 2009?un son çeyreğiyle birlikte yeniden büyümeye başlayan ekonomimiz, 2011 yılının ilk 3 çeyreği itibariyle 8 çeyrektir aralıksız büyümektedir. Bu gelişme, iş dünyası olarak bizleri oldukça memnun etmektedir.

Ve Türkiye bu başarıyı, dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD?ninkâbustan gözünü yeni yeni açmaya başladığı, Japonya?nın hala ekonomik daralmayla boğuştuğu ve AB ülkelerininyeni bir düşüş riskiyle karşı karşıya olduğu bir dönemde gerçekleştirmiştir. Bu bağlamda, 2011 yılının son çeyreğine girildiği zaman diliminde ülkemizin, Çin ve Arjantin gibi en güçlü büyüyen ülkeleri bile geride bırakarak yüzde 9,6?lık bir oranla büyüme hızında liderliğini elde etmiş olması takdire şayandır.

Hatırlanacağı üzere, krizin en ciddi etkilerini hissettiğimiz 2009 yılının ilk çeyreğinde Türkiye, yüzde 15?e yakın bir küçülme yaşamıştı. Bu dönemde, AB ülkeleri ve ABD ise yüzde 5 civarında bir daralma ile mücadele etmekteydi. Aradan geçen 10 çeyreklik dönemde ise, Türkiye, müthiş bir ivme yakalamış, bu ülkelere kıyasla son 8 çeyrekte açık ara öne geçmiştir. Öyle ki, şu an itibariyle büyüme hızımız,AB ülkeleri ve ABD?nin ortalamasının 5 katını geçmiş durumdadır.

Elbette altını çizmek gerekir ki, 2011 yılında piyasalarda süren bu canlılığın arkasında en önemli rolü, oluşan güven ve istikrar ortamı sağlamıştır. Nasıl ki 2000?li yıllar öncesinde hâkim olan istikrarsızlık ortamında ekonomimiz sürekli tahribatlara maruz kaldıysa, şimdi de tam tersi bir şekilde en güçlü şoklarda dahi kendi içimizdeki güven ortamı sayesinde dimdik ayakta durabilmekteyiz. Bu bağlamda, bu konjonktürün devam etmesinde ve ekonominin canlı kalmasında Haziran ayında yaşamış olduğumuz Genel Seçimler de önemli rol oynamıştır. Zira seçim sonuçlarının istikrarın devam edeceğini göstermiş olması piyasaları önemli ölçüde rahatlatmıştır.

Büyümede gerçekleşen bu başarının istihdama yansımış olduğunu görmek de iş dünyasında ayrı bir memnuniyet oluşturmuştur. Zira,küresel kriz sırasında ekonomik daralmanın bir yansıması olarak ülkemizde işsizlik oranı yüzde 16 seviyesini aşmış ve gelişmiş ülke ekonomilerinin iki katı gibi bir orana ulaşmıştı.

Fakat bugün,Eylül ayı itibariyle gerçekleşen yüzde 8,8?lik oran ile,ABD ile hemen hemen aynı, AB ülkelerinden ise daha düşük bir işsizlik oranına ulaşmış bulunmaktayız.

Öte yandan, 2011 yılında mali disiplinin de beklenenden daha iyi bir şekilde performans göstermiş ve yılın ilk 11 aylık dönemini fazlayla kapatmış olmamızda ekonomideki başarımızın bir başka ispatı niteliğinde olmuştur. Nitekim,şu bilinen bir gerçektir ki, yüksek borç oranı olan ekonomilerin büyümesi imkansızdır.

Zira 2011?de ABD ve AB ülkeleri yüzde 100?e yakın ve hatta bu seviyeyi geçen yüksek borç oranlarıyla küçük oranlarla büyümeyi başarırken, ayrıca Japonya ve Yunanistan gibi ülkeler aşırı yüksek borçlanmanın etkisiyle küçülmeye devam ederken, Türkiye yüzde 40 civarlarındaki borç oranıyla büyük bir büyüme sergilemiş ve diğer ülkelerden gözle görülür bir şekilde ayrışmıştır.

Tüm bu gelişmelerin yanı sıra, para politikası kanadında da,Merkez Bankası 2011 yılında çeşitliproaktif uygulamalara imza atmış, böylelikle dalgalanmalar gösteren döviz kurunun var olduğu bir ortamda, faiz oranlarını, enflasyonu ve cari açığı kontrol altında tutmak gibi zorlu bir görevi ifa etmeye çalışmıştır.

Öte yandan, beklenenden daha yüksek bir seviyede gerçekleşen cari açığı da, büyümenin bir yan etkisi olarak yorumlamaktayız.Zira, yılın ilk 11 aylık döneminde, toplam ithalatta gerek yüzde 72?lik payı olan ara mallarının, gerekse yüzde 15?lik payı olan sermaye mallarının yüzde 35 oranında dikkat çekici bir artış göstermiş olması yatırım kaynaklı büyümenin getirmiş olduğu bir sonuçtur. Bununla birlikte, cari açığın, yılın son çeyreğine yavaşlayarak girmiş olması da önümüzdeki dönem açısından umut verici olmuştur.

Anket sonuçları

Aslında sizin de malumunuz olan 2011 yılına dair ekonomik durumu kısaca özetledikten sonra, bu verilerle örtüşen ve bu minvaldeoldukça anlamlı bulgular içerdiğine inandığımız MÜSİAD ekonomi değerlendirme anketimizin sonuçlarını da sizinle paylaşmak isterim.

Öncelikle sizinle güven ve istikrarın öneminin MÜSİAD üyeleri tarafından nasıl göründüğüyle ilgili, sorduğumuz sorunun cevaplarıyla başlamak istiyorum. Anketimize katılan MÜSİAD üyelerininyüzde 93 gibi çok ciddi bir kısmı, tek parti iktidarıyla sonuçlanan seçimlerin ülke ekonomisini olumlu yönde etkilediğini belirtmiştir. Bu cevap aslında diğer soruların cevaplarının içinde de dolaylı olarak yer almaktadır.

Öyle ki, 2011 yılında işlerin nasıl gittiğine, satışların artıp artmadığına dair sorumuza, cevap veren üyelerimizin yaklaşık yüzde 76 gibi büyük bir kısmı, yurtiçi satışlarının artış gösterdiğini belirtmişlerdir.

Bununla birlikte, üyelerimize 2011 yılı içinde yatırım yapıp yapmadıklarını sorduğumuzda, aldığımız cevap, üyelerimizin yüzde 62,5 gibi ciddi bir oranının, yeni yatırım yaptıkları yönünde olmuştur.

Bu son iki sonuç, 2011?deki yatırım ve tüketim kaynaklı büyümenin ispatı niteliğindedir.

Devamında, 2011 yılında ihracat yapan üyelerimizin yüzde 57 gibi bir çoğunluğu yıl içinde ihracat rakamlarında artış olduğunu ifade etmişlerdir. Bu rakam da, ihracatın da, GSYH büyümesine olumlu bir katkıda bulunduğu göstermektedir.

Ayrıca, bu dönemde üye işletmelerimizin yüzde 76,8?lik büyük bir oranı 2011 yılında firmaları bünyesinde yeni istihdam sağladıklarını ifade etmişlerdir. Ki geçen yıl 2011?de yeni istihdam oluşturacak mısınız, sorumuza da yüzde 67 oranında evet cevabı gelmişti. Bu veri de geçen yılki anketimizi büyük ölçüde doğrulamaktadır.

Anketimizin devamında, döviz cephesindeki gelişmelerin üyelerimizi nasıl etkilediğini sorduğumuzda, işletmelerin yüzde 66 gibi önemli bir oranının 2011?de döviz piyasalarındaki gelişmelerden olumsuz etkilendiğini görüyoruz. Burada ihracat yapıp yapmadığına bakılmaksızın bir inceleme yapılmıştır ve şu sonuca ulaşılmıştır. İstikrar, piyasalara nasıl olumlu etki yapıyorsa, çalkantılı değişimler ise maalesef olumsuz etki yapmaktadır.

Bununla birlikte, üyelerimizin yüzde 55?lik bir kısmı Avrupa?da yaşanan durgunluktan etkilenmezken yüzde 45 gibi bir oranı olumsuz olarak etkilendiklerini belirtmişlerdir.

Öte yandan, ihracat yapan üyelerimizin yüzde 54?ü Arap Baharı?ndan hiç etkilenmezken, yüzde 46?lık bir oranı da olumsuz olarak etkilendiklerini ifade etmişlerdir.

MÜSİAD üyeleri, 2012?ye dair beklentilerini ise şu şekilde ifade etmişlerdir:

Üye işadamlarımız, 2012 yılının 2011?e göre yüzde 44 oranında daha olumlu, yüzde 31 oranında ise benzer bir yıl geçireceklerini öngörmektedirler. Ankete katılanların sadece yüzde 25 gibi bir oranı yeni yılın daha yavaş geçeceğine inanmaktadır.

Bu bağlamda, ankete katılanların yüzde 64,4 gibi ciddi bir oranı 2012?de yeni yatırım yapmayı planladıklarını belirtmektedirler.

Sonuçlar, piyasaların 2012?de yeni istihdam kaynakları yaratma konusunda olumlu bir beklenti içinde olduğunu göstermektedir. Nitekim üyelerimizin yüzde 66,5 gibi ciddi bir oranı 2012 yılında işletmelerine yeni çalışan almayı düşündüklerini belirtmişlerdir.

2012 beklenti ve öneriler

Elde ettiğimiz bu anket sonuçları ve Ekonomi Danışma Kurulumuzun değerlendirmeleri neticesinde, 2012 yılı için ülkemiz adına, büyümede keskin bir düşüş beklemediğimizi belirtmek isterim.

Yine de, özellikle AB ülkelerinde yaşanan sorunlar gibi dış faktörler büyüme performansımızı muhakkak surette etkileyecektir. Bununla birlikte, son günlerde Avrupa Merkez Bankası?nın fon sağlama girişimi ve buna devam edeceğinin sinyallerini vermesi bizce bir umut ışığı olarak görülmektedir.

Bu bağlamda, 2012 büyüme beklentimizi MÜSİAD olarak yüzde 4 civarında telaffuz etmekteyiz. Bu büyümeye paralel olarak işsizlik oranındaki düşüşün de devam edeceğini veişsizlik oranının yılsonu itibariyle yüzde 9-9,5 aralığında gerçekleşeceğini öngörmekteyiz.

Bunun yanı sıra, enflasyonun bilhassa gıda fiyatlarının yukarı yönlü muhtemel etkisiyle yükselme trendine devam edeceğini, ancak yılın ikinci yarısından itibaren yumuşayarak 2012 yılını yüzde 7 civarında kapatacağınıtahmin etmekteyiz. Cari açığın milli gelire oranını da yüzde 8,5-9 aralığında beklemekteyiz. Ayrıca, sıkı bir mali disiplinin 2012 yılında da devam edeceğini ve bu çerçevede bütçe dengesinin GSYH?ya oranının yüzde 1-1,5 bandında gerçekleşeceğini öngörmekteyiz. Dolar kurunda ise yıl boyunca 1,80-1,85 aralığında dalgalanmaların olacağını düşünmekteyiz.

Bununla birlikte,bu beklentilerin karşılanabilmesi adına 2012 yılında üzerinde durulmasını gerekli gördüğümüz hususları da çok kısa bir şekilde paylaşmak isterim. Zaten hatırlanacağı üzere 2011 Ekonomi raporumuzun temasını ?sürdürülebilir büyüme için stratejik dönüşüm? olarak ifade etmiştik. Bu bağlamda kamu-özel sektör, hepimizin bir zihniyet değişikliğine ihtiyacımız olduğu aşikardır. Dolayısıyla;

>> Öncelikle, işsizlikle ilgili yapısal sorunların ortadan kaldırılması adına, her zaman üzerine basarak belirttiğimiz gibi, mesleki eğitim reformunun hızlandırılarak uygulanması şarttır.

>> Cari açığın azaltılmasına ilişkin olarak, gerek kamu ve özel kuruluşlarda, gerekse toplum bünyesinde Türkiye?de üretilen malların kullanımına ilişkin bir anlayış değişikliğine gidilmesi elzemdir.

>> Özellikle ihraç mallarında yüksek katma değerli üretim kaçınılmazdır. Aynı zamanda ithal kalemleri içinde yer alan yüksek teknolojili ürünlerin yurt içinde imal edilip, ihraç edilmesi ayrı bir önem taşımaktadır.

>> Öte yandan, cari açığı bir yandan minimize etmeye çalışırken, bir yandan da finansman kaynaklarını güçlü ve risksiz hale getirmek gerekmektedir. Bu bağlamda, en güvenli finansman kalemi olandoğrudan dış yatırımları, yüksek seviyelere çıkarmak için yatırım ortamını iyileştirecek düzenlemelerin hızla hayata geçirilmesi şarttır.

>> Ekonomide aşırı ısınmayı mahal vermemek ve riskleri azaltmak için özel tüketim harcamalarını düşürmek ve böylelikle iç tasarrufu artırmak amacıyla yapılacak uygulamalar yerinde olacak olup, yine de tüketimde aşırı düşüşe sebebiyet verecek kemer sıkma politikalarından kaçınılmalıdır.

MÜSİAD gözüyle geride bıraktığımız 2011 yılını ve yeni bir umutla girdiğimiz 2012?ye dair beklentilerimizi sizlere bu şekilde özetlemiş bulunmaktayım. Bu vesileyle, 2012 senesinin gerek MÜSİAD camiası gerekse ülkemiz için, 2011 gibi bereketli geçmesini temenni ediyorum.

Ayrıca, merkezi konumuyla önem taşıyan, özellikle sahip olduğu Organize Sanayi Bölgeleri?ndeki gelişmeler neticesinde sanayi sektöründe hızla ilerleme gösteren ve özel sektörün de giderek güç kazanmaya başladığı Kırıkkale ilimizde bugün hep birlikte açılışını yaptığımız MÜSİAD şubemizin, bölgenin ekonomisine olumlu katkılar yapacağına olan sonsuz inancımı da ifade etmek isterim.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın