Türkiye?de Denetim, Vergi, Danışmanlık, Kurumsal Finansman ve Kurumsal Risk alanlarında 25. hizmet yılını dolduran Deloitte, ?Yeni rotada yeni hedefler: Türkiye finans sektörü 2011? raporunu yayınladı. Türkiye finans sektörünün tüm unsurlarını ayrıntılı bir biçimde inceleyen rapora göre sektör dünyadaki konumunu giderek güçlendirecek. Rapora göre bankacılık sektörünün reel sektöre olan desteğinin sürmesi adına finansal yapısının güçlenmesi için; yeni ürünler, tahvil ihracı, alternatif dağıtım kanalları ve özellikle internet ve mobil bankacılığı, yurtdışı bankacılık yatırımları, sağlam risk yönetimi ve risk sermayelerinin desteklenmesi öncelikli konular olacak.

Müşteri odaklılık ve operasyonel verimlilik daha da artmalı

Deloitte Türkiye Finansal Hizmetler Endüstri Lideri ve Danışmanlık Bölümü Ortağı Ayşe Epikman, raporla ilgili yaptığı değerlendirmede yeni ve zorlu dönemde Türkiye finans sektöründeki oyuncuların yeni hedefler ve fırsat alanlarına odaklanırken, müşteri odaklılık ve operasyonel verimliliğe verdikleri önemin daha da artması gerektiğine inandıklarını söyledi. Epikman şöyle konuştu: ?Müşteri bazlı karlılık analizlerine olan ihtiyacın belirmesi ile sektörün hem stratejik olarak yeni bakış açısına kavuşması hem de bilgi sistem altyapısını yeniden oluşturması söz konusudur. Müşteri odaklı yaklaşım, dağıtım kanallarının konumlandırılmasından, görev yapan satış personelinin görev tanımlarının yeniden tespitine kadar pek çok konuda değişimi gerektiriyor. Deloitte Danışmanlık ekibi olarak, küresel kriz sınavını başarı ile geçen ve halen yurtdışı ile karşılaştırıldığında çok yüksek bir büyüme potansiyeli barındıran Türkiye finans sektörünün, gerek bölgedeki gerekse dünyadaki konumunu daha da güçlendireceğine inanmaktayız. Bu bağlamda şirketlerin farklılaşma yolunda atacağı adımların, fiyat rekabeti yerine pazarı büyütmek için alacakları aksiyonların ve pazardaki boşlukları en etkin şekilde karşılamalarının önümüzdeki dönemde pazarı şekillendireceği görüşündeyiz.?

Aktif büyüklüğün yüzde 76?sı bankalardan geliyor

Rapora göre Türkiye finans sektörünün aktif büyüklüğünün süregelen artışı devam ediyor ve toplam aktif büyüklük Mart 2011 itibariyle 1,37 trilyon TL oldu. Bunun yüzde 76,1?ini bankalar, yüzde 2,6?sını sigorta şirketleri, yüzde 10,2?ini Merkez Bankası?nın varlıkları ve geri kalan yüzde 11,1?ini ise finansal kiralama, faktoring, tüketici finansmanı, menkul kıymetler ve gayrimenkul yatırım ortaklıkları, girişim sermayesi yatırım ortakları ve portföy yönetim şirketleri oluşturuyor. Raporda, 2010 yılında toparlanan ekonomik aktiviteler ve ihtiyatlı politikalar sayesinde sektörün karlılığındaki büyüme trendinin devam ettiği, ancak kredi kalitesinin yükselmesine rağmen, rekabet sonucunda karlılık artış oranlarında düşüş yaşandığı belirtiliyor.

2011 Haziran ayı itibariyle bankacılık net dönem karının, daralan net faiz marjı, personel ve diğer faiz dışı giderlerin artması, takipteki alacaklar için ayrılan karşılıkların artışı sebebi ile bir önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında yüzde 15 azalarak 10,3 milyar TL seviyesine gerilediği belirtilen raporda, toplam faiz ve faiz dışı gelirler içinde faiz dışı gelirlerin oranının özellikle krizin etkilerinin görüldüğü 2009 yılından itibaren artış göstererek Haziran 2011 döneminde yüzde 25 seviyesine ulaştığı kaydediliyor. Raporda, ?Bunda bankaların faiz gelirlerinde daralan kar marjları nedeniyle bankacılık hizmetlerinden alınan ücret ve komisyonlara ağırlık vermelerinin etkisi önemli bir neden olarak görülmektedir? deniliyor.

Rapora göre bankacılık toplam aktifleri 2011?in ilk yarısında 1,1 trilyon TL seviyesine ulaştı. Sektör aktif büyüklüğünün banka gruplarına dağılımına bakıldığında mevduat bankalarının toplam aktiflerin yüzde 92,8?ini, katılım bankalarının yüzde 4?ünü, kalkınma ve yatırım bankalarının ise yüzde  3,2?sini oluşturduğu görülüyor. 2010 yılsonu itibari ile aktiflerin dağılımı incelendiğinde ise krediler bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 34 artarak 525 milyar TL, menkul değerler ise yüzde 10 artarak 287 milyar TL seviyesine ulaştı.

Mevduatın krediye dönüşüm oranı yükseldi

2010 yılında mevduatın krediye dönüşüm oranının; kredilerin artış hızının, mevduat ve menkul değerler artış hızından oldukça üzerinde olması sebebiyle tekrar artış trendine geçerek yılın son çeyreğinde yüzde  85 seviyesine gelerek kriz öncesi değerine tekrar ulaştığı ifade edilen raporda,  Haziran 2011 itibariyle kredilerde devam eden büyüme trendi ve mevduat artış hızının düşmesi ile mevduatın krediye dönüşüm oranının yüzde 94 seviyesine çıktığına dikkat çekiliyor. Rapora göre bankacılık sektörü sorunlu kredi oranı da Haziran 2011?de yüzde 2,3 seviyesine geriledi. Sorunlu krediler oranındaki bu düşüş trendinde kredi hacmindeki artış, aktiften silinen veya varlık şirketlerine satılan alacaklar ve sorunlu alacakların tahsil edilme oranındaki artış etkili oldu.

Rapora göre bankacılık sektöründe, ATM, çağrı merkezleri, internet bankacılığı ve mobil bankacılık gibi alternatif dağıtım kanalları giderek yaygınlaşıyor. Türkiye?de en yaygın kullanılan alternatif dağıtım kanalı olan ATM sayısının 2010 yıl sonu itibari ile son üç yıl göz önüne alındığında yüzde 16 bileşik yıllık büyüme oranı ile büyüdüğü gözlemlendi. Haziran 2011 itibariyle sektördeki toplam ATM sayısı ise 29.273 seviyesine ulaştı.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın