Stanford Ekonomi Politikaları Araştırma Enstitüsü Kıdemli Üyesi ve NYU Stern School of Business Henry Kaufman Misafir Öğretim Üyesi Paul Romer, İstanbul Sanayi Odası 10. Sanayi Kongresi’nin ilk gününde ?Geleceğin Rotası? başlıklı bir konuşma yaptı. Konuşmasına Türkiye?yi dört sene önceki gelişinden bu yana çok gelişmiş bulduğunu ve Türklerin bununla gurur duyması gerektiğini ifade ederek başlayan Romer, ekonomik durumu değerlendirirken potansiyel çıktı ve aktüel çıktının incelenmesini gerektiğini, ikisi arasındaki farkın ya da uyumsuz gelişmenin sorunlara neden olacağını söyledi.

Romer, “Potansiyel çıktının aktüel çıktıdan çok fazla olduğu yerde enflasyon ve cari açık artacak, ekonomik büyüme azalacak ve var olan politikalar yetersiz kalacaktır, bu nedenle de yeni büyüme politikalarına ihtiyaç olacaktır” diye konuştu. Aktüel çıktının potansiyel çıktıdan çok çok fazla olması halinde de istikrarın bozulacağını belirten Paul Romer, “Hem aktüel hem de potansiyel çıktıların çok hızlı artmasının sorun yaratmayacağını, iyi yönetilmeleri gerektiğini” ifade etti. Paul Romer, istikrar politikalarını anlamanın çok önemli olduğunun altını çizdi.

Paul Romer, potansiyel çıktının itici güçleri olarak teknoloji ve kuralları ayrıntılı olarak ele aldı. Ekonomideki durumu trafik sıkışıklığına benzeten Romer, teknolojinin bu doğrultuda geliştirilmesi ve buna göre fırsatlara yol açacak kuralların oluşturulması gerektiğini ifade etti. Türkiye?nin de teknolojinin faydalarından yararlanmak zorunda olduğunu ve buna göre yeni kurallara ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

Uygulamaya konulacak iyi bir yapısal politikanın beceri ve bağlantısallığı artırması gerektiğini kaydeden Romer, becerinin kazanılabilecek bir şey olduğunu ve hem okullarda hem de işyerinde geliştirilebileceğini ve becerinin innovasyon açısından da çok önemli olduğunu vurguladı. Mevcut okul sistemlerinin buna pek imkân vermediğini ve okul sisteminde yapılacak değişikliğin çok uzun soluklu olduğunu, meyvelerini de uzun sürede vereceğini, bu nedenle işyerindeki beceri kazanımlarının çok önemli olduğunu belirtti. Türkiye?de de okul sisteminin iyi olmadığını ve bu konuda büyük gelişme kaydedilmesi gerektiğini söyledi.

İşgücü piyasasındaki gelişmeleri de bu çerçevede ele alan Romer, işsiz kalanların bir diğer sorununun da işten edinebilecekleri becerilerden mahrum kalmaları olduğunu ve konunun bu açıdan da ele alınması gerektiğini vurguladı.

Reform için geliştirilecek stratejilerin aynı zamanda işgücü piyasasını da değiştireceğini belirtti ve bu stratejileri ayrı ayrı ele aldı. Öncelikle insanların sahip olduklarını ellerinden almamak gerektiğini, aksine girecekleri yeni alanlar yaratmak gerektiğinin altını çizen Romer, gençler için yeni fırsatlar yaratmanın önemine değindi. Ayrıca birtakım yeni düzenlemeler getirerek insanlara fayda sağlayacakları, hoşlarına giden yeni alanlara girme konusunda fırsat ve özgürlük sağlamanın faydasını vurguladı. Bu çerçevede AB?ye katılma konusunu da ele aldı ve AB?deki kuralların Türkiye?de uygulananlardan her zaman daha iyi olmayabileceğini İtalya ve Yunanistan?dan verdiği örneklerle açıkladı. Örneğin AB üyeliğinden sonra İtalya?da para politikasının belli bir ölçüde iyileştiğini ama birçok İtalyan?ın durumunda iyileşme olmadığını belirtti. Normları değiştirmenin zorluğuna da değinen Romer, yeni oluşumlarda bunun daha kolay olduğunu çeşitli örneklerle açıkladı.

Paul Romer, dünyadaki büyük merkezler arasında İstanbul?u da ele alarak, Türkiye?nin bu konuda kaydetmesi gereken gelişmelere değindi ve yeni büyük kentlerle bağlantılar kurulmasının önemini ve gereğini vurguladı. ABD ve Türkiye?deki en büyük 10 kentin nüfusunu karşılaştırarak Türkiye?de tek bir şehirde, İstanbul?da büyük yoğunlaşma olduğunun altını çizdi ve aynı zamanda işgücünde de bir değişim yaratmak için başka büyük merkezler kurulması gerektiğini ve bunun için de hükümetin yeni politikalar geliştirmesi gerektiğini ifade etti. Kent ölçeğinde reform bölgelerinin kurulması gerektiğinin altını çizen Romer Çin ve Honduras?ı örnek olarak verdi.

Türkiye?de bir Shenzhen kurulması halinde gençlere yeni fırsatlar yaratılacağını, bu bölgenin göçmen kabul etmesiyle birtakım sorunların çözüleceğini ve İstanbul?un üstüdeki yükün hafifleyeceğini belirtti. Kent ölçeğinde yeni reform belgelerinin işyerinde yeni beceriler kazandırmak açısından da faydalı olacağını belirten Romer, Türkiye?nin büyük düşünmesi gerektiğini, büyük merkezleri sadece Türkiye içinde değil, içinde bulunduğu bölgede de kurabileceğini ifade etti.

Son yüzyılda kentlere göç eden insan sayısının neredeyse son 12 bin yılda göç edenlerle aynı olduğuna dikkat çeken Romer, yeni kurulacak büyük merkezlerin de göç kabul edeceğini ve insanlar için yeni fırsatlar yaratacağını ifade etti. Romer, “Türkiye bunu yapacak gücü olduğuna inanıyorsa, kendisine bu konuda güveniyorsa dışarıdan destek aramak yerine bu yolda ilerlemelidir” dedi.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın