AB müzakere sürecinin altıncı yılında temel hak ve özgürlükler ile yargı sisteminde sorunlar devam ediyor
Türkiye hakkında Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan ilerleme raporlarının ondördüncüsü yayınlandı. Söz konusu raporlar 1998 yılından bu yana tüm aday ülkeler için hazırlanıyor ve AB genişleme stratejisi belgesi ile birlikte kamuoyuna açıklanıyor. AB?nin aday ülkelerin Kopenhag kriterleri açısından değerlendirildiği ilerleme raporları aday ?Türkiye, Hırvatistan, Makedonya, Karadağ, İzlanda- ve potansiyel aday ülkeler ?Arnavutluk, Bosna Hersek, Sırbistan, Kosova- açısından önem taşıyor. Türkiye açısından bakıldığında, AB ile 2005 yılında başlayan müzakere sürecinin ilerlememesi nedeniyle, ilerleme raporları Türkiye?de eskisi kadar ilgiyle karşılanmıyor. Ancak bu durum, raporların önemini kaybettiği anlamına gelmiyor. Türkiye için 1959 yılından bu yana benimsenen bir devlet politikası olan AB üyeliği hedefi son olarak kurulan AB bakanlığımız ile birlikte izlenmeye devam ediyor. Yaşanan duraklamaların ve sorunların iki tarafın gayretleri ve konjonktürel koşulların değişmesi ile aşılması bekleniyor. 2011 ilerleme raporu demokrasi ve temel haklar açısından bazı sorunlara işaret ediyor. Türkiye?nin demokratikleşme sürecinde önemli alanlar olan ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve adalet sisteminin işleyişinde sorunlara temas eden rapor, Türkiye?de çoğulculuğun ve canlı bir sivil toplumun olduğunu da vurguluyor. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da siyasi partiler arasında diyalog ve uzlaşı ortamının olmaması, temel kurumlar arasındaki ilişkilerin gerilimli bir şekilde devam etmesi eleştiriliyor ve bu durumun reform sürecinin ilerlemesini engellediği öne sürülüyor. Raporda devam eden Balyoz ve Ergenekon davalarına ayrıntılı bir şekilde değinilmektedir. Söz konusu davalarda savunmanın savcılık tarafından gösterilen bazı delillere erişiminin engellenmesi, çok sayıda sanığın tutuklu olarak yargılanması, tutuklanma ile iddianamenin hazırlanması arasında uzun bir süre geçmesi, dava öncesi tutukluluk sürelerinin aşırı derecede uzaması ve bunun neredeyse cezai bir niteliğe bürünmesi, henüz basılmamış bir kitaba suç delili olarak el koyulmasının, davaların meşruiyeti, savunma hakkının kullanılması ve adil yargılama ile ilgili olarak soru işaretlerine neden olduğu anlaşılmaktadır. Raporda KCK davası üzerinde de durulmakta ve bu çerçevede yargı gözetimi yerine tutuklamaların yaygın şekilde yapılması, dava dosyalarına erişimin kısıtlanması ve seçimle gelmiş yerel idarecilerin tutuklanması gibi konular nedeniyle adil yargılanma ve adalet sisteminin uluslararası standartları karşılamaması ile ilgili eleştirilerde bulunulmaktadır. Komisyon, ilerleme raporunda son yıllarda giderek aciliyet kazanan yeni bir sivil anayasa konusu üzerinde durmaktadır. Bu konu ile ilgili olarak hükümetin anayasanın geniş katılımlı demokratik bir süreç içinde yapılacağı sözünü verdiği ancak 2010 anayasa referandumu ile kabul edilen paketin uygulanmasında geniş ve katılımcı bir danışma prosedürüne başvurulmadığı belirtilmektedir. Komisyon, Kopenhag kriterlerinde vurgulanan demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve azınlıkların korunması ve azınlıklara saygıyı garanti altına alan kurumların istikrarını pekiştirecek yeni bir anayasanın üzerinde önemle durmakta ve tüm siyasi partilerin ve sivil toplumun bu sürece katılımını gerekli görmektedir. Raporda, TBMM?den Kopenhag siyasi kriterleri doğrultusunda, Parlamento?nun denetim işlevini güçlendiren Sayıştay kanunu dahil olmak üzere çok sayıda yasanın geçirilmiş olması memnuniyetle karşılanmaktadır. Öte yandan, TBMM?nin yürütmeyi kontrol ve dış denetim yapma işlevinin hala yetersiz olduğu, demokratik ve çoğulcu bir ortamda yapılan seçimlere rağmen yüzde onluk seçim barajının kaldırılmadığı ve siyasi partilerin kapatılması ile ilgili usul ve gerekçelerin Avrupa standartları ile uyumlu olmadığı vurgulanmaktadır. Milletvekili dokunulmazlıklarının yolsuzluk ile ilgili suçlarda dahi tutuklanmayı engelleyecek şekilde geniş olması, buna karşın, seçilmiş milletvekillerinin tutukluluk hallerinin devam etmesinde de görüldüğü gibi ifade özgürlüğü ile ilgili durumlarda kısıtlayıcı bir şekilde uygulanması eleştirilmektedir. Avrupa Komisyonu demokrasi ve insan hakları alanında bazı ilerlemelere değinirken, AB standartlarına uymayan noktalar üzerinde önemle durmuştur. Bunların arasında kamu yönetiminde reform gereği, uluslar arası insan hakları hukukuna uyum sağlamaktaki zorluklar, azınlık ve etnik ve dini gruplara yönelik bazı uygulamalar, medeni ve siyasi haklar, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, kadın hakları ve ayrımcılığın önlenmesi gibi alanlardaki eksiklik ve zayıflıklar bulunmaktadır. Yerel yönetimlere yetki devri konusunda gerekli adımların atılmadığı, Ombudsman yasasının henüz parlamentodan geçmediği, kapsamlı bir kamu hizmet reformu gerekliliği gibi noktalar üzerinde durulmaktadır. Rapor?da ayrıca 2001 yılı Ağustos ayında kabul edilen ve ilgili bakanlara bağımsız düzenleyici otoritelerin tüm faaliyetlerini denetleme izni veren kararnameye de değinilmekte ve bunun rekabet, enerji ve bilgi teknolojileri gibi alanlarda görevlerin yerine getirilmesine ilişkin olarak endişe verici bir gelişme olduğu da belirtilmektedir.Yargı reformu ve ordunun sivil denetimi konularında ilerlemeye işaret eden rapor, yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı ve etkinliği konusunda sorunlara değinmektedir. Mahkemelerin performansı için ortak bir stratejik çerçevenin uygulanmaması, mahkemelerin parçalı yapısı, boş yargıç ve savcı kadroları, davaların uzun sürmesi gibi konular önceki raporda olduğu gibi bu raporda da eleştiri konusu olmuştur. Hukukun üstünlüğünün tam anlamıyla sağlanabilmesi için yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı üzerindeki şüpheleri kaldıracak adımların atılması gereklidir.Temel haklar alanında sınırlı ilerleme olduğu ifade edilirken, özellikle kadın hakları ve cinsiyet eşitliğinde sınırlı ilerleme kaydedildiği, kadınlara karşı şiddet, namus cinayetleri, erken ve zorla evlendirme, kadınların siyasette ve her alanda yönetici kadrolarda sınırlı temsil edilmesi gibi sorunlara değinilmektedir. Ayrımcılıkla mücadele, işçi hakları gibi alanlarda da AB standartlarına uygun bir mevzuatın henüz olmadığı belirtilmektedir. Türkiye?nin ekonomi açısından karnesi genelde olumludur. Açık bir piyasa ekonomisinin varlığı, kamu maliyesinin sağlıklı bir yapıya sahip olduğu ve mali sektörün iyi regüle edildiği ifade edilmektedir. 2011?in ilk yarısında yüzde 10,2?yi bulan ekonomik büyüme oranından övgüyle söz edilirken, 2010 yılında GSYİH?nın yüzde 6,6?sına ulaşan cari işlem açığının 2011?de de büyümeye devam ettiği, bunun para politikasının kontrolünü güçleştirdiği ve Merkez Bankası?nın aldığı önlemlerin ancak kısmen başarılı olduğu vurgulanmaktadır. Özellikle vergi ve istihdam alanında bazı yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğu ve makroekonomik kırılganlığın iyileştirilebilmesi için mali ve parasal politikaların daha iyi koordine edilerek sıkılaştırılması gerektiği öne sürülmektedir. Türk ekonomisindeki özellikle özel sektöre dayalı büyüme trendi 2011 yılında da devam ederken, dış pazarlardaki dalgalanmaların da etkisiyle cari işlem açığı ve enflasyonist baskılar sorun oluşturmaktadır. Ancak dünya ekonomisinde 2008 krizi sonrasında yaşanan kırılmalar ve belirsizlikler dikkate alındığında, Türkiye?nin ekonomik performansının kayda değer bir şekilde başarılı olduğu görülmektedir. Raporda, Türkiye-AB arasındaki güçlü ticari bağlara dikkat çekilmektedir. Türkiye AB?nin yedinci, AB ise Türkiye?nin birinci ticari partneridir. Türkiye?deki yabancı sermayenin yaklaşık yüzde 80?i AB kökenlidir. İlerleme raporunda Avrupa Komisyonu gümrük birliğinin önemini vurgularken, Türkiye tarafından yerine getirilmemiş olan, teknik engeller, devlet yardımları, fikri mülkiyet hakları gibi bazı konulardaki eksiklikleri gündeme getirmektedir. Ancak, Komisyon, AB?nin de üzerine düşen bazı yükümlülükleri yerine getirmediğini gözden kaçırmaktadır. Bunların başında ise, İKV?nin uzun zamandır üzerinde ciddiyetle durduğu serbest ticaret anlaşmaları ve vize konuları gelmektedir. AB?nin, gümrük birliği içinde olduğu Türkiye?yi doğrudan etkileyen, üçüncü ülkeler ile akdettiği ticaret anlaşmalarını imzalarken Türkiye?nin pozisyonunu dikkate almaması ve Ortaklık hukuku hilafına Türk vatandaşlarına vize uygulamaya devam edilmesi hem gümrük birliğini hem de ilişkilerin bütününü olumsuz etkileyen unsurlardır.AB Kıbrıs konusunda ise 2006 yılından bu yana benimsediği tutumu devam ettirmekte ve adadaki Türk kesiminin mağduriyetini görmezden gelen ve Türkiye?nin Kıbrıs sorunu ile ilgili haklı tutumunu yadsıyan bir yaklaşımı bu raporda da sergilemektedir. Kıbrıs sorununun geldiği aşama, AB?nin bu konuda bir taraf olarak sorunun çözümünü daha da zorlaştırması özellikle GKRY?nin AB dönem başkanlığını 2012?in ikinci yarısında devralması konusu da düşünülürse bizleri kaygılandırmaktadır. Ancak soruna tüm ilgili tarafların sağduyu ile yaklaşarak AB?nin de uzun dönemli çıkarlarını etkileyecek bir krizi önleyecek ve Türkiye?nin AB sürecindeki tıkanıklığı gidererek adada kapsamlı ve adil bir çözüme yol açacak adımları atacakları umulmaktadır. Raporda, Türk Hükümetinin özellikle bir AB bakanlığı kurmak suretiyle AB katılımına yönelik bağlılığını ortaya koyduğu vurgulanmıştır. Türkiye AB süreci ile ilişkili reformları hayata geçirmeye devam etmektedir. AB ile müzakere sürecinin yavaşlaması ve istenen şekilde ilerlemiyor oluşu büyük ölçüde bazı AB ülkelerinin tutumlarına ve blokajlarına dayanmaktadır. Ancak raporda eleştiri konusu olan özellikle basın ve ifade özgürlüğü, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı gibi siyasi kriterler ile ilgili alanlarda gerekli adımların atılması, Türk hukuk sistemi üzerinde yaratılan şüphenin kaldırılması ve özel yetkili mahkemeler ve uzun tutukluluk süreleri gibi, son yıllarda görülen ve şiddetli eleştirilere neden olan uygulamaların AB standartları doğrultusunda düzeltilmesi gerekmektedir. Bu şekilde demokratik bir toplumun ve sosyal bir hukuk devletinin gerekleri tam olarak yerine getirilirken, Türkiye?nin AB üyeliğine karşı çıkan dar fikirli çevrelerin ellerindeki kozlar ortadan kalkmış olacaktır.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.