1 Eylül?8 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen araştırmaya göre Avrupa fon yöneticilerinin yüzde elli beşi, 2012 yılında iki çeyrek boyunca bölgenin reel GSYİH büyümesinin negatif yönlü olacağı görüşünde…

Araştırma sonuçlarına göre, küresel varlık yöneticileri tarafından saptanan risklerde ağırlığı Avrupa’nın ülke borçları ve banka sorunları oluşturuyor. Araştırmaya katılanların yüzde altmış sekizi Euro bölgesi borç krizini bu risklerin en büyüğü olarak görüyor. Bu oran Haziran ayında yüzde 43 ve Ağustos ayında yüzde 60 olarak gerçekleşti. Araştırma sonucunda, bu oranlar 2003 yılı Ocak ayından bu yana Avrupa bankalarına yönelik en düşük düzeyde seyretti.

Avrupa’ya ilişkin negatif görüşler yatırımcıların Euro bölgesi hisse senetleri konusundaki tavrına da yansıyor. En zayıf büyüme beklentisi, küresel fon yöneticilerinin gelecek iki yılda hisse senetlerindeki ilk net gösterge altı (yüzde 5) konumuyla yansıtılırken, bugün net yüzde 38 Avrupa hisse senetlerinde gösterge altı konumda bulunuyor. Geçtiğimiz ay bu oran yüzde 15 olarak gerçekleşti.

Aynı olumsuz hava diğer bölgeler için geçerliliğini korurken,  ABD’ye yönelik görüşler açısından iyileşme söz konusu. ABD fon yöneticilerinin yalnızca yüzde 9’u gelecek yıl ekonomide zayıflama beklerken, küresel yatırımcılar da ABD hisse senetlerinde yeniden gösterge üstü konuma geçti.

BofA Merrill Lynch Küresel Araştırma Avrupa Hisse Senetleri Strateji Başkanı Gary Baker, “Araştırma, Avrupa’ya yönelik düşüncelerin dünyanın diğer bölgelerini etkileme riskinin önemli derecede artmasına yol açacak ölçüde olumsuz olduğunu gösteriyor. Mevcut aşırı riskten kaçınma düzeyleri piyasanın bu genel eğilimine aykırı işlemlere yönelme zamanının geldiğini gösteriyor” diye konuştu.

Riskten kaçınma artıyor

ML Risk ve Likidite Bileşik Göstergesi ile yapılan ölçümlere göre, yatırımcıların riskten kaçınması son olarak küresel ekonomik krizin ortaya çıktığı 2009 Mart ayında görülen düzeylere yükseldi. Yatırımcıların net yüzde 45’i benchmarklarına kıyasla normalden daha düşük risk alıyorlar. Bu oran Ağustos ayında yaklaşık yüzde 20 civarında gerçekleşti.

Portföylerin ortalama yüzde 4.9’u ile nakit varlıkların düzeyi belirgin biçimde yüksek olup, yatırımcıların üçte birinden fazlası nakitte gösterge üstünde bulunuyor.

Azalmış risk iştahı koruma fon varlıklarında da belirgin durumda. Sektör bir ay önce yüzde 33 olan fazla pozisyon oranını yüzde 19’a düşürdü. Yatırımcıların piyasa likiditesi değerlendirmesi de net negatife döndü.

Yatırımcıların düşüncelerinde hisse senetlerinin negatife dönmesiyle birlikte tahvillere yönelik iyileşme gerçekleşti. Küresel varlık plasiyerleri yalnızca iki ayda varlık sınıfındaki gösterge altı konumlarını yarıya indirdi; Temmuz ayında yüzde 45 olarak gerçekleşirken, Ağustos ayında yüzde 21’e indi). Hisse senetlerinden çıkış olmasından, diğer varlık sınıfları da yararlandı. Bunlardan en dikkat çekici olanı ise, gayrimenkuldeki küresel gösterge altı konumun önceki aya göre yarı yarıya azalarak net yüzde 7’ye gerilemesi oldu.

Büyümenin yavaşlaması yatırımcıların petrole bakışını da değiştirdi. Katılımcıların Ağustos ayındaki net yüzde sıfırına karşılık, net yüzde 14’ü emtiayı aşırı değerlenmiş olarak görüyor.

Hisse senetleri içersinde basitçe savunmacı sektörlere dönüşün ötesinde bir durum söz konusu. Hem tüketici malları, ilaç ve altyapı hizmetleri hem de endüstriyel ve teknoloji hisseleri bankalardan kaçıştan (net yüzde 47 gösterge altı konuma) yarar sağladı.

Japonya ve Çin de euro bölgesi etkisinde kaldı

Avrupa’nın görünümü zayıflarken, yatırımcılar diğer bölgelere yönelik güvenlerini de yitirdi. Örneğin Japon ekonomisine yönelik görüşler önemli ölçüde olumsuz hale geldi. Japon fon yöneticilerinin bir ay önceki yüzde 75 oranına karşılık net yüzde 42’si gelecek yılda güçlenme bekliyor. Ağustos ayındaki yüzde 58’e karşılık, net yüzde sıfır Japon kurumsal getirilerinde dönem içerisinde iyileşme bekliyor.

Benzer şekilde, bölgesel fon yöneticilerinin net yüzde 30’u gelecek 12 ayda Çin ekonomisinde zayıflama bekliyor. Ağustos rakamı net yüzde 11 olarak gerçekleşti.

Bu durum varlık plasiyerlerinin Çin hisse senetlerine yönelik ilgisine keskin bir düşüş olarak yansıdı. Geçen üç ay boyunca en fazla tercih edilen BRIC borsası olan Çin, Eylül ayında yapılan bu ölçümde yaklaşık yüzde 30 puan geriledi. Şu anda yüzde 18 oranıyla, Rusya ile aynı net yüzdeye sahip bulunuyor.

Dikkatler mali politikaya yöneldi

Enflasyon korkularının büyük ölçüde yatışmasıyla birlikte yatırımcılar dikkatlerini mali politikaya yönelttiler. Sadece iki ay önce yatırımcıların net yüzde 19’u mali politikayı aşırı canlandırıcı bulurken, bugün net yüzde 23’ü mali politikanın mevcut iş döngüsü için aşırı kısıtlayıcı olduğu görüşünde.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın