Toplantının açılış bölümünde, TOBB ve PNB Türkiye Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, The Coca Cola Başkan Yardımcısı Afzaal Malik, İslam İşbirliği Örgütü Genel Sekreteri Dr. Ekmelettin İhsanoğlu birer konuşma yaptılar.
Küresel ekonominin zor zamanlardan geçtiği bugünlerde dünyanın değişik bölgelerinden gelen girişimcileri ağırlayan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun toplantıda yaptığı konuşma şöyle:
Geçen yıl başlattığımız ortaklıklarımız yeşermeye, filiz vermeye başladı. Artık hem birbirimizi daha iyi tanıyoruz, hem de birlikte iş yapmanın yollarını öğreniyoruz. Bugün aramızda Cezayir?den, Mısır?dan, Endonezya?dan, Ürdün?den, Fas?tan, Pakistan?dan, Filistin?den, Tunus?tan ve pek tabiî ki Amerika Birleşik Devletleri?nden misafirlerimiz var. Hepiniz Doğu ile batıyı, kuzey ile güneyi birbirine bağlayan Türkiye?ye ve Türkiye?nin parlayan incisi İstanbul?a hoş geldiniz.
Dünya ?yeni bir başlangıca? hazırlanıyor. Doğru bildiklerimizin yanlış, yanlış bildiklerimizin doğru olduğu günler yaşıyoruz. Batımızda giderek derinleşen ve artık siyasi bir kriz haline de dönüşmeye başlayan bir ekonomik çalkantıyla karşı karşıyayız. Doğumuzda ise Orta Doğu halklarının haklı talepleri ciddi bir siyasi dönüşümü beraberinde getiriyor. Bu belirsiz ortamda emin olduğumuz tek bir şey var. O da bu sancıların yeni bir başlangıcın habercisi olduğu. Tahrir meydanından yükselen ses de, Wall Street eylemleri de bunun göstergesi.
Kartlar yeniden karılıyor. Yeni bir düzen kuruluyor. Ve hepimiz, iş dünyası temsilcileri olarak, bu dönüşüm sürecinden en az hasarla çıkmak için büyük bir gayret sarf ediyoruz.
Elbette bu süreçte, tüm karar alıcılardan beklentilerimiz var. Öncelikle Avrupalı liderlerden karar almalarını bekliyoruz. En kötü kararın bile kararsızlıktan iyi olduğunu artık anlamış olmaları gerekiyor.
Bakın, Yunanistan konusu yeni bir konu değil. Yunanistan?ın kredi derecelendirme notu ilk defa Aralık 2009?da kırılmıştı. O günden bugüne Avrupa?nın borç krizi, önce Avrupa?nın bankacılık krizine, şimdilerde ise Avrupa?nın siyasi krizine dönüştü. Geldiğimiz noktada Avrupa Birliği?nin geleceğini tehdit eder hale geldi. Bugün, Avrupa?nın kararını vermesi lazım. Ya birbirinin borçlarına sahip çıkacaklar, entegrasyonu artıracaklar ve tek mali yönetime doğru bir süreci başlatacaklar, yada herkes kendi yoluna deyip bu işi bitirecekler.
Aynı şekilde, Orta Doğu coğrafyasındaki liderlerden de beklentilerimiz var. Onlardan beklentimiz de suyu tersine akıtmaya çalışmamalarıdır. Dönüşümün önünü açmalarıdır. Dönüşümden kastımız da sadece bir siyasi dönüşüm değildir. Çünkü bu ülkelerdeki sorun sadece siyasi değildir. Ciddi bir ekonomik yapılanmaya ihtiyaç duyulduğu gayet açıktır.
Bu bölgedeki tüm ülkelerin halklarının taleplerine saygı duyan, piyasa ekonomisine dayalı, üretim yapılarını çeşitlendirmiş ülkeler haline gelmeleri gerekmektedir. Son dönemde hepimiz gördük ki, petrol ve doğalgaz halkları zengin etmiyor. Refahı topluma yaymıyor, istikrarı sürdürülebilir kılmıyor. Bunun için en zengininden, en fakirine tüm ekonomilerin dönüşüme ihtiyacı var.
Dünyamızın son beş yüz yılına baktığımızda, bugüne kadar iki yapısal güç değişimi yaşandığını görüyoruz. İlk güç değişimi Avrupa?nın yükselişini getirmişti. Bu süreç, 15. yüzyılda başladı ve 18. yüzyılın sonlarında dramatik bir şekilde hızlandı. Bu dönemin temel özellikleri bilim, teknoloji, ticaret, kapitalizm, tarım ve sanayi devrimiydi.
İkinci önemli güç dengesi değişimi ise, 19. yüzyılın sonunda başladı. Bu dönemde de ABD?nin yükselişini görüyoruz. Bu süreçte, ABD, küresel ekonomiyi, siyaseti, bilimi ve kültürü yönlendiren güç haline geldi.
Şimdi ise, güç dengesindeki üçüncü büyük değişimi yaşıyoruz. Bu değişime ünlü yazar Fareed Zakaria ?the rise of the rest? diyor. Yani, geride kalanların yükselişi, diyor.
Bu dönüşümü, halklarımız için fırsata çevirmenin yolu ise ortaklıktan ve güç birliğinden geçiyor. Bunun için PNB artık daha önemli, bunun için PNB başarılı olmak zorunda. Dünyada barışı, huzuru ve istikrarı sağlamak için yeni bir başlangıç yapmak ve yer kürenin ortakları olarak yakınlaşmak zorundayız. Güvenlik ve tehdit merkezli değil, güven ve refah eksenli bir küresel mimariyi oluşturmak bütün halkların refahı için son derece önemli. Refah dolu yarınlar için bölgelerde şer eksenleri değil, istikrar eksenleri inşa edilmeli.
Bakınız, 1990-2010 yılları arasında, küresel ekonomi 22 trilyon dolardan, 62 trilyon dolara yükseldi. Dünya ticaret hacmi 1990 yılında 3 trilyon dolar idi. 2010 yılında da 16 trilyon dolara yükseldi. Ancak, 1971 yılında dünya genelinde az gelişmiş ülke sayısı 21 iken, 2011 yılı itibariye 48 ülkeye çıktı. En Az gelişmiş ülkelerin sayısı azalmadı. Aksine arttı. Zengin daha zengin, fakir daha fakir oldu.
Güçlü kalkınma, daha adil paylaşım ve daha dayanışmacı bir dünya için hep birlikte mücadele etmek zorundayız. Haksızlığa değil hukuka, çıkara değil vicdana dayalı bir dünya düzenin kurulması için herkesin yapması gerekenler var. Yanı başımızdaki ülkelerde baskı, zulüm sürerken, Somali?de çocuklar açlıktan ölürken huzur içinde yaşayamayız.
Tunus?ta işsiz kardeşim kendisini yakarken biz kendi sırça köşkümüzde, çevre duvarlarını yükselterek huzur içinde yaşayamayız. Unutmayın, yüzümüz ve gözlerimiz farklı renklerde olsa da gözyaşlarımızın rengi aynıdır.
Bu yeni düzende Türkiye?nin önemli bir rolü olduğunu düşünüyorum. Bu yeni rol de Türkiye için yeni bir başlangıçtır. Bu süreçte Türkiye, yeni oluşan çok kutuplu dünyada küresel bir çekim merkezi haline gelecektir. Türkiye?nin ekonomik dönüşüm hikayesi 1980?de başlamıştır. Son 30 yılda yapılan atılımlarla, Türkiye kırsal ekonomiden sanayi ekonomisine geçişi sağlamıştır. 1980?de 2,063 dolar olan kişi başına milli gelirimiz 14,741 dolara çıkmıştır. 3 milyar dolar ihracat yaparken, bugün 200?den fazla ülkeye 130 milyar dolar ihracat yapar hale geldik. İhracatımız içinde sanayinin payı yüzde 10?dan yüzde 92?ye çıkmıştır.
Bugün Türkiye, dünyanın 17., Avrupa?nın ise 6. büyük ekonomisidir. İtalya ve Çin arasındaki coğrafyada, en güçlü serbest piyasa ekonomisine ve özel sektöre sahiptir. Çeşitlenmiş ekonomisiyle ve son 30 yılda yaşadığı dönüşümle Türkiye?nin bölge ülkelerine aktaracağı önemli deneyimler bulunmaktadır. Yani Türkiye, bölgenin dönüştürücü gücüdür. Türkiye ve Türkiye?nin girişimcileri bu yeni role hazırdır.
PNB ve çok değerli ortaklarıyla bir arada olmak bizim için bu nedenle son derece önemlidir. Sadece Amerikalı girişimcilerle değil, diğer PNB ülkelerinden girişimcilerle de ilişkilerimizi geliştirmeyi amaçlıyoruz. Eminim bu vizyonla Türkiye, bölgemizde girişimciliğin merkezi haline gelecektir.
Yarından itibaren Sayın Başbakanımızın ev sahipliğinde bölgemizden ve tüm dünyadan bin kadar girişimci İstanbul’da bir araya gelecek. İlki Başkan Obama’nın ev sahipliğinde Vaşington?da yapılan Küresel Girişimcilik Zirvesi?nin ikincisinin İstanbul’da yapılması ülkemizin bölgesinde bir girişimcilik merkezi olduğunun kanıtıdır. Zirve’nin 5 Aralık gününü TOBB olarak programlıyoruz. Hem rol model girişimcilere ve hem de İstanbul’un bir girişim sermayesi merkezi olmasına ilişkin ilgi çekici oturumlar yapacağız.
PNB Türkiye olarak, sivil toplumun tüm kesimlerinin temsil edildiği bir yapı kurduk. Yerele indik, ülkenin dört bir yanından kanaat önderlerini yönetim kurulumuza dahil ettik. Birinci yılımızda yürüttüğümüz faaliyetlerle özellikle Amerikalı girişimcilerle ortaklıklarımızı artırmak konusunda büyük adımlar attık.
Çok sayıda projeyi aynı anda uygulamaya başladık. İlk olarak hızlı büyüyen girişimcilerimizin görünür hale getirilmesi gerektiğini düşündük. Bunun için Harvard Üniversitesi ile birlikte Türkiye 25 Yarışmasını başlattık. Kazanan firmaları belirledik.Türkiye?nin kriz döneminde en hızlı büyüyen 25 şirketine yarın Küresel Girişimcilik Zirvesi?nde ödüllerini vereceğiz.
İkinci olarak Türkiye?de girişim sermayesinin geliştirilmesi ve Amerikalı fonlarla ilişkilendirilmesi için bir proje başlattık. Bu kapsamda öncelikle Türkiye?de faaliyet gösteren girişim sermayesi şirketlerini TOBB bünyesinde örgütledik. Şimdi Amerikalı fon yöneticileri ile bağlantılar sağlamaya başlıyoruz.
Üçüncü olarak üniversite öğrencilerini hedef aldık. Intel ve TOBB Genç Girişimciler Kurulu?nun inisiyatifi ile üniversite öğrencilerine girişimcilik eğitimleri veriyoruz. Onların iş planı hazırlamasını sağlayıp, promosyonunu yapıyoruz.
Dördüncü projemizi CISCO Türkiye yürütüyor. ?Kadınlar için Bilişimde Genç Hareket? Projesiyle kadınlarımıza bilişim eğitimleri veriyoruz. Kadınlarımız için ayrıca Coca Cola Türkiye bir proje yürütüyor. Bu projeyle İstanbul?un az gelişmiş bölgelerindeki kadınları girişimciliğe yönlendirmek için hibe veriyoruz.
Brown Üniversitesi ile Koç Üniversitesi işbirliğiyle yürütülen ?Heritage as Bridge? projesiyle kültürel miraslarımızı tanıtıcı faaliyetler organize ediyoruz. Aynı zamanda bölgemizde girişimciliğin temeli olan ticaret ve sanayi odalarının kapasitelerini geliştirmek amacıyla TOBB olarak Chamber Academy projesini başlattık. Bu sene yapılan programda 20 İslam ülkesinden 22 üst düzey oda temsilcisine sahip olduğumuz bilgi ve birikimi aktardık.
Son olarak bölge ülkelerinin iş dünyaları ile ağımızı genişlettik. İlk olarak Filistin, İsrail ve Türkiye iş dünyasını bir araya getirmek amacıyla Ankara Forumu?nu kurduk. Bu kapsamda Cenin?de bir sanayi bölgesi kurmayı ve 10 bin Filistinli?ye iş sağlamayı amaçlıyoruz.
Ankara Forum?undan aldığımız ilham ile Afganistan, Pakistan ve Türkiye iş dünyalarını bir araya getiren İstanbul Forumu?nu kurduk. Şu anda bu girişimin ilk somut projesi olan ve İstanbul?dan İslamabad?a uzanarak, Pakistan?ı Türkiye?ye ve dolayısıyla Avrupa?ya bağlayan demiryolu projesi üzerinde çalışıyoruz. Bugüne kadar biz ?keşfedilmeyi? bekliyorduk. Artık kendimiz hem Amerika?yı, hem de bölgemizi ?keşfe çıkıyoruz?. Bu keşif sürecinde de ortaklarımızla birlikte çalışıyoruz.
Dünyanın yeni başlangıçlar yaptığı bu dönemde, sizlerle yeni başlangıçlar yapmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Gün boyu devam edecek toplantıların bizleri bekleyen dönüşüm sürecine hazırlanmamız ve aramızdaki bağları güçlendirmemiz için son derece faydalı olacağına inanıyorum.”
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.